| Ayrıca bir subaya karşı bu suçlamalar sadece mahkemeyi kızdırmaya yarar. | Open Subtitles | بالإضافة إلى أن توجيه إتهامات لضابط سيؤدي إلى استفزاز المحكمة |
| Bütün olayı unuturum.Davalar yok,suçlamalar yok. | Open Subtitles | سأنسي الشيء بأكمله. لا دعاوي، لا إتهامات مضادة. |
| Henüz hiç federal suçlama yapılmadı şanslısın ama yine de bu bir zaman meselesi olabilir. | Open Subtitles | أنتي محظوظه لعدم وجود إتهامات وجهت ولكن من ناحية أخرى ذلك يمكن أن يكون مسألة وقت |
| General Mireau'ya suçlamada bulundunuz ben de cevaplamasını istedim. | Open Subtitles | وجهت إتهامات إلى الجنرال ميرو و لهذا انا اصررت على التحقيق |
| Çünkü onu geri verirsen gerçek sahibi dava açmayacak. | Open Subtitles | لأن المالك الحقيقى لهذا الصليب لا يريد توجيه أى إتهامات إذا أعدته إليه |
| Hafif suçlamalar ve kısa bir yargılama düzenleyebilirsin. | Open Subtitles | إتهامات بسيطة ، بوسعك تمرير ملخّص الحكم.. |
| Ancak küçük şeyler benim ümidimi kırabilir büyük suçlamalar değil. | Open Subtitles | انا محبط بخصوص أشياء بسيطة وليس إتهامات خطيرة |
| Buraya gelip de saçma suçlamalar yapacaksanız, size ihtiyacımız yok. | Open Subtitles | حسناً، إن كنت ستأتين هنا وتوجّهي إتهامات سخيفة، إذاً فنحن لا نحتاجكِ. |
| Kimse suçlama yapmıyor. Aynı fikirde değilim. | Open Subtitles | لم يوجه أحد إتهامات كهذه أنا أخالفك الرأى |
| Şayet benimle kalmaya karar verirsen birbirini suçlama, ayıplama, hiçbir şey olmayacak. | Open Subtitles | وإذا قررتي البقاء معي فلن يكون هناك تبادل إتهامات لا ملامة ولا أي شيء |
| suçlama yapmamıza gerek olmayacak ama arazideki tüm silahlara balistik inceleme için ihtiyacımız var. | Open Subtitles | لن نُوجّه أيّ إتهامات بالضرورة، إنّما نحتاجها لفحص المقذوفات. |
| Biraz iknâ olunca, savcılık suçlamada bulunmaktan vazgeçti. | Open Subtitles | حسنا، مع قليل من الإقناع وافق المدعي العام أن لا يوجه أي إتهامات |
| Dışişleri Bakanlığı resmi suçlamada bulunmadan ayrıntıları bilemeyiz. | Open Subtitles | لن نعرف التفاصيل حتى تُقدم إتهامات رسمية بواسطة وزارة الخارجية. |
| Bize dava açmadıkları için ne kadar şanslı olduğumuzu hatırlatmama gerek var mı? | Open Subtitles | هل أحتاج أن أذكرك مدى حظنا أنهم لا يوجهون إتهامات ؟ |
| Görebildiğim kadarıyla bir sonraki bölüm, hikayenin geri kalanı gibi, kişiliğime karşı doğrudan bir itham içermiyor. | Open Subtitles | على حد علمي, الفصل التالي لا يحتوي على إتهامات مباشرة موجهة لشخصي كبقية القصة |
| Davacıyla konuştum, bilgisayara izinsiz girme suçlarını azaltabiliriz. | Open Subtitles | لقد تحدّثت مع المدعي و يمكننا تقليل إتهامات الإختراق |
| Kontun suçlamaları mesnetsiz ithamlardan başka bir şey değil. | Open Subtitles | لا أعتقد أن الأتهمات التى تخص الكونتيسة أكثر من مجرد إتهامات ليس لها أى أساس. |
| Size yardım etmek için kendimi tehlikeye attım beni, asılsız suçlamalarla işten atmaya mı çalışıyorsunuz? | Open Subtitles | لقد وضعت نفسي حتى فى وجه الخطر لكي أساعدكِ لذا هل تحاولين طردي بإستعمال إتهامات خاطئة الآن ؟ |
| Caniler, sapıklar, hırsızlar ve bunun gibi... hüküm giymiş şahıslar burada tutulur. | Open Subtitles | أيّ إتهامات التي تَتضمّنُ المجرمين. المنحرفون، الصوص، ناس من تلك الطبيعةِ، محتجزين في هذه المنطقةِ. |
| Çılgın bir kadının suçlamalarını biliyoruz. | Open Subtitles | كل ما نعرفه هو مجرد إتهامات من إمرأةٍ مجنون |
| Elimde fotoğraflar,robot resimler ve sabıka kayıtları var. | Open Subtitles | حسناً، حصلت على تخمينات المغفلين، رسومات، وصحائف إتهامات |
| şikayetçi olmak isteyen varsa... beni arayabilir. | Open Subtitles | بالطبع, إذا أراد أي منكم بأن يوجه إتهامات فقط اتصلوا بي |
| Uyuşturucu bulundurmaktan ve Janet'in dairesine kamera yerleştirmekten içeride yatacak ama iş cinayet suçlamasına gelince, elde var sıfır. | Open Subtitles | سيحصل على إذن وضع كاميرا ووضع كاميرا تجسس داخل شقة جانت ولكن عند إتهامات القتل |
| Kayıtlara geçmesi için, Senatör'ün suçlamalarının üzerinden özetle geçelim. | Open Subtitles | للسجلات، دعونا نستعرض سريعاً بعض إتهامات السيناتور |
| Ve bu suçlamaları ortaya çıkarsa suç isnadı ile karşı karşıya kalıp fabrikası kapatılacaktır. | Open Subtitles | ولو انتشرت ادّعاءاتها، فإنّه سيُواجه إتهامات جنائيّة وسيتمّ غلق مصنعه. |