...kimyasal tesisler gibi tanıtıyorlar... ...bu yüzden onlara denetim yapılmıyor. ABD Gıda ve İlaç İdaresinin... yargılama problemi vardır. | TED | الجواب بغاية البساطة الصينيين يعتبرون منشآتهم هذه كمنشات كيميائية و ليست دوائية و بالتالي لا يقوموا بالتدقيق عليهم |
Bu yüzden sorumluğum sadece kendime ve oradaki insanlara. | TED | بالتالي ليس لديّ مسئولية تجاه أي شخص عدا نفسي والمواضيع |
böylece sizlere bu örgütsel ağ adalarından örnekler verdim ama ağlar sadece büyük olduklarında ilgi çekici hale gelirler. | TED | بالتالي هذه الأمثلة التي ضربتها لكم هي هذه الجزر من الشبكات المتداخلة. والشبكات مثيرة للإهتمام إذا كانت هي كبيرة. |
Ve böylece duygularınızı anlamanız ve eğitmeniz bilgeliğin temel faaliyetlerinden biridir. | TED | بالتالي قراءة وتثقيف عواطفك هي واحدة من المظاهر المركزية للحكمة |
Bütün sorumluluk senin üzerinde... Dolayısıyla benim de, ve problem istemiyorum. | Open Subtitles | كُل اللوم يقَع عليك و بالتالي علي، و لَن أسمحَ بذلك |
Ben maç varmış gibi yapacağım, sonra ona gidemiyecek kadar çok hasta numarası yapacağım, yani ertesi gün okula gidemiyecek kadar "çok hasta" | Open Subtitles | ، سأتظاهر أن هناك مباراة ، لكنني لن أذهب لأنني أتظاهر بالمرض و بالتالي مريض جداً . في اليوم التالي ولن أذهب للمدرسة |
Bu nedenle soru şu oluyor: bu genleri tanımlamaya tam olarak nasıl başlayabiliriz? | TED | و بالتالي يصبح السؤال، كيف لنا أن نبدأ بتحديد هوية هذه الجينات بالضبط؟ |
AE: Öyleyse şimdi ben şu anda alçalırım ve tam burada paraşütün açıldığını görebilirsiniz. | TED | بالتالي أنا الآن أتجه نحو الأسفل، ويمكنكم في الأساس رؤية المظلة تخرج من هناك. |
Bu yüzden hedefler üzerinde daha çok çalışmamız gerekiyor. | TED | و بالتالي هنالك ببساطة الكثير للقيام به بخصوص الأهداف المتواجدة لدينا. |
Bu yüzden dil, insan doğasını şekillendiren veya yaratan bir şey değil, daha çok insan doğasına açılan bir pencere. | TED | بالتالي اللغة ليست مجرد مُكونة او مُشكلة لطبيعة البشر بقدر ماهي نافذة على طبيعة البشر. |
Bu yüzden puzzle şu: neden rüşvet, kibar ricalar, tahrik ve tehdit bu kadar sıkça üstü örtülü dile getiriliyor? | TED | بالتالي اللغز هو، لماذا الرشاوي، الطلبات المهذبة، والإلتماسات والتهديدات في كثير من الاحيان مبطنة؟ |
Bu yüzden de ikisi de herkes taşınıp gider diye yatırımı azaltabilir. | TED | و بالتالي سيستثمرون بصورة أقل لأن الجميع سيرحلون في النهاية. |
Örneğin, otobüs bileti almaya veya otel odası kiralamaya izin verilmiyor. Bu yüzden birçok aile sokaklarda yatıp kalkıyor. | TED | فمثلا، لا يحق لهم شراء تذكرة حافلة، أو استئجار غرفة في فندق، بالتالي يوجد العديد من العائلات تنام في الشوارع حرفيا. |
böylece kodlama sayesinde öğreniyorsunuz ve öğrenmek için kodluyorsunuz ve anlamlı bir bağlamda öğreniyorsunuz - öğrenmenin en iyi şekli. | TED | بالتالي عندما تتعلمون بواسطة البرمجة وتقومون بالبرمجة للتعلم، فإنكم تتعلمون ذلك داخل إطار واضح الأهداف وهي أفضل الطرق لتعلم الأشياء. |
böylece süngersi toprak hem erozyona direnir, hem de diğer organizmaları destekleyen mikrobiyal bir evren oluşturur. | TED | و بالتالي فإن التربة الاسفنجية لا تقاوم التآكل فحسب بل تهيأ عالم جرثومي التي تنتج بدورها كائنتات متعددة |
böylece çok mutlu bir insanın elinde 10 balon ve çok üzgün birinin elinde 1 balon goruyordunuz. | TED | و بالتالي يوجد شخص سعيد للغاية ممسكا بعشرة بالونات، و آخر حزين للغاية ممسكا ببالون واحد. |
Dolayısıyla özel amaçlı bir yazı sistemi | TED | و بالتالي فهو نظام كتابة للمصالح الخاصة. |
- Kişiye en yakın olanlarla arasını sağlamlaştırmasıyla mı ilgili yani? | Open Subtitles | بالتالي إنه حولة ترسيخ الروابط مع الناس التي هي الأقرب إليك؟ |
Genetikçilerle bu nedenle çalışabiliyoruz. | TED | بالتالي يمكننا العمل مع علماء وراثة يفهمون الأمر |
Islanmadığının farkındasın herhalde... Burda havuz yok, Öyleyse boğulmuyorsun di mi? | Open Subtitles | ،لن تفعلها, تفضل أن تكون مبتل لا يوجد حوض سباحة هنا, و بالتالي لن تغرق, أليس كذلك؟ |
Eğer kısmen bile trafiği azaltabilirseniz, O zaman tıkanıklık düşündüğünüzden çok daha hızlı azalır. | TED | حينما تتمكن من خفض حركة المرور، بالتالي ينخفض الازدحام بشكل سريع غير متوقع. |
Evet. sonuç olarak küçük kızların üzerine bir edilgelik gölgesi düşmüş olur. | TED | و بالتالي السلبية من الناحية الثقافية مسلطة على الفتيات |
yani LHC gibi bir makine üretebilmek dünyadaki her ülkeden kaynak toplamak demektir. | TED | بالتالي فإن بناء ماكينة مثل مصادم الهادرون الضخم يتطلب بلدانا من جميع أنحاء العالم لتساهم بمواردها. |