| Senin endişelenmen gereken tek şey onu bugünkü yatırımcılar toplantısından uzak tutmak. | Open Subtitles | لا شيء يدعو إلى القلق سوى إبعاده عن اجتماع المستثمرين اليوم، اتفقنا؟ |
| Bunu yapmanın tek yolu onu tanık kürsüsünden uzak tutmak. | Open Subtitles | ثمة طريقة واحدة لحدوث ذلك وهو إبعاده عن منصة الشهود |
| Gündoğumuna kadar sizden uzak tutmaya çalışacağım. | Open Subtitles | سأحاول إبعاده عنكم حتى شروق الشمس |
| Senin dostluğun onu uzak tutmaya yardım ediyor. | Open Subtitles | تساعدني صداقتك على إبعاده |
| Karısından uzaklaştırmaya çalışın siz. | Open Subtitles | لنرى إذا كان بإمكانك إبعاده عن زوجته |
| Zoey de Ted'a âşık ama evli olduğu için kuzenini Ted'e ayarlayarak onu kendinden uzaklaştırmaya çalışmış. | Open Subtitles | (زوي) تحب (تيد) لكنها متزوجة لذا حاولت إبعاده بتعريفه على قريبتها |
| Onu sokaklardan uzak tutmak istedim. Ne yapmam gerekiyordu? | Open Subtitles | أردت إبعاده عن الشوارع، ماذا كان يمكنني أن أفعل؟ |
| Karısı ve çocuğu onu atlardan ve içkiden uzak tutmak için hiç yanından ayrılmaz. | Open Subtitles | زوجته و إبنه معه دائما ..لإبعاده عن الخيول و إبعاده عن الصلصة... |
| Dan artık Elliot'ın ondan hoşlanmadığını bildiğinden, onu Elliot'tan uzak tutmak yerine, beni öldürmemesi için Dan'den kaçmaya odaklandım. | Open Subtitles | بعد أن عرف (دان) أن (إليوت) لاتهتم لأمره انتقل تركيزي من إبعاده عنها إلى تجنب رؤيته حتى لا يقتلني |
| Onu uzak tutmaya çalışmak istedim... | Open Subtitles | أردت إبعاده عن... |
| Michael hayatıma girdiğinde korktum ve onu uzaklaştırmaya çalıştım. | Open Subtitles | وعندما فعل (مايكل)، شعرت بالخوف وحاولت إبعاده |
| Dr. Cox ne zaman bir insana kendini yakın hissetse, onu kendisinden o kadar fazla uzaklaştırmaya çalışır. | Open Subtitles | مشكلة الدكتور (كوكس) هي انه كلما شعر بأنه يقترب من شخص ما... أراد إبعاده عنه... |