| Kuzey kutbu güneye gider ya da tam tersi Güney kutbu kuzeye gider. | TED | القطب المغناطيسي الشمالي ينقلب إلى الجنوب ، والقطب المغناطيسي الجنوبي إلى الشمال وبالعكس. |
| Bu yenilikçi akım, bizim Kuzey Küre'deki yenilikçi atılımların tam zıttı. | TED | الابتكار المُقتَصِد يتعارض تماماً مع الطريقة التي نبتكر بها في الشمال. |
| Kışın güneye için ve havalar ısındığında kuzeye uçmak için?" | TED | ان تسافر الي الجنوب في الشتاء والي الشمال في الدفء |
| Bu işi kuzeyde duvarlarla kuşatılmış nehir kıyısında bir şehirde buldu. | Open Subtitles | ،وعثر عليها في الشمال في مدينة محاطة بالأسوار على ضفاف نهر |
| Pekin yakınlarındaki Bohai Rim, Şangay çevresindeki Yangtze Nehri Deltası ve Pearl Nehri Deltası Hong Kong'tan Kuzeydeki Guangzhou'ya uzanır. | TED | حافة بوهاي حول بكين، دلتا نهر اليانغتسي حول شنغهاي ودلتا نهر البيرل، تمتد من هونغ كونغ في الشمال إلى قوانغتشو. |
| Çünkü eğer Kuzey aşağıda olsaydı, dünya çok farklı bir yer olurdu. | TED | ذلك لأن العالم سيكون حتماً مكاناً مختلفاً، إذا كان الشمال في الأسفل. |
| Kuzey Amerika'nın batısında yaşıyorsak orman yangınlarında yanan çok büyük alanlar görüyoruz. | TED | وإذا كنا نعيش في الشمال الغربي لأمريكا، فنحن نرى معظم الغابات تحترق. |
| Ama Kuzey Denizi'ni görmedim. Haydi gel, benimle kalırsın. Bir çaresine bakarız! | Open Subtitles | لكني لم أرى بحر الشمال تعال يمكنك أن تبقى معي، سنتدير الأمر |
| Bu nedenle fırtınalarla mücadele ederek... kurtlarla dövüşerek, bunlaraı yaparken... Kuzey ışıkları nedeniyle gözlerimi kısmak zorunda kalarak Laponya'ya ilerledim! | Open Subtitles | فزحفت نحو هذا المكان البعيد عبر العواصف الثلجية وتصارعت مع الذئاب بالطريق أنظر لطريقي وأنا مغمض العين بسبب أضواء الشمال |
| Hadi! Kuzey Denizi'ne sakladığınız bir uzay geminiz var. Sinyal gönderiyor. | Open Subtitles | لديكم سفينة فضائية مخبأة فى بحر الشمال وهي تقوم ببث إشارة |
| Kuzey tarafı, etekleri meşe ağaçlarıyla dolu alçak dağlarla sınırlanmıştı. | Open Subtitles | يحدها من الشمال تلال منخفضة اسفلها الكثير من اشجار البلوط |
| - Baş tarafına 200 litre pompala. - kuzeye dönüş tamamlandı komutanım. | Open Subtitles | قم بضخ 200 لتر إلى الأمام الإتجاة نحو الشمال , يا سيدى |
| Pakistan'dan kalkış yapacak ve kuzeye, doğruca Rusya'ya doğru uçacaktı. | Open Subtitles | كان سيقلع من باكستان ويطير الى الشمال مباشرة عبر روسيا |
| Sen bana ne vereceksin, kuzeye ordumuzu gönderme kararı çıkartma sözüm karşılığında? | Open Subtitles | ماذا لديكى لتقدميه؟ فى مقابل كلمتى سأساعدك فى أرسال الجيش الى الشمال |
| Bu günlerde kuzeyde ve Güneyde farklı Korece mi kullanıyoruz? | Open Subtitles | هل نستخدم لغة كورية مختلفة في الشمال والجنوب هذه الأيام؟ |
| Ondan sonra hizmetçi kız olarak kuzeyde bir iş buldum. | Open Subtitles | بعد ذلك, حصلت على وظيفة بعيداً في الشمال كخادمة عامة |
| Böyle kolay vazgeçerek Kuzeydeki Kral olduğunu düşünmek pek akla yatmıyor. | Open Subtitles | يبدو من غير المرجح أنك أصبحت ملك الشمال بالاستسلام بهذه السهولة |
| Su, birkaç il üstünden kendine yol açarak kuzeyden taşıyordu. | TED | كانت المياه تفيض من الشمال. تشق طريقها عبر عدة مقاطعات. |
| Dawson City için iki yolcumuz daha var anlaşılan Kuzeyin Parisi. | Open Subtitles | كما يبدو لدينا رجلان زيادة في طريقهم لمدينة داوسن باريس الشمال |
| Lordum, eski tanrilar agabeyinizi ve tüm Kuzeyli evlatlarimizi gözetsin. | Open Subtitles | سيديّ، أدعو الآلهة القديمة أن تعتني بأخيك وبكل أبناء الشمال |
| 75 milyon yıl önce, dünyanın kuzeyi ve güneyi tamamen ayrıydı. Dünyanın parçaları arasında fiziksel bir bağlantı yoktu. | Open Subtitles | منذ 75 مليون عام مضى، كان للكوكب خطٌّ فاصل بين الشمال و الجنوب، دون صلة ماديـِّة بين جزئي الكوكب |
| North Lake'e karşı yapılan matematik yarışında olanları duydun mu? | Open Subtitles | أسمعتي مالذي حدث في مشاجرة فريق الرياضيات ضد بحيرة الشمال ؟ |
| Ama uydu verileri buranın 160 kilometre kadar kuzeyinde bir uzaylı aktivitesi gösteriyor. | Open Subtitles | لكن كلّ بيانات القمر الصناعي تشوّف نشاطا هنا حوالي 100 ميل إلى الشمال. |
| Arkadaşının içinden bir ses, Sol filanjinin bozuk olduğunu söylemiş. | Open Subtitles | صديقتها عندها إحساس أنه هناك شيء خطأ في الفلانجي الشمال |
| Northern adası'nın durumu tehlike sarmalında | Open Subtitles | على الوضع فى الشمال ينذر بشراره 513 00: 38: 47,438 |
| Polis, kuzeye giden yolu kapattı. Hedef, sola dönmek zorunda kalacak. | Open Subtitles | الشرطة أغلقت الطريق من الشمال الهدف سيكون مجبرا على الإلتفاف يسارا |
| Kuzeydoğu'lu ya da San Francisco'lu değilim. | TED | ولم أكن من الشمال الشرقي أو من سان فرانسيسكو. |