| Bir dolarına bahse girerim ki 30 saniyede pes edecek. | Open Subtitles | أراهنك بدولار واحد أنه سوف يستسلم في خلال 30 ثانية |
| Ezio'yu Roma'ya çekilmeye zorlayacak ve bir daha böyle bir şey olmamasını ümit edecek. | Open Subtitles | أنه سوف يجبر إزيو على التراجع إلى روما أملا فى فرصة لن تحدث ابدأ. |
| Peki, bunu rapor edecek mi, etmeyecek mi? | Open Subtitles | هل قال لك أنه سوف يدون هذا التقرير أم لا؟ |
| Yalnızca,Senta ve kendim için de aynısının olacağını farz edebilirim. | Open Subtitles | يمكنى التأكد أنه سوف يكون نفس الشئ بالنسبة لسينتا ولى. |
| Görünüşe göre herkes yakında burada bir savaş olacağını düşünüyor. | Open Subtitles | يعتقد الجميع أنه سوف يكون هناك قتال في وقت قريب |
| Başıma gelenleri hatırlamama yardım edecek bir rüya tedavisi yapıyordu. | Open Subtitles | لديه هذا النوع من العلاج عن الأحلام إعتقد أنه سوف يُساعدني في تذكر ما حدث |
| Geleneksel Müzik hocası yardım edecek. | Open Subtitles | أستاذ طلاب الموسيقى التقليدية، قال أنه سوف يساعد |
| Sence kübik zirkon olduğunu fark edecek mi? | Open Subtitles | هل تعتقدين أنه سوف يلاحظ أنها الزركونيا المكعبة ؟ |
| Ya Long Island'a U yapacak ya da güneye inemeye devam edecek. | Open Subtitles | "سوف يذهب إلى "لونغ آيلاند أو أنه سوف يستمر التوجه إلى الجنوب |
| Cebimde alnındaki morluğu tamamen yok edecek bir şey var. | Open Subtitles | لدي شيء في جيبي الآن... من الواضح تماما أنه سوف يصل هذا كدمة على جبهتك. |
| Yoksa gezegenini yok edecek. | Open Subtitles | أم أنه سوف يدمر كوكب الخاص بك. |
| Düz olacağını düşünürsünüz, ama aslında değil. | TED | مما يجعلكم تعتقدون أنه سوف سيكون سلساً، ولكن هو في الواقع غير ذلك. |
| Onunla birlikte karar verebilmeyi umacağım birçok sefer olacağını biliyorum. | TED | أعلم أنه سوف يكون هناك مرات حيث أتمني أن أقوم أنا وهي باتخاذ قرارات سوياً. |
| Bay Rich ' i beklemeliyiz burada olacağını söyledi. | Open Subtitles | سوف نقوم بانتظار السيد ريتش لأنه قال أنه سوف يكون هنا. |
| Onun benim kardeşim olacağını söylesen, ona saygım sonsuz olur. | Open Subtitles | سيحصل على كل اخلاصي إذا قلتي لي أنه سوف يكون أخي |