| Biz geleceğe onu göndermek için gerekiyordu, bir kara ışıklı onu açın. | Open Subtitles | كان من المفترض أن نعيده للمستقبل لا أن نحوله إلى مرشد أسود |
| Aslında o benim üvey kardeşim ve Josh'ın burada olmaması gerekiyordu sanırım. | Open Subtitles | بالواقع نحن اشقاء وجوش لم يكن من المفترض ان يكون هنا الان. |
| Anlaşıldı ki Uranüs ve Neptün tam olarak olmaları gereken yerdelerdi. | TED | لقد اتضح أن أورانوس ونبتون قد وُجِدا في مكانهما المفترض لهما. |
| Akşam 8'de yemek yememiz gerekiyor, o yüzden çavdarı 7'e yetiştirmem gerek. | Open Subtitles | من المفترض اننا سنذهب للعشاء عند الثامن لذا ساضع الخبز عند السابعة |
| Siz ne yapıyorsunuz çocuklar? Sizin Noel alışverişi yapmanız gerekmiyor muydu? | Open Subtitles | أليس من المفترض أن تقوموا بالتبضع قبل ليلة رأس السنة ؟ |
| Senin kendini riske atman gerekirdi. Onun yerine Aaron attı. | Open Subtitles | كان من المفترض ان تقف أنت بجانبي بدلا من آرون |
| Unutma, bizler gibi ezik, uysal küçük bir kız olman lazım. | Open Subtitles | لا تنس , أنت من المفترض أنك فتاه صغيرة وديعة مثلنا |
| İyi de Marissa'nın ağlaması Ryan'ın da düşüncelere dalıp gitmesi gerekiyordu. | Open Subtitles | . من المفترض انها تبكى و هو من المفترض أن يحضنها |
| Annenin bu dünyanın hakimi olması gerekiyordu, onun müthiş güç ve bilgeliğiyle. | Open Subtitles | أمي كانت من المفترض أن تكون حاكمة هذا الكوكب بقوتها العالية ومعرفتها |
| Tehlikeli bölgeden uzak durman gerekiyordu. Sadece bilgi toplamalısın. Duydun mu? | Open Subtitles | كان من المفترض أن تبقي خارج منطقة الخطر أتفهمين هذا ؟ |
| Herneyse, bu akşam parti var ve onunla gitmem gerekiyordu ve şimdi... | Open Subtitles | وهناك أحتفال بالمدرسة الليلة وكان من المفترض أن أذهب برفقته ، والآن |
| - Gelemedim. Burada işinin başında olman gerekiyordu. Kimse ne yaptığının farkında değil. | Open Subtitles | كان من المفترض أن تكون هنا لا أحد يعرف ماذا تفعل بحق الجحيم |
| Semptom raporlarınızı doldurmanız ve biz sizi çağırınca buraya gelmeniz gerekiyordu. | Open Subtitles | كان من المفترض ان تملأ تقرير أعراضك وتأتي عندما نتصل بك |
| Bizim balayımız olması gereken zamanda oraya gittiğimde çok güzeldi. | Open Subtitles | عندما ذهبت هناك لماكان من المفترض ان يكون شهر العسل |
| Tek bir kere bile bir şeyi olması gereken yere koysa gam yemem. | Open Subtitles | هاه؟ فقط عندما سيكون جيد إذا وضع شيء حيث من المفترض ان يكون |
| Mutlu olman gerek. Tavsiyene uydum, dünyaya büyük bir iyilik yapıyorum. | Open Subtitles | من المفترض أن تكون سعيداً أنا أقوم بتقديم خدمة كبيرة للعالم |
| Perşembe, Cuma ve Cumartesi geceleri çalışıyor olman gerekmiyor mu? | Open Subtitles | أليس من المفترض أن تعمل ليلة الخميس والجمعة والسبت ؟ |
| Buna bakınca "Müthiş araba" dememiz gerekirdi, "Müthiş reklam" değil. Ben güldüm. | Open Subtitles | من المفترض أن ترى هذا وتقول إنها سيارة رائعة, لا إعلان رائع |
| Senin gibi bir pisliğin böyle bir yere gelmemesi lazım. | Open Subtitles | أنت من النوع الذي من المفترض عدم مجيئه لهنا أصلاً |
| sözde dürüst olan o anda bile bahse girerim, bir yalan vardır. Fakat o anın asıl amacı kurgunun sahteliğini ön plana çıkarmaktır. | TED | وبالرغم من كونها لحظة صادقة، سأجادل، إنها في خدمة الكذب، ولكن من المفترض أن تصنع المقدمة في الخيال. |
| - Haddini aştın ve beni beklemen gerektiğini çok iyi biliyorsun. | Open Subtitles | انت خارج الخط انت على حق كان من المفترض ان تنتظرنى |
| Pekala, muhtemelen sarmam gerekir,.. ...ama bandajlar tıbbi çantada kaldı. | Open Subtitles | من المفترض أن أقوم بلفة لكن الرباط في المعدات الطبية |
| Bana yardım ediyor olman lazımdı bu aşağılık şerefsiz heriften randevu kopartman değil. | Open Subtitles | أنت من المفترض أن تقومي بمساعدتي وليس الحصول على موعد مع هذا الوغد |
| şimdi, o polis eşliğindeki arabaya saldırı fikrinin onun olmadığına inanmalı mıyım? | Open Subtitles | هل من المفترض علي ان اصدق انه ليس صاحب فكرة مهاحمة التاكسي |
| bu cisimin sizin masanızda yer alması düşünülüyor, yada piyanonuzun üstünde, yada siz günün çoğunu nerde geçiriyorsanız orda. | TED | هذا الكائن من المفترض أن تضعه علي مكتبك أو علي البيانو، أينما كان مقدراً أن تمضي معظم وقتك نهاراً. |
| Ve o bizi koruması gerektiği kişilerle iş birliği yaptı. | Open Subtitles | ووضع يده مع الناس الذي من المفترض ان ينقذنا منهم |
| Bir insanın acı çekmesi için hayatta olması gerekmez mi? | Open Subtitles | أليس من المفترض أن يكون الشخص على قيد الحياة ليعاني؟ |
| Belki o da benim gibi üstüne vazife olmayan bir işe burnunu sokmuştur. | Open Subtitles | ربما تعثر بشىء ما لم يكن من المفترض ان يتعثر به،مثلما فعلت انا |