| Namuslu insanları aramaya hiç lüzum yok, burda hırsızlık kimin adetidir hepimiz biliyoruz. | Open Subtitles | لا داعي للتوقف وتفتيش الناس الشرفاء كلنا يعلم من الذي يحب السرقة هنا |
| Vahşilerin hırsızlık amacıyla yaptıkları bir saldırıdan başka bir şey olduğu sonucuna varmama neden olacak bir şey görmedim. | Open Subtitles | لم أرَ شيئاً قد يؤدي بي للإستنتاج إلا أنه كان شيء آخر غير هجومٍ قام به متوحشين بغرض السرقة |
| İsmi Paco Molinas. Geçen ay soygun ve cinayetten hüküm aldı. | Open Subtitles | هذا باكو موليناس حكم عليه الشهر الماضي لجرائم السرقة و القتل |
| Nedeninin belli olduğunu sanmış olmalıyım. soygun sahici gibi durmalı. | Open Subtitles | ظننت أن هذا بدا واضحاً لابد أن تبدو السرقة واقعية |
| Benim buraya "senden çalmak için geldiğim" kısmını anladın değil mi? | Open Subtitles | إنّكِ فهمتِ الجزء بشأن قدومي إلى هُنا هو السرقة منكِ، صحيح؟ |
| Bence buna pek ihtimal yoktu. Seni öldürseler soygunu yapamazlardı. | Open Subtitles | ليس هناك خطر من هذا لو قتلوك فلن تحدث السرقة |
| Michael, soygundan 92 model, mavi bir Civic ile kaçtı. | Open Subtitles | مايكل انطلق من موقع السرقة في السيفيك الزرقاء موديل 92 |
| Burada yazdığına göre Bay Meyer'i iki defa hırsızlıktan tutuklamışsınız. Bu iyi. | Open Subtitles | تقول هنا أنك أوقفت السيد مييير مرتين بداعي السرقة في محلات تجارية؟ |
| Mahkûmiyet Tarihi 27 Aralık 2000, hırsızlık ve zimmete para geçirme. | Open Subtitles | أُدين في 27 ديسيمبر عام 2000 بجريمة الاختلاس و السرقة البسيطة |
| Stan, iş verenlerin senin son 3 işinden... hırsızlık yüzünden atıldığını biliyor mu? | Open Subtitles | ستان هل يدرك أصحاب الفندق بأنك طُردت من مهنك الثلاث الماضية بسبب السرقة |
| hırsızlık yüzünden okuldan atıldı ve çok izole bir çocuk... | Open Subtitles | ولقد طرد من المدرسة بسبب السرقة وهو طفل منعزل جدا |
| Sanırım asıl gerekçe hırsızlık değildi. Bu yer antikalarla dolu. | Open Subtitles | لا أعتقد أن السرقة هي الدافع، هذا المكان مليئ بالتحف |
| Memurluklara güvenilir ve onurlu adamlar seçilirse, hırsızlık ve rüşvet biter. | Open Subtitles | عندما يتم اختيار الرجال الموثوق بهم ليكونوا ضباط السرقة والفساد يختفيان |
| Efendim, bir daha kontrol ederseniz, soygun yüzde 48 olmalı. | Open Subtitles | سيدي، أعتقد لو أنت اتحققت هتلائي السرقة فوق 48 بالمائة. |
| soygun zamanı hariç, hiç kimse sizin kör olduğunuzu bilmeyecek. | Open Subtitles | أثناء السرقة , لن يتوقع أحد أو يعــــرف بأنكــــم عميــــان |
| Kasaya dokunulmamış, bu da soygun tezini ortadan kaldırmış oluyor. | Open Subtitles | محتويات الخزينة كما هي أي أن السرقة لم تكن الدافع |
| Zencilerden ve hırsızlardan birşey çalmak suç olduğu için mi? | Open Subtitles | ماذا؟ منذ كانت السرقة من الزنوج واللصوص جريمة؟ |
| Görünüşe göre biri soygun yapmamış bir soygunu engellemeye çalışmış. Güzel maske çocuklar. | Open Subtitles | يبدو لي أن ثمة من كان يريد منع السرقة لا أن يقوم بالسرقة |
| Polisin dediğine göre silahlı soygundan dolayı baya sabıkası varmış. | Open Subtitles | تقول الشرطة أن له سوابق كثيرة في السرقة العنيفة بالإكراه |
| - Ayrıca söyleyeyim de son zamanlarda hırsızlıktan yakalanan genç bayanlara baksın. | Open Subtitles | أيضًا دعها تبحث بسجلات الشرطة عن شابة أُعتلقت بتهمة السرقة من المتاجر. |
| Baba, mağaza hırsızlığı yüzünden tutuklanınca seni hapse attılar mı? | Open Subtitles | عندما كنتُ معتقلاً بسبب السرقة هل أخذوك الى السجن ؟ |
| Size bir başka örnek vereyim: 2008 yılında UCLA'daki bir grup araştırmacı, şehirde Hırsızlığın yoğun olduğu bölgelerde örüntü arıyordu. | TED | لنأخذ مثالًا آخر: في 2008، بحثت مجموعة في جامعة كالفورنيا عن أنماط انتشار السرقة في المدينة. |
| Operasyonlarını engelledikten sonra dünya dışı teknolojileri çalmaya devam ettiler. | Open Subtitles | بعد أن أوقفنا عمليتهم أكملوا السرقة من القاعدة خارج العالم |
| Atolla'nın ürettiği bu ışıldak pervane, biyo-ışıldak hırsız alarmı olarak billinir ve bir çeşit savunma şeklidir. | TED | و مروحة الضوء هذه التي تنتجها الأتولا تعرف بجهاز إنذار ضد السرقة ضيائي بيلوجي وهو نوع من أنواع الدفاع. |
| Burası tümüyle sigorta edildiğinden soyguna çok önem vermediğini hissediyorum. | Open Subtitles | أشعر أيضًا أنّك غير قلق بخصوص السرقة لأنّك مؤمن بالكامل |
| Ayrıca barınaktan bedava bir kedi alabilecekken neden çalma riskine girsin ki? | Open Subtitles | ولماذا تخاطر من أجل السرقة ؟ بينما يمكنك أن تأخذ واحدة مجانا من أي مأوى، صحيح؟ |
| hırsızlıkla para yapabilirsin, güzel birkaç amigo kızla yatabilirsin, fiyakalı bir Thunderbird'la caka satabilirsin ama söylesene; hamile bir kadını veya yaşlı bir adamı vurursan başına neler gelir? | Open Subtitles | السرقة لربّما تجلب لك المال بامكانك الاساءة للبعض بامكانك اظهار بعض التاندر بيرد الصفراء |
| O soygunda bir kurşun bile atmadım! Daha 30 yaşındayım. | Open Subtitles | أنا برئ إنني لم أطلق النار في تلك السرقة |
| İşyerinde hırsızlığa yönelim hakkında konuşmuştuk... bu yüzden çekimdeki bir hırsızlığı rapor etmek istiyorum. | Open Subtitles | أعلم أننا في التوجيه، تكلمنا عن السرقة في مكان العمل لذا أود أن أبلغ عن سرقة من شيكي |