| - Onu silahla zorladım. - Hayır, zorlamadı. | Open Subtitles | لقد أجبرته تحت تهديد السلاح لا ، لم يفعل |
| Onu hissetmeye zorladım ve o da buna dayanamadı. | Open Subtitles | لذلك أجبرته على الشعور بها، و لم يستطِع مقاومة هذا |
| Tüm hisselerini ona satması için zorladı. Sence eşcinsel mi? | Open Subtitles | لقد أجبرته على بيع كل حصته لها أتظن انها شاذه؟ |
| Taklitçilik Weitzman'ı biraz daha yenilikçi olmaya zorladı. Bu aslında bana jazz dehası Charlie Parker'ı hatırlattı. | TED | لقد أجبرته على قليل من الإبتكار. وذلك في الواقع يذكرني بموسيقار الجاز الكبير، تشارلي باركر. |
| Ancak kişisel borçları sebebiyle, rüşvet almaya zorlanmıştır. | Open Subtitles | ديونه الشخصية أجبرته أن يقبل الرشاوي |
| Çünkü hiçbiri, ne editörler ne de yayıncılar.. bunun senin zorlamanla olduğunu bilmiyor. | Open Subtitles | لأن لا أحد منهم، لا من محرريهم ولا من ناشريهم حتى يومنا يعرف إنّك أجبرته |
| Abin sınavlar için hazırlanmak zorunda, yine de senin için eve gelmeye zorladım onu. | Open Subtitles | . أخوك يتجهز من أجل الاختبارات ولكنني أجبرته ليأتي ويجلبك معنا |
| Etrafında değildim. Kendi isteklerimi yapmaya zorladım. | Open Subtitles | لم أكن موجوداً، و أجبرته أن يفعل كل ما أريد. |
| Hizmet ettiği orduya karşı savaşması için onu zorladım. | Open Subtitles | لذا أجبرته على قتال نفس الجيش الذي قد خدمه |
| Bunu görmeliydin, o... fakat onu yanımda gelmeye zorladım çünkü kardeşimdi. | Open Subtitles | ولكنى أجبرته ان يصطحبنى. فقد كان اخى. |
| Şifreyi vermesi için onu ben zorladım! | Open Subtitles | لقد أجبرته على إعطائي ذلك الرمز |
| Aslında istemedi, onu zorladım diyebiliriz. | Open Subtitles | لقد رفض ذلك حتى , لكني عملياً أجبرته. |
| Dini ve sosyal baskılar, yapay bir aile hayatı yaşaması için onu zorladı mı? | Open Subtitles | أيّ ضغوط دينية واجتماعية أجبرته على عيش كذبة الحياة العائلية؟ |
| Muhtemelen doktoru kaçırdı, kendisini tedavi etmeye zorladı, ve sonra da onu öldürdü. | Open Subtitles | ،ربما خطفت الطبيب أجبرته على علاجها ، بعدها قتلته |
| Boşanmak için onu zorladı mı? | Open Subtitles | و أن زوجته أجبرته على أن يطلقها؟ |
| Onun hatası değil. O kadın zorladı. | Open Subtitles | لم تكن غلطته هي من أجبرته |
| Prensin, saglik sorunlari sebebiyle Günes Mizragi'nda kalmasi gerekti. | Open Subtitles | صحة الأمير أجبرته على البقاء في (صنسبير) |
| Prensin, sağlık sorunları sebebiyle Güneş Mızrağı'nda kalması gerekti. | Open Subtitles | صحة الأمير أجبرته على البقاء في (صنسبير) |
| Çünkü hiçbiri, ne editörler ne de yayıncılar.. bunun senin zorlamanla olduğunu bilmiyor. | Open Subtitles | لأن لا أحد منهم، لا من محرريهم ولا من ناشريهم حتى يومنا يعرف إنّك أجبرته |