| Bu filmi bütün sahneleri, olayları yeniden yaratarak Casablanca'da çektik. | TED | صنعنا هذا الفيلم في الدار البيضاء، جميع اللقطات. |
| Oradan da trenle, arabayla ya da yaya olarak Afrika kıyılarından, Fas'ın Casablanca şehrine. | Open Subtitles | ثم بالقطار أو السيارة أو مشياً، عبر شمال أفريقيا، إلى الدار البيضاء في المغرب الفرنسية |
| Ve bu Ev kızların klitorislerini kurtarabilmek için kaçtıkları, kesilmekten kurtulmalarını sağlayan, okula gidebildikleri bir evdi. | TED | وكانت هذا الدار لرعاية الفتيات حيث يستطعن اللجوء إليها وأستطاعوا إنقاذ أعضائهن التناسية من الختان والذهاب إلى المدرسة |
| Ben Navajoyum, Koyu Su Topluluğundan, Yüksek Ev kabilesinden. | Open Subtitles | انا من نيفاجو , من شعوب الماء المر . ولدت فى قبيلة الدار الشاهقة |
| Ama grup evi ona, diğer ilişkilerini geliştirmesi için bir şans verebilir. | Open Subtitles | لكن الدار ستمنحها فرصة لاقامة علاقات آخرى |
| Eğer Okea'ya gelmeden önce yaşadığın herşeyi unutursan daha kolay olur. | Open Subtitles | تعرفين، سيكون الأمر أسهل لو نسيتِ كل ما حدث لكِ قبل القدوم إلى هذه الدار |
| Sonunda Star o evin sahibi olacak! | Open Subtitles | نهاية " ستار " يمتلك تلك الدار هذا النتاج الضروري |
| Katil ve olası suç ortakları, Casablanca'ya gitmektedir. | Open Subtitles | ومن المحتمل هروب القتلة إلى الدار البيضاء. |
| Rick, Laszlo, Amerika'ya gitmemeli. O, Casablanca'da kalacak. | Open Subtitles | يجب ألا يغادر إلى أمريكا، ويبقى في الدار البيضاء. |
| Marseilles'de ve Oran'da bırakmadıysa, Onu Casablanca'da da bırakmayacaktır. | Open Subtitles | لم يتركها في مارسيليا أو وهران. ولن يتركها في الدار البيضاء. |
| Casablanca'ya hoşgeldiniz. Burada iyi vakit geçirmenizi dilerim. | Open Subtitles | أردت أن أرحب بك في الدار البيضاء، واتمنى لك إقامة سعيدة. |
| Casablanca'da hiç kimse rahat uyuyamaz. | Open Subtitles | لا يفترض أن ينام أحد جيداً في الدار البيضاء. |
| Yüksek Ev Kabilesinden. | Open Subtitles | مولود فى عشيرة الدار الشاهقة .بالطبع نيفاجو عشيرة الدار الشاهقة . |
| Tabii. Navajo. Yüksek Ev Kabilesi. | Open Subtitles | بالطبع نيفاجو عشيرة الدار الشاهقة |
| - Dobby efendim. Ev cini Dobby. | Open Subtitles | دوبي، يا سيدى، دوبي، جني الدار القزم |
| Bu grup evi kararına ne oldu? Sanırım bunu onunla daha konuşmadın. | Open Subtitles | إذاً ما تأثير ذلك على قرار الدار أظنك لم تتحدث بشأنه حتى آلان |
| Bu müstehcen evi ve sadık, sapık müşteri kitlesini daha fazla incelemeyelim. | Open Subtitles | دعونا لا نعطي تلك الدار الفاجرة أكثر من حقها. هي وروّادها المنحرفين الصغار. |
| Onun evi burası. Ve burada olduğunu biliyor. | Open Subtitles | هذه هي الدار بالنسبة لهُ وهو يعلم بأنه هنا |
| Asla! Kapıları kilitle. Kimse bu Okea'dan çıkmayacak. | Open Subtitles | أبداً أغلقوا الأبواب، أحداً لن يغادر هذه الدار |
| Okea'da onurumu yitirdim. Anne'nin benim için planları vardı. | Open Subtitles | لقد أخزيت الدار لذلك رسمت لي الأم مخططاً آخراً |
| - Öyle mi? Tabii ki. Eğer Okea'yı miras olarak alamazsan, hepimiz kaplanın insafına kalırız. | Open Subtitles | بالطبع، لو لم ترثي الدار سنكون جميعاً تحت رحمة النمر |
| Tüm söylediğim evin kurallarına uymanı istiyorum. | Open Subtitles | كل ما أقوله هو اتبع قوانين الدار |
| Eğer Axehampton civarında bulunmadıysam evin yakınlarında da bulunamam değil mi? | Open Subtitles | بما أني لم أكن في ( اكسهامبتون ) فلن أكون بالقرب من الدار , أليس كذلك ؟ |