Ancak burada yapmaya çalıştığımız, binanın kendisini doğanın bir parçası haline getirmek, ki böylelikle doğa parktan şehre doğru uzansın. | TED | ولكن ما نريد أن نفعله هنا أن نجعل المبنى جزءًا من الطبيعة، ليمكننا من تمديد الطبيعة من الحديقة إلى المدينة. |
şehre çalışmaya giderdik annem ve Carol da evde güven içinde bizi beklerlerdi. | Open Subtitles | كنا سنتوجه إلى المدينة للعمل وأمي وكارول سيبقون آمنين في المنزل, ينتظرون عودتنا |
Donna benim için aldı, böylece çingeneler şehre geldiğinde evde hissetmem için. | Open Subtitles | دونا أهدتني إياه كي أحس أني بالديار حينما يأتي الغجر إلى المدينة |
Ya siz isteyerek bagajı açacaksınız yada sizi Şehir merkezine götüreceğim | Open Subtitles | أنت ستفتح الصندوق باختيارك ، أو أصطحبك إلى المدينة |
Her sene arkadaşlarımla büyük bir "şehre geri dönüş" partisi yaparız. | Open Subtitles | كل سنة أقيم حفلة بمناسبة العودة إلى المدينة وأدعو جميع اصدقائي |
Bir iş için kasabaya kadar gittiğini söyledim. Çok üzgündü. | Open Subtitles | قلت له أنك أضطررتى للذهاب إلى المدينة من أجل شيئ ما , لقد كان منزعجا قليلا |
Özellikle de şu anda şehre doğru gelen şüpheli birşey var mı? | Open Subtitles | وتعرف.. أي شئ مشتبه به حاليا خاصة إذا كان متجه إلى المدينة |
şehre bir yıl önce taşındım, kocamın vefatının hemen ardından. | Open Subtitles | لقد عدت إلى المدينة منذ سنة بالضبط بعد وفاة زوجي |
şehre geri dönüp yeni iş bulmalısın belki de. İşleri biraz yerine koy. | Open Subtitles | ربما عليك الرجوع إلى المدينة ، والحصول على وظيفة ، حرّك الأمور قليلا |
Aslında, kuzenim şehre gelinceye kadar otelde kalmam için bana para vermişti. | Open Subtitles | في الواقع هو حجز لي في فندق صغير حتى يأتي إلى المدينة |
Özellikle bir şey anlatmadı ama eski erkek arkadaşının şehre döndüğünü biliyorum. | Open Subtitles | هي لم تقول بالتحديد، لكن أعرف أن صديقها السابق عاد إلى المدينة. |
Kabul etmesi zor farkındayım ama şehre gelmen için uygun bir dönemde değiliz. | Open Subtitles | أعرف أن هذا أمر يصعب تقبله لكن الوقت غير مناسب لقدومك إلى المدينة |
Kabul etmesi zor farkındayım ama şehre gelmen için uygun bir dönemde değiliz. | Open Subtitles | أعرف أن هذا أمر يصعب تقبله لكن الوقت غير مناسب لقدومك إلى المدينة |
Ben Şehir merkezine gidiyorum, sen kuzeybatıya doğru gidecektin, değil mi? | Open Subtitles | أنا سأتجه إلى المدينة وأنتِ ستذهبين لجهة الغرب , أليس كذلك ؟ |
Sorun değil, çünkü gençlik kremimi almak için Şehir merkezine inmem gerekiyor | Open Subtitles | لا بأس بذلك، تذكرت لتوّي بأنّه يجب عليّ الذهاب إلى المدينة و آتي إليك بمُلطِّف للحكاك. |
Sorun değil, çünkü gençlik kremimi almak için Şehir merkezine inmem gerekiyor | Open Subtitles | لا بأس بذلك، تذكرت لتوّي بأنّه يجب عليّ الذهاب إلى المدينة و آتي إليك بمُلطِّف للحكاك. |
şehre geri gitmem gerekiyor ama birkaç güne geleceğim, tamam mı? | Open Subtitles | علي أن أعود إلى المدينة. لكني سأعود بعد بضعة أيام، حسنًا؟ |
Yüzbaşım, onu diğer kasabaya kadar götürebiliriz. | Open Subtitles | كابتن أفضل شئ نفعله أن نأخذها إلى أسفل الطريق إلى المدينة القادمة |
Bütün gün boyunca okuyabilirsin ama öğrenmen için bütün Şehri dolaşman gerek. | Open Subtitles | تستطيعين القراءة عنه طول اليوم لكن يجب أن تنظري إلى المدينة لتعرفيه |
İkimiz Kristal Şehir'e giderken baya eğlendik diye hatırlıyorum. | Open Subtitles | أتذكر لنا وقت مدهش على المترو إلى المدينة البلورية. |
Kısa bir süreliğine kasabaya gidiyorum, sonra geri geleceğim. | Open Subtitles | سأعود إلى المدينة لفترة وساعود لاحقاً |
Sonra şehire geri dönerek yemek pişirmek için yakıt olarak enerji sağlayacak doğal gaz üretiliyor. | TED | ومن ثمَّ فإنه يكوِّن غازاً طبيعياً ، والذي بدوره يعود إلى المدينة لإمدادها بوقود الطبخ. |