Ve oradaki benim kafamdan daha büyük olan ise McDonalds, Burger King ve diğer büyük şirketlerin bizim yememiz gerektiğini düşündükleridir. | TED | والجزء الكائن هناك , وهو أكبر من رأسي هو ما تفكر ماكدونالدز وبرجر كنج والشركات الكبرى الأخرى أنه يجب علينا أكله |
Ama tahminimce bana oraya inanmam gerektiğini söyleyeceksin, doğru mu? | Open Subtitles | لكنى أظن أنك ستخبرنى أنه يجب علىّ, أليس كذلك ؟ |
Yer altı dünyasını yeniden organize edeceğini bildiklerini söylesem iyi olur diye düşündüm. | Open Subtitles | فكرت أنه يجب أن أقول لك أنهم يعلمون أنك تعيد تشكيل العالم السفلي |
Bu da hükûmetin bizzat plana dâhil olması gerek demek. | TED | وهذا يعني أنه يجب إشراك الحكومة بنفسها في الخطة بقوة. |
Şu sıralar Suriye'de muhabirlik yapıyorum ve haber yapmaya başladım çünkü yapılması gerektiğine inanıyorum. | TED | وأنا الآن أقوم بتغطية سوريا ، وبدأت بتغطيتها إعلامياً لأنني أؤمن أنه .. يجب أن يُقام بهذا العمل. |
Efendimin emrine göre yürütme kurulunun diğer elemanları da gelmek zorundadır. | Open Subtitles | إنها أوامر من سيدي أنه يجب على اللجنة التنفيذية الحضور أيضاً |
Ama nette okuduklarıma bakılırsa iyi bir hamilelik için bundan kaçınman gerekiyor. | Open Subtitles | ويبدو أنه يجب أن تتجنبيها في حالة رغبتك في حمل جيد وطبيعي |
Sanırım bunu onun üzerinde kullanmadan, onu terk etsem iyi olacak. | Open Subtitles | ظننت أنه يجب أن أرحل قبل أن استخدمه عليه |
Artık sorunun ne olduğunu biliyorsun, ölmek zorunda olduğunu biliyorsun! | Open Subtitles | تعلم ما هو السؤال الآن تعلم أنه يجب أن تموت |
Ne söylemem gerektiğini bilmiyorum. Bir şey söylemene gerrek yok Charley... | Open Subtitles | أنا لست متأكداً أنه يجب عليّ أن أقول ذلك أم لا |
Sana eşit gizemli bir şey beni ve odaklı gelmesi gerektiğini düşünüyorum. | Open Subtitles | أعتقد أنه يجب أن تأتي معي و تركّز على شيئاً يكافئه غموضاً |
Sadece onların da doğal olmayan şekillerde ölen tüm organizmaların ölmeden önce çok acı çektiğini belirten evrensel kanuna tabi olmaları gerektiğini biliyoruz. | Open Subtitles | إلا أنه يجب أن يقدم إلى القانون العالمي كل من يسبب بموت اي كائن بوسائل غير طبيعية وجعلها تعاني كثيرا قبل الخلاص الأخير. |
Haydi ama, gerçekten bu konu hakkında konuşmamız gerektiğini düşünüyorum. | Open Subtitles | تعالي , أظن أنه يجب أن نتحدث عن هذا الأمر |
Geleceğimi söylemiyorum, sen ve küçük arkadaşlarının baya iyi davranması gerektiğini de, ama arada bir, evet, teklif edilmek güzel olurdu. | Open Subtitles | لن أقول أنني سأذهب لكنني أقول أنه يجب أن يحسن أصدقاؤكِ معاملتي لكن مرة كل فترة، نعم سيكون لطفاً منكِ دعوتي |
Ama aynı zamanda sırf aptallığı yüzünden de dışlanmaması gerektiğini düşünüyoruz. | Open Subtitles | و لكننا أيضاً لا نظن أنه يجب أن يُحاكم على غباؤه |
Ben ciddiyim. Dinle, burada tıkılı kaldın diye senin de kalman anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | أنا جاد إسمع فقط لأني هنا لا يعني بالضروره أنه يجب عليك ذلك |
O bir felaket danışmanı. Belki konuşmak istersin diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | إنها مستشارة حزن , أعتقد أنه يجب أن تتحدثي معها |
Sen her hareketimi takip ederken, bunu rahatlatıcı bulmam gerek. | Open Subtitles | أفترض أنه يجب أكون مرتاحا لكونك لازلت تراقب كل تحركاتي |
Şimdi bir haminiz olması gerektiğine siz de inanıyorsanız, bu hamiyi nasıl belirleyeceğimiz hakkında konuşalım. | TED | الآن، إذا كنت معي وتوافق على أنه يجب أن يكون لديك راعٍ، دعنا نتحدث عن كيفية تحديد الراعي. |
Çünkü bu aptal sütyeni çıkartamıyorum. Görünüşe göre sonsuza kadar giymem gerekiyor. Pekala. | Open Subtitles | هذا لأنني لا استطيع خلع تلك الصدرية من الواضح أنه يجب ارتداءها للآبد |
Rory de geceyi burada geçirse iyi olacak. | Open Subtitles | أتعرفين, من المحتمل أنه يجب على روري أن تقضي اللية هنا |
Ben tuvalete gitmek zorunda olduğunu söyledi tamam, geri almak için, acele, acele acele zorunda anlamına gelir? | Open Subtitles | قلت أنني يجب أن أذهب إلى الحمام مما يعني أنه يجب أن أسرع أسرع ، أسرع بالعودة ، حسناً ؟ |
Bence birkaç gün daha babanda kalmalı, bilirsin, güvende olması için. | Open Subtitles | تعلمين أعتقد أنه يجب أن يبقى معوالدكليومآخر أوهكذا . تعلمين، فقطلبيقىبالجانبالجيد. |
O kediciğin gözlerinin içine baktım ozaman onu eve götürmek zorunda olduğumu anladım. | Open Subtitles | نظرت في عيون تلك القطة و عرفت أنه يجب أن أحضرها معي للبيت |
Bu, sıfıra ulaşmak için daha fazla şey yapmamız gerektiği anlamına geliyor. | TED | مما يعني أنه يجب علينا بذل المزيد من الجهد للقضاء على الملاريا. |