| Senin için didinip, topladığım kanıtlara göz atmamda bir sakınca yoktur, değil mi? | Open Subtitles | لستم تمانعون في تحققي من الأدلة التي جمعتها وعملت عليها من أجلكم، صحيح؟ |
| - Restoranla ilgili bütün fikirlerim menülerim, yıllarca topladığım her şey, yapılacaklar listem... | Open Subtitles | تحوي كلّ أفكاري بشأن المطعم و القوائم التي جمعتها لسنوات، و قائمة مهامي. |
| Nokia için topladığım benzer veri çok küçük bir örnek boyutu formundaydı ancak inanılmaz derin mana katmaktaydı. | TED | هذه هي فئة البيانات التي جمعتها لنوكيا التي تكون في حجم عينة صغيرة للغاية، ولكن توصل عمقًا هائلًا من المعنى. |
| Biliyormusun, kendimi kopyalama yeteneğimi yıllardır öldürdüğüm cadılardan topladığım yeteneklerden biriydi. | Open Subtitles | أتعلمين، إنَّ قدرتي على نسخ نفسي هي إحدى القدرات التي جمعتها على مرّ السنين نتيجة قتلي للساحرات |
| Bu muhtemelen topladığım en önemli anı. | Open Subtitles | قد تكون هذه هي أحد أهم الـذّكريات التي جمعتها. |
| Bu muhtemelen topladığım en önemli anı. | Open Subtitles | قد تكون هذه هي أحد أهم الذكريات التي جمعتها. |
| Suç faaliyetlerine karıştığımda topladığım bilgi, meşru kanun gücündeyken yaptığım her şeyi gölgede bırakıyor. | Open Subtitles | المعلومات التي جمعتها خلال الوقت الذي قضيته خلال مشاركتي في الأعمال الإجرامية وبأي طريقة استطعت استخدامها وفقاً للقانون |
| Eğer topladığım bilgiler doğruysa. | Open Subtitles | إن كانت الأدلّة التي جمعتها من أجل مهمتي صحيحة |
| Hayat boyu sürdürmüş olduğum araştırmalar ve topladığım bilgiler doğrultusunda içimden bir ses bana bir gün Madara'yı dahi geride bırakacak bir shinobi olacağını söylüyor! | Open Subtitles | التي جمعتها طيلة حياتي، فغرائزي تُخبرني أنك ستفوق مادارا قوةً يومًا ما. |
| Başıma bir şey gelecek olursa tüm suç kayıtlarını topladığım bir hafıza kartı var. | Open Subtitles | أريدك أن تعلم في حال إن حصل لي أي شيء يوجد هناك قرص فلاشي يوجد به كل الأدله التي جمعتها على نشاطه الإجرامي |
| Bu kutularda dört yıllık seyahatimde topladığım bilgiler var. | Open Subtitles | هذه الصناديق تحوي على كلّ المعرفة التي جمعتها فيّ أربعة سنوات من السفر. |
| Bunlar oldukça ilginç soruları öne sürerek topladığım dosyalardır. | Open Subtitles | تلك بعض الملفات التي جمعتها التي تطرح أسئلة مثيرة |
| Yüzyıllar boyunca topladığım tüm bıçaklar arasında en sevdiğim o. | Open Subtitles | من بين كل الخناجر التي جمعتها على مر العصور ذلك هو المفضل لي |
| topladığım tüm verilerin özü bu, ve şüpheye hiç yer bırakmıyor. | Open Subtitles | إنه يتضمن جميع البيانات التي جمعتها ... و يثبت أنه بدون شك |
| Ben de olay mahallinden topladığım kamera ve cep telefonlarına odaklandım. | Open Subtitles | -كلاّ بدأت أركز على الكاميرات والهواتف الخلوية التي جمعتها من مسرح الجريمة |
| Davalardan topladığım örnekler, anneninki de dâhil, L2 kapsitlerinin, DNA'nın temel yapısında değişiklikler hedeflediğini gösteriyor. | Open Subtitles | العينات التي جمعتها من القضايا بما فيها قضية امك تشير الي تحور L2 وتستهدف التغيرات في الهيكل الاساسي للحمض النووي |
| Bombalama olayında topladığım tüm delilleri aldı. | Open Subtitles | أخذ كل الأدلة التي جمعتها عن التفجير. |
| Bunca zamandır topladığım olaylardan, birçok cinayet işlediğine eminim. | Open Subtitles | من الحقائق التي جمعتها كل ذلك الوقت ... راهنت أنك متورط بعدة جرائم قتل . |
| Burada topladığım bir sürü kırpıntı var. | Open Subtitles | ...هذه الكثير من القصاصات التي جمعتها |
| Burada topladığım bazı numuneler var. | Open Subtitles | هذه بعض العينات التي جمعتها |