| Ama bunu yapabilmem için... manevi zararlarını tazmin edebilme konusunda... senin adına dava açmama izin vermelisin. | Open Subtitles | لكن حتى أفعل ذلك ..يجب أن تسمحي لي أن أرفع قضية باسمكِ بسبب أن الاهمال المقصود تسبب بأذى عاطفي لكِ |
| Burada detaya inmeme izin vermelisin, olur mu? | Open Subtitles | أنه يجب عليك أن تسمحي أن أنزل أيمكنني ذلك؟ |
| Seni buradan çıkarabilir ve bir daha buraya geri dönmemeni sağlayabilirim ama listeni onlara vermeme izin vermelisin. | Open Subtitles | يمكنني إخراجكِ من هنا ويمكن أن أضمن لكِ ألا تعودي إلى هنا مرة ثانية ولكن يجب أن تسمحي لي بإعطاءهم قائمة عملائكِ |
| Hayatımızın çalışmasını silah olarak kullanmalarına müsaade edemezsin. | Open Subtitles | لا يمكن أن تسمحي لعمل حياتنا أن يُستخدم كسلاح. |
| Kıyafetinin en ücra yerinden | Open Subtitles | أتوسل أن تسمحي لي بأن أُقبِل" |
| Tek istediğim buradan huzurla ayrılmama izin vermen bırak tanrılar nereye karar verirse oraya gideyim. | Open Subtitles | كل ما أطلبه هو أن تسمحي لي بالعيش هنا بسلام وأقصد أي مكان تقدره لي الآلهة |
| Ama korkunun uçmana engel olmasına izin veremezsin. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تسمحي لخوفك من الوقوع أن يمنعك من الطيران |
| Kocasını görmeye izin vermelisin. Hakları var. | Open Subtitles | يجب أن تسمحي لها برؤية زوجها، لديها حقوق. |
| Amacım bu. Görevimi bitirmeme izin vermelisin. Kumandanın isteği buydu. | Open Subtitles | هذه الغاية مني، عليّك أن تسمحي لي بإكمال المهمة، إنّها رغبتُ القائدة |
| Şimdi de sen Johnny ye izin vermelisin. | Open Subtitles | فيجب أن تسمحي له بالرحيل ، الآن |
| Gerçekten de onun bir güvenlik sistemi kurmasına izin vermelisin. | Open Subtitles | عليك أن تسمحي له بإنشاء نظام أمني |
| Bunun yükünü taşımalıyız. İçimdeki yükü taşımama izin vermelisin. | Open Subtitles | ما أحمله بداخلي يجب أن تسمحي لي بفعله |
| Bu insanların gitmesine izin vermelisin. | Open Subtitles | يجب أن تسمحي لهؤلاء القوم بالرحيل |
| Ona dönüp şunu söyledi, ''Düşmanının savaş dayanağını belirlemesine asla müsaade etmemelisin.'' | TED | استدار إليها وقال، "لا يجب أبداً أن تسمحي للعدو بأن يحدد قواعد المعركة." |
| Senden sadece sana hizmet etmeme müsaade etmeni istiyorum. | Open Subtitles | أطلب فقط أن تسمحي لي بأن أخدمك |
| Kıyafetinin en ücra yerinden | Open Subtitles | أتوسل أن تسمحي لي بأن أُقبِل" |
| Tek istediğim buradan huzurla ayrılmama izin vermen bırak tanrılar nereye karar verirse oraya gideyim. | Open Subtitles | كل ما أطلبه هو أن تسمحي لي بالعيش هنا بسلام وأقصد أي مكان تقدره لي الآلهة |
| Bana olan öfkenin sevdiklerini korumana engel olmasına izin vermen aptallık olur. | Open Subtitles | سيكون غباءاً منكِ أن تسمحي لحنقكِ عليّ... يقف عائقاً أمام حماية من تحبين. |
| Öyle olmasına izin vermen gerek ama. | Open Subtitles | عليك فقط أن تسمحي لذلك بالحدوث |