İlk hisseden biz olsak da, korkunun zehirli havası hepimize zarar veriyor. | TED | ربما نكون نحن أول من نشعر به، ولكن هواء الخوف المسموم يؤذينا جميعا. |
zehirli yarımı Sezar'a ver, diğer yarımı sen ye. | Open Subtitles | أعطى النصف المسموم للقيصر و قم بأكل النصف الآخر |
Bu bizim zehirli kalemin kullanıcısı değil mi? | Open Subtitles | اه, انها العضوة الدائمة في مجلة القلم المسموم. |
Elimizde iki adet zehirli Innoko su şişesi var birisi komedi kulübünden diğeri de şehrin aşağısındaki bir mini marketten. | Open Subtitles | لدينا زجاجتين من الماء المسموم واحد من النادي الكوميدي الغربي والآخر من متجر |
Joy benden bu zehirli yiyecekleri getirmemi istedi. | Open Subtitles | جوي ارادتني ان اجلب لك هذا الكعك المسموم |
Yanlışlıkla zehirli kahveyi içmeni istemem. | Open Subtitles | لا أريدك أن تشرب الشراب المسموم عن طريق الخطأ |
Ya da ben kapatırım, seni küçük zehirli kurbağa. | Open Subtitles | و إلا توليت أمرك بنفسي أيها الضفدع الصغير المسموم |
Onun yerine kafataslarımızı açıp, zehirli dilini beynimizde dolaştırırdı. | Open Subtitles | بدلا من ذلك ، هي فقط فتحت الجزء العلوي من جماجمنا و اغترفت بلسانها المسموم من خلال أدمغتنا |
En beğendiklerini ekledim... ölümcül çikolata pınarı... şeytani cadılar, şeker zehirli elma ağacı ve... şeker tarlasının çocukları! | Open Subtitles | جالب الموت الشيكولاتة ملكة الساحرات الشريرة والتفاح المسموم أبن رجل الحلوي |
zehirli çay içtiğimiz eve de benim yüzümden geldik. | Open Subtitles | و أنا الذي جلبتك إلى المنزل حيث قدم لنا الشاي المسموم |
Etrafta dolaşıp insanları zehirli okunla etkileyip birbirlerini öldürmelerini sağladığını biliyoruz! | Open Subtitles | نعرف بأنكَ كنتَ ترفرف بالأرجاء و تصيب الناس بسهمك المسموم جاعلاً إياهم يقتلون بعضهم |
Haven'ın ihtiyacı olan son şey o Peder ve kendini beğenmiş, zehirli fikirleriyle bu kasabayı yönetmesi. | Open Subtitles | آخر ماتحتاجه هايفن كلام الكاهـن المسموم ينتشر بين الناس |
Caydırıcı olarak zehirli bir bıçak kullanman bunun kanıtı. | Open Subtitles | وهذا ما أثبته استخدامكَ .السكّين المسموم كرادعٍ |
Ancak burada öylece oturup zehirli okun seni öldürmesini bekleyemezsin. | Open Subtitles | لكن لا يمكنك الجلوس هنا فقط تنتظر لذلك السهم المسموم أن يقتلك. |
Ormanın kendisi bile, dikenler... ve zehirli özlerle savaşıyor. | Open Subtitles | حتى أنّ الغابة نفسها تُدافع عن أحقيتها بالأشواك والنسغ المسموم |
Solmuş ağaçların verdiği zehirli elmalar ile ilgili bir şiir. | Open Subtitles | تقرأ شعرًا عن التفّاح المسموم من الأشجار الميّتة |
Veba, videolardaki gençler, zehirli gıdalar. | Open Subtitles | الوباء, الشباب في التسجيلات الطعام المسموم |
Kendi düğününde zehirli şarap içti. | Open Subtitles | لقد شرب النبيذ المسموم في حفل زفافه الخاص |
Birkaç bin kişi de zehirli sis yüzünden ciddi biçimde hastalanmıştı. | Open Subtitles | وأصيب عدة آلاف بالمرض الشديد جراء الضباب المسموم. |
Haritadaki kırmızı raptiyeler zehirli keresteden yapılmış dolapların yerlerini gösteriyor. | Open Subtitles | حسنا، إذا الدبابيس الحمراء على الخريطة تحدد كل مواقع الخزائن التي صنعناها بالخشب المسموم. |