Sanki bir ruh dünyasının ölçümünü yapmak gibi bir şey. | Open Subtitles | إنها مثل قياس عالم الأرواح أو شيء من هذا القبيل. |
Annem evde kalıyor, ben okulu ekiyorum, tatil gibi bir şey. | Open Subtitles | أمي تبقي فى المنزل، أنا أغفل عن المدرسة إنها مثل الأجازة |
Annenin sana hiç bir zaman sahip olamazsın dediği arabaya sahip olmak gibi bir şey. | TED | إنها مثل السيارة التي تريدها دائما، وأن والدتك قالت أنك لم تتمكن من الحصول عليها. |
Adamın ilk kız arkadaşı ya da ilk muamelesi gibidir. | Open Subtitles | إنها مثل أوّل حبيبة لك، أو أوّل مرّة تضاجع فيها |
Biliyor musunuz? Bu, dönen topun resmi sporu gibidir. | TED | أتعرف؟ إنها مثل الرّياضة الرسميّة لهذه الكرة الدوّارة. |
Bu sanki bir Reha Muhtar ya da Cartel virusu gibiydi. | Open Subtitles | إنها مثل جرثومة مدمرة جرثومة من النوع الثقيل |
Tıpkı Rorschach testi yapan kişiler gibi. | TED | إنها مثل ذلك الشخص الذي خضع لاختبار روساش. |
Dünyanın her yanında devrimler yapılıyor. Ekin gibiler. | Open Subtitles | يبدو لي أن الثورات بكل انحاء العالم، إنها مثل الهراء |
Evet, VW'den dönüştürülmüş gibiydi... yüksek süspansiyoluyduda. Oh, müthişti, adamım. | Open Subtitles | إنها مثل سيارة معدلة حديثاً, بها رفوف مصفحة عالياً, إن شكلها رائع يارجل |
Kesinlikle, 20 yıldır polis teşkilatında çalışıyor. Hepimize öğretmenlik yaptı gibi bir şey. | Open Subtitles | بالتأكيد , إنها كانت في الجيش لمدة 20 عاماً إنها مثل وكر الأم بالنسبة لنا جميعاً |
Rulette kaybetmek gibi bir şey. O tatlı acı var. | Open Subtitles | "إنها مثل الخسارة في لعبة "الروليت .هناك تلك اللدغة اللذيذة |
Matematiğin Nobel ödülü gibi bir şey. | Open Subtitles | إنه حقاًً شىء كبير إنها مثل جائزة نوبل للرياضيات |
Aynen schpupel şampiyonu Fjurg Van Der Ploeg'i 'schpupel' maçında yenmeye çalışmak gibi bir şey. | Open Subtitles | إنها مثل محاولة هزيمة بطل لعبة شبوبل فيروق فان دير بليوق في لعبة الشبوبل |
Gözlerimin rengi gibi bir şey. Değiştiremem onları. | Open Subtitles | إنها مثل لون عينيّ ، لا أستطيع أن أغيرهم |
Sanki aldığında, aşırı yükleme gibi bir şey oluyor. | Open Subtitles | إنها أشبه بـ .. عندما تكون بهذه الحالة ، إنها مثل الحمولة الزائدة |
Karot dediğim de, buz karotu gibidir, ama iklimsel değişikliğin tabakaları yerine insanların oturdukları yerleri arıyorsunuz. | TED | وعندما أقول حفريات، إنها مثل الحفريات في الثلج، ولكن بدلاً من طبقات من التغير المناخي نبحث عن طبقات من التعمير البشري. |
Takım liderim Wynne'in bir keresinde dediği gibi, bu birine dövme yapmak gibidir. | TED | وكما قال لي رئيس الفريق واين في إحدى المرات، إنها مثل وشم شخص ما. |
Bu, baledeki en zor sekanslardan biridir ve o otuz saniye boyunca Siyah Kuğu, sürekli hareket hâlinde olan bir "topaç insan" gibidir. | TED | إنها واحدة من أصعب المتتاليات في الباليه وبالنسبة لهذه الـ 30 ثانية أو نحو ذلك إنها مثل إنسان متقن للحركة الدائبة |
Bu sanki işaret dilimin görücüye çıkması ya da işaret dili final sınavım gibi. | Open Subtitles | إنها مثل حفلة ظهوري بالإشارة. أو مثل اختبار لغة الصم الأمريكية النهائي. |
Bu sanki hentbol iskambil ya da bunlar gibi bir şey. | Open Subtitles | إنها مثل كرة اليد أو لعبة الأوراق أو نحو هذا لعبةالـ(سترايت)عليكأنتكون.. |
O, Tıpkı annemin koleksiyon yaptığı porselen heykelciklerden biri gibi. | Open Subtitles | إنها مثل إحدى أولئك - التماثيلِ الخزفِيه التى تجمعهم امى |
Tıpkı gizli kamera gibi. Böylece onu bulup kazığı kıçına sokabiliriz! | Open Subtitles | إنها مثل آلة تصوير مراقبةِ، لذا يُمْكِنُ أَنْ .نجِدْه وندق وتد به |
Olay yerindeki tüm aletler bir perspektif düzene bağlı gibiler. | Open Subtitles | كلّ الأدوات فى موقع الجريمة إنها مثل درس تعليمى فى إتقان الأبعاد |