| Ben Yalnızca hava sahamızın canlı bölüklerle dolu olduğundan emin olmak istiyorum. | Open Subtitles | إنني فقط أريد التأكد من أن دعمنا الجوي سيتكون من جنود أحياء |
| Kelimelerini kendine sakla. hava gösterisi başlamadan bu işi bitirmeliyiz. | Open Subtitles | اغلق فاهك ، علينا تنظيف هذا المكان لأجل العرض الجوي |
| hava kurtarma senaryolarımızın hepsine baktım. Hiç biri iyi değil. | Open Subtitles | كلا، لقد طالعت للتو سيناريوهات التدخل الجوي إنها ليست جيدة. |
| İstemeyerek te olsa Ernst Reuter ile birlikte hava nakliyesi fikrini kabullendi. | Open Subtitles | وافق بعد تردد على المضي قدما بفكرة الجسر الجوي مع إيرنست رويتر |
| hava koridorlarında veya tam yanında uçuş manevraları icra ediyorlardı. | Open Subtitles | اعتادوا تنفيذ مناورات جوية في إقليمنا الجوي أو محاذٍ له |
| Bana Birleşik Devletler hava Kuvvetleri'nin hava çarpışması ve uzay uçuşu yapabilen bir aracı uçurduğunu mu söylemek istiyorsunuz? | Open Subtitles | هل تقصد اخباري أن قوة طيران الولايات المتحدة تقوم بتشغيل كاشف محارب قادر على الهجوم الجوي والقتال في الفضاء؟ |
| Onlara katman karabulut denir ve kuzeydoğudan esen rüzgâr yüzünden hava basıncı düşer... | Open Subtitles | و مع هذا الرياح الشمالية التي تهب و تسبب إنخفاض في الضغط الجوي |
| Sürü, avlarına doğru yaklaşıyor ve hava ekibinin konumu mükemmel. | Open Subtitles | يتحرك القطيع تلقاء طريدته وقد تمركز الفريق الجوي خير تمركز |
| Antibalistik füze programında çalışan bir hava Kuvvetleri İstihbaratı albayı. | Open Subtitles | عقيد، في مخابرات الدفاع الجوي ويعمل على برنامج الصواريخ الدفاعية |
| Ama bunu yaparak Pakistan'a, hava sahalarında insansız hava aracımızın olduğunu söylememiz gerekir. | Open Subtitles | لكن لفعل ذلك يلزمنا الأعتراف للباكستانيين أن لدينا طائرات مارقة في مجالهم الجوي |
| Sende oradaydın, her zaman söylediğin gibi kısa süreli hava desteğini... | Open Subtitles | هل كنتَ هناك تقود طائرة الدعم الجوي كما كنتُ دائمًا تقول؟ |
| hava gösterisini seyredecek en iyi yer neresi biliyor musunuz? | Open Subtitles | هل تعرف أين هو أفضل العرض الجوي يمكن أن نرى؟ |
| Bir an önce hava Uyarı ve Kontrol birimlerini konumlandıracağız. | Open Subtitles | سنضع نظام التحذير الجوي المسبق في المكان بأسرع وقت ممكن. |
| ABD hava sahasına girer girmez uçağına olan iletişimi kestik. | Open Subtitles | لقد قطعنا الإتصالات في طائرته بمجرد وصوله لمجال أمريكا الجوي |
| Aklınızda olsun, 5 saniye önce Çin hava sahasına girmiş bulunuyoruz. | Open Subtitles | كما تعلم قبل 5 ثواني نحن الأن في المجال الجوي الصيني. |
| hava sahasına erkenden gitmiştik çünkü ordudaydık ve ordudaysanız her zaman erkenci olmak gerekir. | TED | لقد ذهبنا الى الحقل الجوي مبكرين لانه في الجيش عليك ان تكون دوماً مبكراً |
| Şu, dağ gölgesi efektinde, atmosfer basıncı düşüyor, sıcaklık düşüyor. | Open Subtitles | إذاً بتأثير ظل الجبال الضغط الجوي يتناقص و الحرراة تنخفض |
| Özel savaş operatörlerinin elindeki en etkili Havadan sızma yöntemi. | Open Subtitles | التسرّب الجوي الأكثر فاعلية الوحيد متوفر إلى مشغلِ الحربِ الخاصِّ. |
| Uçak atmosferle ilk defa temas ediyor. | TED | وسوف تواجه الطائرة لأول مرة الغلاف الجوي |
| Onbaşı ciple sizi bekliyor. Sizi uçuş hattına geri götürecek. | Open Subtitles | العريف ينتظركم بالخارج في سيارة الدفع الرباعي سيعيدكم للميناء الجوي |
| Bu iş kapanmadan Egypt Air işini de bana yıkacaklar, biliyorsun! | Open Subtitles | قبل هذا إنتهى هم سَيُدبّسونَ ذلك شيء مصر الجوي عليّ |
| Basınç giderek arttıkça, atmosferik gazlar belli bir geçiş hattı olmadan sıvılaşıyor. | Open Subtitles | لارتفاع الضغط أعلي وأعلي غازات الغلاف الجوي أصبحت مساله دون انتقال للرؤية |
| Bu Dave hava sahasının 25 km'si FAA (Amerika sivil Havacılık idaresi) ile temizledi. | TED | هذا هو ديف يقوم بفتح المجال الجوي مع إدارة الطيران الفيدرالية على طول15 ميلا. |
| Naaşınız yakıldığında, tüm bu bahsettiğim zehirli maddeler atmosfere bırakılırlar. | TED | في حالة حرق جثتك، جميع السموم التي ذكرتها ستتصاعد في الغلاف الجوي. |
| Oldukça yavaştır. Sıcaklık ve barometrik basınçla değişir. | TED | إنها تتغير مع تغير درجات الحرارة والضغط الجوي |
| Üzgünüm ama uçuşa yasak bölge benim rütbemi aşıyor. | Open Subtitles | أنا آسفة, ولكن امر منطقة الحظر الجوي يفوق صلاحيتي |
| Merhaba Ducky, uçakla gönderdiğim biftekleri beğendin mi? | Open Subtitles | هل أعجبتك الشرائح التي ارسلتها لك بالبريد الجوي |
| - atmosferden ayrılmak zorundayız. - Önce yerden ayrılalım da. | Open Subtitles | يجب أن نترك الغلاف الجوي يجب أن نترك المدار أولا |
| Tüm bu ekstra ısı enerjisi, Atmosferi ve tüm dünya sistemlerini ısıtıyor. | TED | وكل هذه الطاقة الحرارية الزائدة تُسخن الغلاف الجوي ونظام كوكب الأرض بأسره. |
| Tıpkı bir Barometre gibi vücudunuzda olanların basit özetlemeleri. | TED | فهي ببساطة خلاصة ما يحدث داخل جسدك، بشكل مشابه لمقياس الضغط الجوي. |