| Yemeklerin acı. İşte bu öpmek yani yemek istediğim acı. | Open Subtitles | الطعام الحار هذا الطعام الذي أريده , وأريد أن أقبله |
| -Geçen Noel'de onu öpmek istedim ama surat astı. | Open Subtitles | حاولت أن أقبله تحت شجرة العيد في عيد الميلاد الماضي، لكنَّه سحب وجهه |
| Onu olduğu gibi Kabul edebileceğimi hiç düşünmemiştim. | Open Subtitles | لم أعتقد أنه يمكنني أن أقبله لما هو عليه |
| Aslında, tam olarak ne kadar bir parayı Kabul etmediğimi bilmek isterim. | Open Subtitles | على أية حال، أودّ أن أعرف كم المبلغ الذي لا أقبله. |
| Hayır, ben onu öpmedim. Lenslerini aramasına yardım ediyordum. | Open Subtitles | لا، لم أقبله أثناء قدومه، لقد كنت أساعده لإيجاد عدساته اللاصقة |
| Gunther'ı gösteriyor, ben de Gunther'ı öpüyorum. | Open Subtitles | توقفت عند جانثر ، لذا يجب أن أقبله |
| Bir gün birini öpeceğim ve öptüğüm zaman, seni unutmuş olacağım. | Open Subtitles | سأقبل رجلاً يوماً ما وعندما أقبله سيكون من أجلي |
| "Bokun içindeyim ve artık bunu kabullenmiyorum!" | Open Subtitles | أنا متأثر و لن أقبله بعد الآن |
| Seninle evlenmek istiyorum çünkü sen, sabah uyandığımda görmek istediğim ilk kişi, ve akşam yatarken öpmek istediğim tek kişisin. | Open Subtitles | أريد أن أتزوج بك لأنك أول شخص أريد أن أفتح عليه عينيّ عندما أستيقظ في الصباح والوحيد الذي أريد أن أقبله قبل النوم |
| Ama eğer Axl ile kol kola girip, sahada yürümek ve onun silemeyeceği yanaklarından öpmek için sadece bir şansım olsaydı, öyleyse evet! | Open Subtitles | و إذا كان بمقدروي أن أحضى بلحظة واحده حيث سيدعني أمشي و يدي بيده إلى ذلك الملعب و أقبله على خده, حيث لا يمكنه مسحها |
| Onu süpermarkette öpmek. | Open Subtitles | أقبله في المتجر |
| Onu öpmek istiyorum... şapır şupur. | Open Subtitles | أريد أن أقبله, كثيراً |
| öpmek istedim. | Open Subtitles | . أردت أن أقبله |
| İyiliştirmek için öpmek ister misin? | Open Subtitles | هل تريد أن أقبله وجعله أفضل؟ |
| Eğer birine aşıksan bunu Kabul et demiştin. | Open Subtitles | ألم تقل لى أنه إذا وقعت بالحب يجب أن أقبله ؟ |
| Eğer kup keklerinden biriyle birlikte geldiği sürece bunu Kabul edebilirim. | Open Subtitles | حسناً ، مادام الإعتذار سيكون معه واحدة من كعكاتكِ ، فربما قد أقبله فحسب |
| Çıraklık teklifi hâlâ geçerliyse Kabul etmekten memnun olurum. | Open Subtitles | شراكتك، لو ما زال العرض قائماً فأودّ أن أقبله |
| Dört yıldır ona dokunmadım onu öpmedim elini tutmadım. | Open Subtitles | .. لمألمسهمنذ 4سنوات. ولم أقبله |
| Shane beni öptü, ben öpmedim. | Open Subtitles | (شاين) قبلني، أنا لم أقبله. |
| Gunther'ı gösteriyor, ben de Gunther'ı öpüyorum. | Open Subtitles | توقفت عند جانثر، لذا يجب أن أقبله |
| -"Gilbert ve Sullivan" şarkısının sonunda, sahnenin ortasında onu öpeceğim. | Open Subtitles | مادا؟ في أخر أغنيتنا "جيلبرت و سيلفان" سوف أقبله فوق خشبة المسرح |
| "Bokun içindeyim ve artık bunu kabullenmiyorum!" | Open Subtitles | أنا متأثر و لن أقبله بعد الآن |
| On yaşındaki bir çocuktan acınası bir çıkma teklifi mi? | Open Subtitles | ميعاد بداعى الشفقة من طفل فى العاشرة؟ ! سوف أقبله! |