| Ee, New York'ta, ...ve sonra Los Angeles'a taşındım, John ve ben evlenince. | Open Subtitles | نشأت في نيويورك ثم أنتقلت إلى لوس أنجلوس مع جون , عندما تزوجنا |
| - Tekrar Los Angeles'a yerleşiyorum. Burada yeni bir hayata başlayacağım. | Open Subtitles | حسناً، لقد عدت إلى لوس أنجلوس وأنا أنوي بدء حياة جديدة |
| Demek Amanda Woodward'ın Los Angeles'a geri gelmesinin sebebi bu. | Open Subtitles | إذا هذا سبب عودة أماندا وودورد السريع إلى لوس أنجلوس |
| Hepiniz Los Angeles'a taşınıyorsunuz, ve sen Vegas'a geri dönüyorsun. | Open Subtitles | أنتم كلكم ستنتقلون إلى, لوس أنجلوس وأنت ستذهب إلى, فيغاس |
| Şimdi 30.5 km, ABD'nin bir ucundan Los Angeles'e uçtuğunuz zaman 11.2 km yükseklikte uçuyorsunuz. | TED | الآن .. 100000 قدم .. إن كنت تحلق عبر البلاد إلى لوس أنجلوس فإنك تحلق على إرتفاع 37000 قدم |
| Korkarım zavallı Franklin'e... öyle çok afyon verdim ki... buradan Los Angeles'a yürüyebilirdi... ve bu ona hiç de iyi gelmezdi. | Open Subtitles | أخشى أنني أعطين فرانكلين المسكين جرعة زائدة من الافيون بحيث لو سار من هنا إلى لوس أنجلوس |
| Ben Jennifer Callfield ve buradan çıkar çıkmaz aktris olmak için Los Angeles'a gideceğim. | Open Subtitles | أَنا جينيفر كولفيلد وبمجرد خروجي من هنا سأذهب إلى لوس أنجلوس لكي أكون ممثلة |
| Evet.Ayrıca geminin Los Angeles'a gittiği de söylenmişti. | Open Subtitles | نعم ولقد أخبرتني أن هذه السفينة كانت ذاهبة إلى لوس أنجلوس |
| Sıcak olan Los Angeles'a gidiyorum. | Open Subtitles | أنا ذاهبة إلى لوس أنجلوس. حيث أنها جميلة ودافئة. |
| Los Angeles'a gittiginde bir sürü dostun olacak. Ama hepsi sahtedir. | Open Subtitles | أتعلم أنه عندما تَذهب إلى لوس أنجلوس سَيكونُ لديك الكثير من الأصدقاء |
| Hayır, anne. Neden ona Los Angeles'a geri dönmesini söylemiyorsun? | Open Subtitles | لا يا أمي لماذا لاتخبريه بأن نعود إلى لوس أنجلوس ؟ |
| Bir resim çizerim ve Los Angeles'a fakslarım. | Open Subtitles | أنا فقط أرسم صورة ثم أرسلها بالفاكس إلى لوس أنجلوس |
| Miami'den Los Angeles'a kadar stajyer bir öğrenci tutabilirim, bir işe yarıyor olmalılar. | Open Subtitles | سأنقله من ميامي إلى لوس أنجلوس سأحصل على أحد المتدريبن يجب أن يكون لديهم شيء جيد |
| Bu yüzde Los Angeles'a gidip, programa çıkıp vitrindeki herşeyin fiyatlarını bilip onun benimle gurur duymasını sağlayacağım ve daha sonra kim olduğumu açıklayacağım. | Open Subtitles | لذا سأذهب إلى لوس أنجلوس سأكون في العرض أربح مواجهة العرض أجعله فخورًا بي وأخبره من أنا |
| Los Angeles'a son gidişinizde biriniz dönmemiştiniz. | Open Subtitles | المرة الأخيرة التي ذهبتم فيها إلى لوس أنجلوس واحد منكم لم يعد |
| - Hayır. Hamile bir eşim var. Los Angeles'a dönmeliyim. | Open Subtitles | كلا، لدي زوجة حامل وعليّ أن أصل إلى "لوس أنجلوس". |
| Bu günkü Amanda'nın Los Angeles'a dönüş kutlamasında ona küçük bir sürpriz yapmak istedim. | Open Subtitles | لذا, ليكن هذا هو الترحيب الرسمي بعودة أماندا إلى لوس أنجلوس آآه, أحب أن أقدم لها شيءا بسيطا |
| Peki niye koşa koşa Los Angeles'a döneyim, | Open Subtitles | إذا لماذا العجلة في الذهاب إلى لوس أنجلوس |
| Los Angeles'e iki kişilik yer ayırttır. | Open Subtitles | إحصلي على مقعدين على الرحلة القادمة إلى لوس أنجلوس |
| Yemek için sağ ol, ahbap. Los Angeles'e gitmek ister misin? | Open Subtitles | شكرا جزيلا يا رجل سأعيدك إلى لوس أنجلوس, حسنا؟ |
| Boston'dan LAX'e giden başka bir 767. | Open Subtitles | هو أيضا طراز 767 من بوسطن إلى لوس أنجلوس |