| Çok sıkı çalışma demek. Altın yoksa, zafer yok demek. | Open Subtitles | هذا يعنى الكثير من العمل الشاق لا ذهب، لا مجد |
| Kesinlikle uzun ve sıkı çalışmayı bilirler. | Open Subtitles | إنهم يعرفون بشأن العمل الشاق وساعات العمل الطويلة، هذا أمرٌ مؤكد |
| Bu zor işi kabul edip, kliniği açmamdaki tek neden gerçekten yardıma ihtiyacı olan insanların var olmasıdır. | Open Subtitles | هذا العمل الشاق سمح لي بأن أتحرك إلى هنا و أفتح هذه العيادة للناس الذين بالفعل يحتاجون المساعدة |
| Bütün olaylar, bütün siyaset, oraya girmemizi sağlayacak bütün zor işler... ben de senin kadar bunun parçasıyım. | Open Subtitles | و كل القضايا و كل السياسه و كل العمل الشاق الذى سيساعدنا فى الوصول الى هناك انا املك نفس نصيبك |
| Evet, o kadar Sıkı çalışmanın faydası oldu. | Open Subtitles | أجل ، بعد كل ذلك العمل الشاق تمت مكافأتي |
| Söylesene Uto neden buradaki zor işleri sen yapıyorsun? | Open Subtitles | قولى , يوتو كيف يمكنك القيام بكل هذا العمل الشاق هنا , هاه؟ ؟ |
| Çok sıkı çalışman gerekecek. | Open Subtitles | فهذا سوف يتطلب الكثير من العمل الشاق |
| Öyleyse iyi bir ilişki de sıkı çalışma gerektirir aşkım. | Open Subtitles | حسنا. العلاقة الجيدة ، تتطلب العمل الشاق أيضا ، ياعزيزى. |
| Ama laboratuarı mahvettiler. Onca yıllık sıkı çalışma. | Open Subtitles | لكنهم دمروا المعمل والعديد من سنوات العمل الشاق |
| Mmm, sadece, alın teri, sıkı çalışma, ekip çalışması ile istediğimiz... | Open Subtitles | أنا فقط أن أقول مع فرط الحماس وثبة العمل الشاق و كمشة التعاون يمكن أن نحصل على وصفة |
| sıkı çalışmayı, doğal yeteneğin üstünde sanıyor. | Open Subtitles | هو يعتقد أن العمل الشاق سوف يتقلب على الموهبة |
| Bak, bu haber için yaptığın sıkı çalışmayı takdir ediyorum. | Open Subtitles | أنا أقدر العمل الشاق الذي تبذله في هذا الشأن |
| zor işi yapan insanların arkasından gelip bütün emeğin üstüne yatmaya çalışan adamlardan biridir. | Open Subtitles | فمن هؤلاء الرجال ما يحلو لهم يبدو في النهاية واتخاذ الائتمان بعد شخص آخر وقد فعلت العمل الشاق. |
| Doğru ama denetleme subayına göre zor işler senin uzmanlığın. | Open Subtitles | صحيح، ولكن طبقاً لما قاله ضابطك المُشرف فإن العمل الشاق هو تخصصك |
| Ortaya koyduğun Sıkı çalışmanın kaydı olduğu için 10 sene sonra bana teşekkür edeceksin. | Open Subtitles | سوف تشكرنى بعد 10 سنوات من الأن عندما تحرز رقم عالى بسبب العمل الشاق الذى مررت به |
| Sen zor işleri sevmiyorsun. | Open Subtitles | انت لا تحب العمل الشاق |
| Biraz sıkı çalışman da gerek. | Open Subtitles | مطلوب أيضا بعض العمل الشاق. |
| Ben bir öğretmenim. Yabani otları temizlemeyi, Zor iş yapmayı sevmem. | TED | ولا أحب الحشيش، ولا أحب العمل الشاق الذي يقصم الظهر. |
| Dinleyicilerimize bunca ağır işin ve tüm hafta boyunca Ramen makarnası... tüketiminin nedenini söyleyin. | Open Subtitles | لنخبر جمهورنا ماكل هذا ...العمل الشاق وأكل معكرونة الرامين 24 /7 . في مثل هذا اليوم |
| Zor işlerden korkmam ve kendimi kanıtlamayı severim. | Open Subtitles | أنا لست خائفاً من العمل الشاق وأحب أن أثبت نفسي |
| ama aynı zamanda gerçekten bu kadar çok çalışmak zamanıma değecek mi diye düşündüğüm zamanlarda oluyor. | TED | ولكن في نفس الوقت سوف تكون هناك فترات أفكر فيها فيما إذا كان كلّ هذا العمل الشاق يستحق حقّا هذا العناء؟ |
| Sıkı çalışmak zorunluluk zaten, ama herkes şansın ne kadar önemli bir rol oynadığını kabul etmekten korkuyor. | Open Subtitles | العمل الشاق إجباري لكن أظن الناس تخشى رؤية أن جزء كبير من حياة الإنسان يعتمد على الحظ |
| Benim için emsallerimin önünde durma fırsatı olacaktı ve en sonunda 25 yıllık sıkı çalışmam ve fedakârlığım takdir edilecekti. | Open Subtitles | كانت يمكن ان تكون فرصة لى لكى اقف امام جمهورى من جديد واكون معترف بى اخيرا بعد 25 سنة من العمل الشاق |
| Dolayısıyla daha geç saatlere kadar... ve daha sıkı çalışmaya hazır olun. | Open Subtitles | إرفعوا جواربكم يا سيدات لأنه سيكون عندكم الكثير من السهر والكثير من العمل الشاق |
| ya da "çok iyi bir fiziğe sahip olarak doğmadım, fakat sıkı çalışmayla ilgili söylenmiş bir söz var." | Open Subtitles | مع أفضل أناقة و وسامة ولكن هُناك شيء ما ليقال عن العمل الشاق |