| PV: Hapse atılan Afrika kökenli Amerikalıların sayısı beyaz insanların beş katı. | TED | بريا: يُسجَنُ الأمريكيون من أصول أفريقيَّة أكثر بخمس مرات من الأمريكيين البيض |
| Büyük Göç başlamadan önce, Afrika kökenli Amerikalıların %90'ı Güney'de yaşıyorlardı. | TED | قبل بدء الهجرة الكبرى، كان 90 بالمئة من إجمالي الأمريكيين من أصول أفريقية يعيشون في الجنوب. |
| Anlıyorum, ama şuna bakın, altyapı yok, değiştirilebilir varlıklar yok.. yani.. | Open Subtitles | وتحضر لنا أرض فضاء دون بنية أساسية أو أصول ثابته, ما أعنيه |
| Sonra, 200,000 dolarlık mal varlığı. Ve 100,000 dolar nakit. | Open Subtitles | بعد ذلك ، 200,000 أصول والاخرى الـ100,000 نقداً |
| Batı'daki en süratli varlık yönetimi. | Open Subtitles | أسرع مدير أصول في الغرب الأمريكي |
| Babamın kökleri, benim için tam bir muammaydı. | Open Subtitles | كانت أصول والدي بالنسبة لي لغزا حقيقيا على الدوام |
| Ailesi, Lübnan kökenli olan üçüncü jenerasyon Ganalılar. | TED | والداها ينتميان للجيل الثالث من الغانيين من أصول لبنانية. |
| Peki kaçınız şunu öğrendiğinde şok geçirmez, klinik deneylerin %95'i de Avrupa kökenli bireyler üzerine yapılmaktadır. | TED | إذن فكم واحد منكم سيصاب بالصدمة لمعرفة أن 95٪ من التجارب السريرية أظهرت أيضا وبشكل حصري الأفراد من أصول أوروبية؟ |
| Annem Afrika-Amerika kökenli ve babam Afrika-Panama kökenli. | TED | أمي أمريكية من أصول أفريقية ووالدي أفريقي بانامياني. |
| Kafatası kemiklerine bakarak Avrasya kökenli olma olasılığı oldukça yüksek. | Open Subtitles | المدفن مُعقد إحتمال أنه من أصول أوراسيوية |
| Bence İrlanda kökenli Amerikalılar Merkezi'nde bir konuşma bu problemi çözer. | Open Subtitles | أظن بأن خطاباً موجهاً إلى المركز التراثي للأمريكيين من أصول أيرلندية كفيلة بحل المشكلة |
| Temel varlıklar offshore hesaplarda, dokunulmaz. | Open Subtitles | بصدق؟ أصول القاعدة في الخارج، غير ممسوسة. |
| Şirketinizin bir posta kutusu dışında, fiziksel bir adresi yok ve sadece sizin her istediğiniz an ulaşabileceğiniz... ..bir hesap dışında, mal varlığı da yok. | Open Subtitles | شركتك ليس لها أي عنوان فعلي ، باستثناء صندوق بريد ليس لها أية أصول باستثناء حساب بنكي بإمكاني الوصول إليه في أي وقتٍ تشائين |
| Gelir yok. İş yok. varlık yok. | Open Subtitles | بلا دخل ولا وظيفة ولا أصول |
| Metalin kökleri Amerika'daki blues'a dayandırılabilir. | Open Subtitles | في الواقع يمكن أن تتبع أصول المیتال عودة إلى البلوز في أمريكا. |
| Şirketin mallarını koruyor ve hissedarlar için değer yükseltiyorum. | Open Subtitles | احمي أصول الشركة ، انمي قيمة حملة أسمهتنا |
| Karşılığında Danny, terörist olduğu varsayılan kuruluşların el konulan varlıkları kendi özel hesaplarına hortumlamalarına göz yumacaktı. | Open Subtitles | في حين تم الاستيلاء على أصول كل مجموعة بدت كمنظمة إرهابية وحولت إلى حساباتهم الخاصة كم هو مدهش مايسمح لك الناس بفعله |
| Buradaki bu beyler duellonun kurallarını açıklayacaklar ve adil bir dövüş olması için burada olacaklar. | Open Subtitles | هذا الرجل هنا ليشرح أصول المبارزة و يراقب اللعب النظيف |
| Aslında, bilim insanları uzun zaman önce, hatta Natalia'nın keşfinden de önce, develerin kökeninin gerçekte Amerika'ya ait olduğunu biliyorlardı. | TED | حسنا، لقد عرف العلماء منذ فترة طويلة، كما تبين، حتى قبل اكتشاف ناتاليا، أن الجمال في الواقع من أصول أمريكية. |
| Bay Gallagher, diziliminizde Afrika kökü bulamadık. | Open Subtitles | سيد غالغر لم نجد اي أصول أفريقية في فحوصاتك |
| Aile bağlarınız falan mı var? | Open Subtitles | هل لديك أصول عائلية هنا؟ |
| Çoklu evrende bizi merak eden, ve kendi kökenlerini merak eden başka yaratıklar var mıdır? | TED | هل هنالك مخلوقات أخرى في الكون المتعدد، يتساءلون بدورهم عن وجودنا و عن أصول خلقهم؟ |
| Benim tahminim, önce şirketin malvarlığına el koyar ve sonra da Palmieri'ninkilere. | Open Subtitles | أظن أنه سيبدأ بتجميد أصول الشركة, |
| Onları Kung Fu konusunda bilgilendirdim. | Open Subtitles | كنت وقتها أعلّمهم أصول الكونغ فو |
| Kıta Kongresinin kökeni ile ilgili bir soruyla hiç karşılaşmamıştım. | Open Subtitles | أنا لمْ أطرح أسئلة قط حول أصول مُشكلة الكونغرس الأوروبي. |