"أن تطير" - Traduction Arabe en Turc

    • uçmayı
        
    • uçup
        
    • uçabilirsin
        
    • uçsan
        
    • uçmak
        
    • uçabilen
        
    • uçabilir
        
    Kendimi civcivleri uçmayı öğrenince gururlanan anne tavuk gibi hissediyorum. Open Subtitles أشعرُ كأنني أُم دجاجة فخورة الذي فراخها تعلمت أن تطير
    Hiçbir dişi kuş içinde bırakın birkaç yumurtayla uçmayı, bir yumurtayla bile uçamaz. Open Subtitles لا يمكن لأنثى من الطيور أن تطير وبداخلها بيضة ناهيك عن بيض عديد، لأيام أَو أسابيع التي تحتاجها لتتكون.
    Çok fazla sıktığında pencereden uçup Gitmeyecek lanet bir şişme kadın değil. Open Subtitles كدمية ضخمة سخيفة لا يمكن أن تطير من النافذة عند الضغط عليها بشدة.
    Ne zaman iyi bir fikrim olsa, günlüğüme not alırım ki aklımdan uçup gitmesin. Open Subtitles فعندما تأتيني فكرة جيدة أدونها بدفتر يومياتي قبل أن تطير من رأسي
    Rick, bir kahramanın yolu tehlikelidir, Başaramayabilirsin belkide uçabilirsin, Open Subtitles طريق البطل يمر بالصعاب يمكن أن تسقط أو أن تطير
    O halde uçsan iyi olur yoksa hepimiz son defa düşeceğiz. Open Subtitles حسناً، يستحسن أن تطير وإلا .سوف نسقط جميعاً للمرة الأخيرة
    Tamam, diyelim ki yerden hâlâ yol işaretlerini görebildiğiniz ve kolayca oksijen alabildiğiniz birkaç metre yüksekte uçmak istiyorsunuz. TED حسنا فلنقل أنك تريد أن تطير فقط بعض الأمتار فوق سطح الأرض أين يمكنك رؤية إشارات الطريق و تتنفس الأكسيجين بسهولة
    Yani bu bir yerden bir yere uçabilen, tatlı suya sahip yüzen bir ada. TED لذا هي جزيرة طافيه تحتوى على مياه، مياه عذبه والتي يمكن أن تطير من مكان إلى آخر
    Kendiniz uçabilir ve kendiniz öğrenebilirsiniz. TED يمكنك أن تطير حول نفسك، ويمكنك أن تتعلم بنفسك.
    Umarım uçmayı biliyorsundur çünkü 15 metredeyiz, değil mi? Open Subtitles على أمل أن تطير, لأنها مسافة 50 قدم للأسفل, صحيح؟
    Şu düşen uçakla uçmayı planalayan insanların hikayesini biliyor musunuz? Open Subtitles هل تعلم أن قصة من الناس الذين كانوا يخططون أن تطير الطائرة التي تحطمت؟
    Po, arkadaşlarınla birlikte uçmayı öğrenmek istemiyormusun? Open Subtitles بو ، ألا تُريد الذهاب لمعرفة كيف أن تطير مع أصدقائك؟
    Ceset dışarı çıkartıldığında, uçup gitmesi için pencereleri açarız. Open Subtitles عندما يتم تحريك الجسم للخارج, نقوم بفتح النوافذ .. بحيث يمكن أن تطير بعيداً
    Raj, uçup gidebilsin diye perdeyi açık tut. Open Subtitles راج، كنت تحمل فتح الستار حتى انه يمكن أن تطير بها.
    Sen uçup gittikten sonra ne olduğunu düşünüyor musun ya da umursuyor musun? Open Subtitles هل تفكّر قط أو تهتم بما يحدث بعد أن تطير مبتعداً؟
    Sihirli tüy! Artık uçabilirsin! Open Subtitles الريشة السحرية الآن يمكن أن تطير
    uçabilirsin. Open Subtitles ياصديقي أنت حر وبإمكانك أن تطير
    - Buradan çıkmak için sadece uçabilirsin. Open Subtitles يمكنك أن تطير فقط، بعيدا عن هنا.
    Tekrar uçsan iyi olur yoksa son kez düşeceğiz. Open Subtitles حسناً، حري بك أن تطير مجدّداً وإلا سنسقط جميعاً لأخر مرة.
    Karanlık onu aldı. Bu yüzden uçmak zorunda kaldı. Open Subtitles سيطر الظلام عليها لذا كان لابد لها أن تطير بعيداً
    uçabilen arabalar, işe yarayan bir diyet soda. Open Subtitles , السيّارات التي يمكنها أن تطير المياه الغازية التي لا تمتص
    Ve yuvasına götürecek yemek arayışında saatlerce uçabilir. Open Subtitles ويمكن أن تطير لساعات للبحث عن طعام تعود به إلى العش

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus