| Ormanda yalnız olmadıklarından haberleri bile yokmuş. | Open Subtitles | لكنهم لم يعلموا أنهم لم يكونوا الوحيدين في هذه الغابة |
| Göt lalesi, şu an yaz okulunda olmamanın tek sebebi seni almamış olmaları. | Open Subtitles | أنت, كيس القمامة, السبب الوحيد لعدم دخولك المدرسة الصيفية أنهم لم يقبلوا بك |
| O çocuklar daha önce hiç görmemiştir, ...bu yüzden onlara göstermek istiyorum. | Open Subtitles | ..بما أنهم لم يرو شيئاً كذلك من قبل أريد أن أريهم بنفسي |
| - onlar orada değildi anlamına gelmez. - Neden bunu yapıyorsun? | Open Subtitles | هذ لا يعني أنهم لم يكونوا هنا لمَ تفعل هذا ؟ |
| Bu konuya girmeye gönüllü değillerdi. | TED | أنهم لم يكونوا راغبين في الدخول في هذا. |
| Ama bizi öldüreceklerine dair bir işaret görmedik henüz, değil mi? | Open Subtitles | .يوجد هنا إشارة إيجابية أنهم لم يحاولوا قتلنا حتى الآن، صحيح؟ |
| İhlal etmedikleri bir yasa var mı acaba? | Open Subtitles | أنا أتساءل عما إذا كانت هناك أية قوانين أنهم لم كسر، هاه؟ |
| Değişimi sağlayacak yetkiye sahip olmadıklarını düşünüyorlardı. | TED | شعروا أنهم لم يُمنحوا السلطة الكافية لإحداث التغيير. |
| Birlikte sadece bir gece geçirmiş olamazlar. | Open Subtitles | من الواضح أنهم لم يبقوا سوياً هذه الليلة فقط |
| - Memurlar bodruma silahlı soyguncu girdikten hemen sonra girdiler ve içeri girdiklerinde, adamdan hiçbir iz olmadığını rapor ettiler. | Open Subtitles | لقد دخل رجال الشرطة للنفق بعد دقائق من دخول المُسلًح وعندما أصبحوا بالداخل بلغوا أنهم لم يروا أية علامة عليه |
| - Karnım aç. Artık yemek servisleri yokmuş. Bu yeni uçaklar kendi kendine uçuyor adeta. | Open Subtitles | أتعلم أنهم لم يعودوا يوزعون الطعام في الرحلات الإقتصادية , إنهم حتى يبنون طائرات تطير لوحدها |
| Sanki benim bir kimyasal saldırı tahminimden başka dertleri yokmuş gibi. | Open Subtitles | حسنا,كما لو أنهم لم يكن لديهم ما يشغلهم كفايه بدون اقتراحى هجوم كيميائى |
| Beni onlar hakkında esasen şaşırtan onların sadece iyimser olmaları değil, tabiri caizse gözüme biraz endişeli gözükmeleriydi. | TED | وما أثار ذهولي حولهم كان أنهم لم يكونوا فقط متفائلين، ذهلني توترهم، لانعدام كلمة أفضل. |
| Sana okulda Almanca öğretmemiş olmaları ne kötü. | Open Subtitles | من المؤسف أنهم لم يعلموك الألمانية في المدرسة |
| Meslektaşlarım daha önce bu soruyu hiç duymadıklarını söylüyorlar. | TED | ويقول زملائي أنهم لم يسمعوا تلك الكلمات من أي مريضٍ قَط. |
| Görebiliyordum ki benden memnun değillerdi, yine de devamında ne yapacakları hakkında fikrim olmadığını hissettim. | TED | وكنت أستطيع رؤية أنهم لم يكونوا راضين عني، ولكنني شعرت أنه لم تكن لدي أية وسيلة لمعرفة ما كانوا يريدون فعله بعد ذلك. |
| Ancak henüz nereye saldıracaklarını çözememişlerdi. | Open Subtitles | إلا أنهم لم يتمكنوا من معرفة أين قد يوجه اليابانيين ضربتهم |
| Seninle daha erken konuşmama müsaade etmedikleri için çok üzgünüm. | Open Subtitles | أنا في غاية الآسف أنهم لم يدعوني أتحدث أليك قبل الآن. |
| Orada olmadıklarını söylemiyorum, oradaydılar. | Open Subtitles | لا أقول أنهم لم يكونوا هناك ، لقد كانوا هناك |