| Bugünkü bu anlaşmazlık iki akraba arasındaki bir meseledir, bizim değil. | Open Subtitles | ومسألة الإختلاف هذه اليوم هي مشكلة بين اثنين أقارب وليس بيننا |
| Şimdi bir de kendini beğenmiş ukala tiplerle akraba olacağız. | Open Subtitles | ونحن الآن أقارب لأشخاص متكبرين, هذا ما ينقصنا |
| Yaşayan hiçbir akrabası yok. Derin bir şokta. Hiçbir şey de duymuyor gibi. | Open Subtitles | لا يوجد له أقارب أحياء و يبدو أنه لا يستطيع أن يسمع أيضا |
| Yaşayan başka akrabası yokmuş ve bakıcı aile tarafından alınmış. | Open Subtitles | لا أقارب لها علي قيد الحياة لذلك هي في الحضانة |
| Onların ailesi, arkadaşları, akrabaları, konuşacak en iyi arkadaşları yok mu? | Open Subtitles | أليس لديهم والدين صديق مقرب و أقارب لا أصدقاء للتحدث معهم؟ |
| Fakat artık orada hiçbir akraban yaşamıyor sanırım, değil mi? | Open Subtitles | ولكن ليس لديك أقارب يعيشون هناك الآن، صحيح؟ |
| akrabaların ne zaman işlere karışacağını asla tahmin edemezsin. | Open Subtitles | لا تدرين أبداً, قد يحضر أقارب لكِ دون سابق انذار |
| Yani teknik olarak akraba değiliz, ama yine de bizimle kalabilir. | Open Subtitles | تقنياً نحن لسنا أقارب ولكن بإمكانها البقاء |
| Geminin tahtalarında akraba denecek kadar çok kanının olduğunu söyler. | Open Subtitles | يقول أن هناك دماء أريقت من جسمة علي أخشابها بصورة تجعلهم كما لو كانوا أقارب |
| Geminin tahtalarında akraba denecek kadar çok kanının olduğunu söyler. | Open Subtitles | يقول أن هناك دماء أريقت من جسمة علي أخشابها بصورة تجعلهم كما لو كانوا أقارب |
| Kardeşi için mücadele veriyor, ne bir akrabası ne bir ailesi var. | Open Subtitles | إنها تحارب في سبيل أخيها، هي بنفسها، لا أقارب لديها، لا عائلة. |
| O yalnız adamın merasimine gitmeliyim Hiç arkadaşı veya yakın akrabası yokmuş. | Open Subtitles | الذي مات بعد احتراق منزله المتحرك لم يكن له أصدقاء أو أقارب |
| Siz de kurbanlarından birinin akrabası mısınız? | Open Subtitles | انتِ قريب أخر من أقارب هولاء ألآشخاص الذى قتلهم ؟ |
| akrabaları da yok, parası da. | Open Subtitles | ليس لها مال أو أقارب ليس لها الا جيرانها |
| Ne akrabaları ne de parası var. Burada ona yardım eden komşuları var. | Open Subtitles | ليس لها مال أو أقارب ليس لها الا جيرانها |
| akrabaları da yok, parası da. Varı yoğu bu mahalle. | Open Subtitles | ليس لها مال أو أقارب ليس لها إلا جيرانها |
| Sana ve kardeşlerine bakabilecek bir akraban var mı? | Open Subtitles | هل هناك أي أقارب أخريين يمكنهم أخذكِ أنتِ وأشقاءك ؟ |
| O kasabada akrabaların olduğunu nereden biliyorduk sence? | Open Subtitles | كيف تظننا عرفنا أنه لك أقارب في هذه القرية؟ |
| Sanki, Çinli akrabalar bir ay boyunca evinize misafir olmuş da 12 oturum boyunca bebeklerle konuşuyor gibiydi. | TED | وكان الأمر وكأن أقارب من الماندرين أتوا للزيارة لمدة شهر وجاءوا إلى منزلكم وتحدثوا إلى الأطفال في حدود أثني عشرة جلسة. |
| Henüz kimliği belirlenmedi ve haber verecek yakını yok. | Open Subtitles | إنها مجهولة الهوية إلى الآن ولا أقارب لإخبارهم |
| - Lafını etmeye bile değmez. Burada gömülü akrabam yok, sadece kurbanlar için dua etmek istemiştim. | Open Subtitles | بالرغم من أنه ليس لدي أقارب مدفونين هنا ولكني أردت أن أظهر بعض الاحترام |
| Bağışlayın majesteleri, acaba Amerika'da hiç akrabanız var mı? | Open Subtitles | معذرة صاحب السمو و لكن ألكم أى أى أقارب فى الولايات المتحدة؟ |
| "Biraz nahoş olur, biz akrabayız" diyorum. | Open Subtitles | و كنت أخبرها أن الأمر سيكون فظا لأننا أقارب |
| Bu türün en yakın akrabalarını henüz bilmiyoruz. | TED | حالياً، لا نعرفُ في الحقيقة أقرب أقارب هذه المخلوقات بعد. |
| Eğer bu söylediğin doğruysa neden şu anda Küçük Chase'in kuzenleri apartmanını talan ediyorlar? | Open Subtitles | لو كان ذلك صحيحا لم يقوم أقارب تشايس الصغير بالانطلاق عبر ألواح شقتك الخشبية |
| Ölenlerin yakınları, dul kalanlar ve analar için en büyük gurur kaynağı buydu. | Open Subtitles | أقارب القتلى الأرامل والأمهات لم تسنح لهم فرصة للفخر بتضحية ذويهم |
| Baba, aramızda kan bağı olsa da yalan söyleyemeyeceğim sanırım. | Open Subtitles | بالرغم من أننا أقارب لا أعتقد بأنه يمكنني الكذب |
| Dediğin gibi, biz kuzeniz. Cinsiyetin sorun olmaması lazım. | Open Subtitles | ولكن هذا هو الأمر , نحن أقارب الجنس لاعلاقة له بالأمر |