| Aedile kendini ambara kilitlemiş. Zift döktürüyor ve ateşe vermekle tehdit ediyor. | Open Subtitles | المُجهِز يحتجز نفسه في المستودع، ويخرب المستودع بالزِفت ويهدد بإحراق كل شيء |
| "Cesetleri ateşe ver, sonra işimize bakalım." - Bu biraz daha yaşlı olduğu için... | Open Subtitles | وقام بإحراق الجثث من أجل متابعة العمل لكن هذا أكبر منه سناً |
| Ailelerini yakıp, kanepede uyurlarken anne babalarını bıçaklayan çocukların konduğu bir yer. | Open Subtitles | للأطفال الذين قاموا بإحراق والديهم أو قاموا بطعنهم وهم مستلقين على الأريكة |
| Bu iş üniforması yakma töreni olacağı anlamına mı geliyor? | Open Subtitles | هل سيكون هناك احتفال بإحراق المتجر؟ |
| Her kadın, içindeki aşk ateşini yok etmek için fotoğrafları yakar ama sonradan içindeki aşkın, resimleri yakmak için kullandığı ateşten daha beter olduğunu farkeder. | Open Subtitles | كل امرأة تقوم بإحراق صور عشيقها لتدرك فقط أن حبها يحترق أكثر من اللهب الذي يستعر |
| Annesini mezara götüren, kasabayı yakan olur. | Open Subtitles | الذى قام بإحراق البلده هو فقط الذى تسبب فى موت أمه. |
| Ama sen bunun yerine orayı yaktın ve herkesi dışarıya çıkardın. | Open Subtitles | ولكن بالمقابل قمتِ بإحراق المكان وسمحتي للجميع بالفرار |
| O adam cesetleri yakıyor. Tüylerimi ürpertiyor. | Open Subtitles | يا صاح , يقوم ذلك الرجل بإحراق الجثث إنه يخيفني |
| Hayır, onlar terörist. Dağdaki hizmet mülklerini yaktılar. Şehirdeki birçok lüks arabayı mahvettiler. | Open Subtitles | لقد قاموا بإحراق شقق العطلات التي على الجبل وقد دمّروا مواقف سيارات فخمة بالبلدة المجاورة |
| - Peruk yakmakla mı meşgulsün? | Open Subtitles | منشغل بإحراق الشعر المستعار؟ قم بالتحويل. |
| Tarlayı ateşe verirsek işe yarayabilir. | Open Subtitles | الفعل المنطقي الآن هو أن نقوم بإحراق هذه الحقول، ونسويها بالأرض. |
| Neden boş bir kargo gemisindeki muşambaları ateşe verdi ki? | Open Subtitles | لماذا بحق الحجيم يقوم الرجل بإحراق الأقمشة على سطح سفينة تحميل فارغة؟ |
| Işık bombasını bir uyuşturucu laboratuvarına atıp bütün bir binayı ateşe verdiğim için. | Open Subtitles | لأن أشعلتُ قنبلة في مختبر الرياضيات وتسببتُ بإحراق المبنى بإكمله. |
| Ve gece yarısı, evi ateşe verdik. | Open Subtitles | وعند مُنتصف الليل ، قُمنا بإحراق المنزل فحسب |
| Az önce kardeşin içindeyken evi ateşe verdiğini itiraf etti. | Open Subtitles | للتو اعترفت بإحراق المنزل مع أخيك داخله. |
| Annesi bir ara kayışı koparmış ve şu anaokulunu ateşe vermiş. | Open Subtitles | لإن أمها قامت بإحراق تلك المدرسة |
| Burayı havaya uçuracağız. yakıp kül edeceğiz. | Open Subtitles | سوف نقوم بتفجير هذه القذارة سوف نقوم بإحراق المكان |
| Sam ve Steven muhtemelen evlerini yakıp kül etmenden memnun olmayacaklardır. | Open Subtitles | نعم ، لذا، أم ، سام و ستيفن من المفترض لن يكونا سعداء إذا قمت بإحراق المكان ، |
| Şimdi benimle hala Kavanaugh'a karşı mısınız yoksa ateş silahımı çıkarıp önceden bahsettiğim dünyayı yakma planıma geri mi döneyim? | Open Subtitles | الآن .. هل أنا وأنت مازلنا حلفاء ضد " كافاناه " ؟ أم أخرج مشعلي وأبدأ بإحراق مخطط الأرض |
| Bütün o bilgi, bütün o güç, onu tutan ölümlüyü yakmak zorunda. | Open Subtitles | -كل تلك المعلومات، كل تلك القوة؟ كفيلة بإحراق أي فان يمسُّها، أما تجلّى الحلُّ أمامكم بعد؟ |
| Olmayan insanlara bağırıp gecenin bir yarısı salondaki kilimi yakan ben değilim. | Open Subtitles | لست أنا من يصرخ على أناس ليسوا موجودين ويقوم بإحراق سجاده الصاله في منتصف الليل |
| Sen benimkini yaktın. | Open Subtitles | لمَ لا ؟ لقد قمتِ بإحراق منزلي |
| Ve yıllar sonra, büyüdüğü sirkin aynısını yakıyor. | Open Subtitles | وبعد سنواتٍ لاحقة، قام بإحراق نفس السيرك الذي ترعرع فيه. |
| Onu öldürmeye gittiklerinde yanlış evi yaktılar. | Open Subtitles | عندما ذهبوا لقتله, قاموا بإحراق البيت الخاطئ. |
| Sahnede kustun, barmenle kavga ettin... ve barı yakmakla tehdit ettin. | Open Subtitles | يا رفيق! لقد تقيّأت على المسرح. حاولتَ العِراك مع العامل في الحانة وهدّدت بإحراق الحانة |
| Şu elektronik sigaraların kötü yanı bir şeylerin ellerinde yanıp kül olması tatminiyetini verememesi. | Open Subtitles | الشيء الغريب حيال هذه السجائر الإلكترونية. إنّي أشتاق للرضا بإحراق شيئاً حتى الرماد اللعين في يدك. |