| - Ben de seninle geliyorum, metroda giderken bölgeler hakkında konuşuruz. | Open Subtitles | سأرافقك. سنتحدث عن المناطق في قطار الأنفاق |
| Bizim aradığımız şey iletişim türleri veya bu açıklığın en büyük olduğu bölgeler çünkü ancak bu şekilde ortaklarımıza "Buraya bak, önce bu problemi çöz" diyebiliriz. | TED | وما نبحث عنه هو أنواع الاتصال أو المناطق في المدينة حيث يكون الفارق شاسعُا أكثر، حينها يمكننا إخبار شركائنا: "انظروا هنا. عليكم بحل هذه المشكلة أولًا." |
| Vücuttaki bu bölgeler - lenf bezleri, sinir sistemi ve akciğerler gibi - virüsün uyuduğu ve sürekli HIV tedavisi gören hastaların kanlarına hemen ulaşamayacağı yerler. | TED | هذه المناطق في الجسد كالغدد اللمفاوية والجهاز العصبي بالإضافة للرئتين-- والتي يكون فيها الفيروس خاملا ولا يصل للدم في المرضى الخاضعين لعلاج الإيدز بشكل مستمر |
| Öte yandan, dünyanın bir çok yerinde de toplumlar binyıllardır yok oluş belirtisi göstermeden gelişmelerini sürdürmektedir: Japonya, Java, Tonga ve Tikopea. Şu halde, öyle görünüyor ki, bazı bölgelerdeki toplumlar diğerlerinden daha kırılgan. | TED | و لكن هناك ايضا العديد من المناطق في العالم مجتمعات تمكنت من النمو لالاف السنين بدون أية بادرة للإنهيار, كـ اليابان و جاوا بـإندونيسيا و تونجا و تيكوبية في جنوب المحيط الهادئ. ليبدوا واضحا جدا, أن هناك مجتمعات في بعض البقاع من العالم تكون ضعيفة عنها في مناطق اخرى. |
| Bugün yine kriz var çünkü 11 Eylül yüzünden hala yanlış yöne bakıyoruz. Evet bunu biliyoruz. Çünkü dönüşümsel eğilimler görüyoruz ufukta. 11 Eylül'de gördüklerimizden, bu teröristlerin doğurduğu tehditten, dünyada istikrarsızlığın mahvettiği bölgelerdeki sahip olamadığımız istikrardan çok daha önemli olan eğilimler. | TED | اليوم نعيش كارثة بسبب، بسبب ما حصل في 11 سبتمبر، ولا زلنا نتبع الطريقة الخاطئة، ونعلم ذلك لأننا نرى اتجاهات التحول في الأافق هذا مهم أكثر من الذي واجهناه في 11 سبتمبر؛ مهم أكثر من الخطر الذي يشكله هؤلاء الأرهابيون؛ أهم حتى من عدم الاستقرار الذي نعيشه اليوم فى بعض المناطق في العالم التي سقطت ضحية له. |
| Mississippi Delta'ya, Birleşik Devletler'in en fakir bölgelerinden birine gittim. | TED | ذهبتُ إلى دلتا المسيسيبي، أحد أفقر المناطق في الولايات المتحدة الأمريكية. |
| Dünyanın en zengin bölgelerinden biri olan Mısır en büyük tahıl üreticilerinden biriydi ve kuzey yarımküredeki en büyük limanlardan birine sahipti. | Open Subtitles | كانت واحدة من أثرى المناطق في العالم تعد مصر واحدة من كبريات المناطق المنتجة للحبوب و تضم واحدا من أكبر الموائئ في النصف الشمالي من الكرة الارضية |
| Şunu öne süren tek kişi ben değilim; ülkede ekonomik olarak en çok sıkıntı yaşayan, insanların hayatlarının anlamı konusunda oldukça kimsesiz hissettiği bölgeler aynı zamanda opioidlerin harap ettiği toplulukların bulunduğu bölgelerdir. | TED | لستُ الوحيدة التي تشير إلى أن المناطق في البلاد الأكثر تضررًا من الناحية الاقتصادية هي المناطق حيث يشعرُ الناس أنهم أكثر بؤسًا فيما يتعلق بمعنى حياتهم هي المناطق أيضًا حيث هناك معظم المجتمعات التي دمرتها المواد الأفيونية. |
| Geyikler parkın belli bölgelerinden kaçınmaya başladılar, daha kolay tuzağa düşebilecekleri yerlerden, özellikle vadiler ve geçitlerden ve hemen sonrasında bu yerler yeniden canlanmaya başladı. | TED | بدأت الغزلان في تجنب الذهاب إلى مناطق معينة من المحمية,... ...المناطق التي يسهُل حصارها فيها,... ...خاصةً في الوديان والمسالك الضيقة. وسرعان ما بدأت تلك المناطق في التجدد. |
| Burke İlçesi ülkenin en fakir beş eyaletinin en yoksul bölgelerinden biri ve Donna'nın öğrencilerinin yüzde 100'ü yoksulluk sınırında veya altında yaşıyor. | TED | الآن، "مقاطعة بورك" هي واحدة من أفقر المناطق في الخمس ولايات الأكثر فقرًا في البلاد، ويعيشُ حوالي 100% من طلاب دونا عند أو تحت خط الفقر. |