| O zamandan beri bir yedek gövde bulmaya çalışıyor edilir. | Open Subtitles | لقد بقي يحاول أن يجد جسد بديل منذ ذلك الحين |
| Puştu hadım etmek için adamın adını kitapta bulmaya çalışıyormuş. | Open Subtitles | ويحاول أن يجد إسم شخص في الكتاب كي يقوم بخصيه |
| 28 yaşındaki hukuk öğrencisi, Jonathan, LGBTQ hastalarından memnun olan ve LGBT hastaları konusunda uzmanlaşmış birini bulmak istediğini söylüyor. | TED | جوناثن، 28 سنة، طالب قانون، قال أنه يريد أن يجد شخصًا مرتاح لرعاية المرضى المثليين ومتخصص في الرعاية الصحية للمثليين. |
| Güneş gibi yıldızların hayatta kalabilmek için yeni bir yakıt kaynağı bulması gerekir. | Open Subtitles | من أجل البقاء .. نجم مثل الشمس يجب أن يجد مصدر طاقة جديد |
| Başarısızlık olasılıklarını, yani kişinin enstrümanını bulmadan önce üç ya da dört kutu açma olasılığını bularak başlayalım. | TED | لنبدأ بمعرفة احتمالات الفشل، فرصة احتياج أحدهم لفتح 3 أو 4 صناديق قبل أن يجد أداته |
| Hükmeden güç için Donald Trump'tan daha uygun bir lider bulabilir miydi? | TED | هل يستطيع أن يجد قائدا للقوّة المهيمنة يكون أفضل من دونالد ج. |
| 59 yaşındaki hırdavat dükkanı sahibi Frank, doktora gitmeyi bile sevmediğini hastalıkları önlemeyi benimsemiş fakat alternatif tedavilere inanan birini bulmayı istiyor. | TED | فرانك، 59 سنة، مالك محل أدوات، لا يحب الذهاب إلى الطبيب ويريد أن يجد شخصًا يؤمن بالوقاية أولًا، ويرتاح أيضًا للعلاجات البديلة. |
| Hayır, sadece kontrol. Hiçbir şey bulamadı. | Open Subtitles | لا ، مجرد فحص ، إنه لم يتمكن من أن يجد شيئاً بى |
| Bu 14 parçayı mükemmel bir kare oluşturacak biçimde kaç farklı şekilde kombine edebileceğini bulmaya çalışıyordu. | TED | كان يحاول أن يجد كم عدد الطّرق التي يمكنه بها أن يعيد تجميع ال14 جزءا و يبقى المربّع مثاليّا. |
| Vern tam dokuz aydır o paraları bulmaya çalışıyordu. | Open Subtitles | وظل فيرن يحاول أن يجد تلك القروش منذ تسعة أشهر |
| O işini kaybetti ve etrafta dolaşıp bizim için kanıt bulmaya çalışıyor. | Open Subtitles | إنه فقد وظيفته، و هو الأن يجري وراءنا يحاول أن يجد الدليل لنا |
| Is bulmak icin her gun ciftlikten ciflige dolasiyordu, ve sonra ne ciftliginde is almissa orada uyumaya calisiyordu. | TED | و يتنقل من مزرعة إلى مزرعة كل يوم محاول أن يجد عمل، و بعد ذلك يحاول أن ينام في أيا كان المزرعة التي يجد فيها عمل. |
| Ama Dante hayırlı bir kurtuluşa ulaşmak için cehennemden bir çıkış yolu bulmak zorunda. | TED | ولكن لدانتي للوصول إلى الخلاص الخيري، يجب عليه أولاً أن يجد طريقه عبر الجحيم. |
| Tekrar bir bütün olabilmek için kehanetindeki kızı bulmak, ve Doğu Tanrısı'nı teskin etmek için onunla evlenmek zorundaydı. | Open Subtitles | لكى يعود آدمياً مرة أخرى عليه أن يجد هذه الفتاة المعينة من نبوءته ويتزوجها لإرضاء إله الشرق |
| Bilmiyorum belki de sadece doğru bir motivasyonu bulması gerekiyor. | Open Subtitles | لا أعلم. أظن انه يحتاج فقط أن يجد الدافع الصحيح |
| Onun, çok ama çok iyi dizileri bulması gerekiyor. | TED | عليه أن يجد تلك العروض التي تعد عظيمة فعلاً. |
| Nereye varmak istediğinizi biliyorum ama paraşütü bulmadan bunu nasıl ispatlayacağınızı anlamıyorum. | Open Subtitles | أعرف ما تلمح له لكن لا أفهم كيف تثبت أن الرجل يقفز دون أن يجد مظلة |
| Şimdi, parayı izlenmeden götürmenin yolunu bulmadan ülke dışına çıkamaz. | Open Subtitles | الأن لا يستطيع ترك البلاد قبل أن يجد طريقة لنقل المال بطريقة لا يمكن تعقُبها. |
| Umarım cenneti bulabilir çünkü berbat bir yön duygusu vardı. | Open Subtitles | آمل أن يجد النعيم ، لأنه كان ملاح سيئ للغاية |
| Ama bir avcı.. Haftanın her günü kendisi için yemek bulabilir. | Open Subtitles | بينما الصياد يستطيع أن يجد طعامه في أي يوم من الأسبوع |
| bulmayı beklediğimiz şey elle tutulur miktarda radyum'du değil mi? | Open Subtitles | ما نحن نتوقع أن يجد كان مبلغ محدد من الراديوم أليس كذلك؟ |
| Danny, hakkında bir şey bulamadı. | Open Subtitles | داني لا يستطيع أن يجد أيّ شئ عليه. هو ما زال يديره. |
| Joe Haller kıçını zor bulur. Vücudu radyum bile dolsa sayaç bile fayda etmez. | Open Subtitles | جو هالر لن يستطيع أن يجد مؤخرته حتى لو طلاها شخص ما بالراديوم |
| Eşi MacGregor sendromu denen ender bir hastalığa yakalandı. Onu tedavi bulana dek kriyojeniyle korumak istedi. | Open Subtitles | بعد أن أصاب زوجته مرض نادر كان يتأمل أن يجمدها إلى أن يجد علاجاً لهذا المرض |
| Söylersin. Bir dahaki ay kendine başka bir yer bulsun. Tamam? | Open Subtitles | أخبره أن يجد مكانا آخر لنفسه الشهر القادم، حسنا؟ |
| Demek istediğim, bu adam kendine en iyi avukatları bulmalı. | Open Subtitles | الطريقة التى أراها .. هذا الرجل يجب أن يجد لنفسه أفضل محامى فى البلد شخص أفضل منى؟ |