| kodlama interaktif grafikler yapmamı sağlıyor. | TED | الترميز أيضًا يمكّنني من إنتاج الرسومات التفاعليّة. |
| Gelin bu iyileştirmeyi kodlama mantığıyla tanımlayalım. | TED | فلنعبر عن هذا التسريع باستخدام الترميز المستعار. |
| Şurada kod duruyor, hata var mı, hata görüyor musun? | Open Subtitles | تماماً حيث توقف الترميز والعلّة ليست هناك, هل ترى العلّة؟ |
| Ve bu kod şifrelenmiş Şifreyi çözelim. | TED | و هذه الشفرة تم ترميزها اذن لنفك الترميز |
| ve buraya giderek şifre çözmeyi başlatabiliriz. | TED | و يمكننا الذهاب هنا و نبدأ حقا في فك الترميز |
| Bu banka hesabını koruyan kodu her kim yazdıysa babanın kaderini kesinleştiren insanla aynı kişi. | Open Subtitles | أيٌّ كان من كتب ذلك الترميز لحماية هذا الحساب فهو نفس الشخص الذي ختم مصير والدك |
| Kives, yapılacaklar listesine bak. "Kodlamayı bitir." | Open Subtitles | . كيفز , قائمة للقيام بها . " أنظر , " الإنتهاء من الترميز |
| Büro'ya girmeden önce şifrebilim eğitimi almıştım. | Open Subtitles | درست الترميز قبل التحاقي بالمباحث. |
| O yüzden artık kodlama, kamera yerleştirme, programlama ve hackleme işlerinden elimi eteğimi çektim. | Open Subtitles | ولذا فقد توقفت عن الترميز والتجسس والبرمجة والاختراق |
| Manyetik kodlama birçok özelliğimden biridir. | Open Subtitles | الترميز الميغناطيسي ليس سوى واحد من إختصاصاتي العديدة. |
| Yabancı bir kodlama dilini öğrenmem Doctor Who'nun bir bölümünü izlememle aynı zamanı alıyor, farkındasınız değil mi? | Open Subtitles | أن ندرك أن أتعلم لغة الترميز الغريبة في نفس المقدار من الوقت ما يلزم لمشاهدة حلقة من طبيب، أليس كذلك؟ |
| Şifrenin altındaki bu kod orada bir çeşit imza olarak duruyor. | TED | تلك الشفرة هناك اسفل الترميز كنوع من التوقيع |
| Aslında, bizim tarifimiz; genlerimiz tam olarak aynı kod ve yazılış biçiminde. | TED | في الحقيقة إن خليطنا، أي جيناتنا، هو نفسه ذلك الترميز ونفس أسلوب الكتابة ذاك. |
| Hatta, tüm canlı varlıklar tıpatıp aynı harf dizisi ve kod ile yazılmıştır. | TED | في الحقيقة، كل مخلوقٍ حي مكتوب بنفس مجموعة الحروف وبنفس الترميز. |
| Hayır, şifre haritayı okumanın bir yolunu bulmaya yarıyordu. | Open Subtitles | لا , الترميز كان مجرد طريق لنقرأ الخريطة |
| -Açamaz o gizli çalışıyor. İngilizler için çalışan şifre kırıcı. | Open Subtitles | عملها فائق السرية ، فهي تعمل في فك الترميز لصالح البريطانيين |
| Tosh şifre kırma yazılımı var mı? | Open Subtitles | توش ، هل لديكِ برنامج اختراق الترميز ذاك ؟ |
| Bende kodu yazdım ve oda bağlantısına gönderdi. | Open Subtitles | إذا قُمت بإختراقه لذا فكتبت الترميز ومن ثم قام بإرساله إلى مصدره |
| Bende kodu yazdım ve oda bağlantısına gönderdi. | Open Subtitles | بعد أن أقوم بذلك لذا قمتُ بكتابة الترميز وبعدها أرسله إلى مسؤول الاتصال الخاص به |
| "Kodlamayı bitirME." | Open Subtitles | - "لا تنهي الترميز" |
| Büro'ya girmeden önce şifrebilim eğitimi almıştım. | Open Subtitles | درست الترميز قبل التحاقي بـ"المكتب". |
| Kodek Taşının gerçek olduğunu sanan, ahmaktan öte birşey değildir. | Open Subtitles | اي شخص يعتقد ان حجر الترميز حقيقة هو احمق |
| Ve pusula alın, ve şifre çözücü. | Open Subtitles | خذوا أيضاً بعض البوصلات وحلقات الترميز |