Hoşumuza gitmeyen, haksız hissettiren, hedeflerimizin yolunu kapatan, engellenebilecek olan durumlara sinirleniriz ve bu durum bizi güçsüz hissettirir. | TED | نغضب في المواقف التي تجعلنا غير راضيين، الغير عادلة، التي تعرقل أهدافنا، التي كان يمكن تجنبها، وتجعلنا تشعر بالعجز. |
İlk defa babamı anlıyorum kendini güçsüz hissetmesini, kendine acımasını. | Open Subtitles | للمرّة الأولى, أفهم أبي، شعوره بالعجز الجنسي والشفقة على الذات. |
Şu an güçsüz hissettiğini biliyorum ama bu işi kuranlar güçsüz değiller. | Open Subtitles | أعرف أنكِ تشعرين بالعجز ولكن أيًا كان من فعل ذلك ليس بعاجزًا |
Kızgın ve usanmıştım, ancak en önemlisi, tam anlamı ile çaresiz hissediyordum. | TED | كنت غاضبة و محبطة و الأهم من ذلك كله شعوري بالعجز المطلق. |
Harekete geçmememizin nedenlerinden biri de çoğu zaman çaresiz hissetmemiz zira. | TED | إن أحد أسباب وقوفنا مكتوفي اليدين هو شعورنا الطاغي بالعجز. |
Konu bana çok uzak olduğundan, etki alanımın dışında gibi hissettiriyor, bu yüzden bu konuda aciz hissediyorum. | TED | ولأني أشعر أنها بعيدةٌ جداً عني، يبدو أنها خارج دائرة تأثري لذلك أشعر بالعجز بخصوصه. |
Sonuç olarak, korku, kaçınma, güvensizlik ve yanlış anlamalarla dolu bir kısır döndü oluşmuştu ve bu, kendimi güçsüz hissettiğim bir savaştı, her türlü barış ve uzlaşma kurabilmekten acizdim. | TED | في الواقع، حلقة مفرغة من الخوف، والهروب، عدم الثقة وسوء الفهم كانت قد تشكّلت وقد كانت معركة شعرت فيها بالعجز وغير قادرة على تكوين أي نوع من السلام أو المصالحة. |
Böylece kendini asla güçsüz hissetmiyorsun. | Open Subtitles | لا عجب أنّك حرمت نفسك من عواطفك بهذه الطريقة لن تشعر أبداً بالعجز |
Kendini bütünüyle güçsüz hissettiğin o anı düşünmeni istiyorum. | Open Subtitles | والآن، أريد أن تفكّر في وقت شعرتَ فيه بالعجز تماماً وكليّةً |
Saçlarını kesmesi ve onları sabah erken saatte öldürmesi kendini güçsüz hissetmesinden kaynaklanıyor olabilir,.. | Open Subtitles | بإعتبار أن قَطْعَ شعرهم و قتلهم أثناء الصباح الباكر كلاهما . ينبع من الشعور بالعجز |
Sanırım Oliver kendini güçsüz hissediyor kurallara uymayı reddediyor çünkü anca bu şekilde biraz kontrolü ele aldığını hissediyor. | Open Subtitles | أظن أن أوليفر يشعر بالعجز لذلك يرفض اتّباع القواعد لأنها الطريقة الوحيدة لكي يستطيع التحكّم |
Bu durumun ne kadar korkutucu olduğunu ve kendini ne kadar güçsüz hissettiğini anlıyorum. | Open Subtitles | أعلمكمهذامروّع.. وكيف لابد أنكِ تشعرين بالعجز |
Normalde burada; benzin pompasının başında çaresiz hissederek dikiliyoruz. | TED | نحن هنا في الظروف الطبيعية نحن نقف على مضخة غاز ، ونحن نشعر بالعجز |
Dün gece arabam bozulduğunda Niles ve ben çaresiz kaldık. | Open Subtitles | النيل وأنا شَعرتُ بالعجز ليلة أمس عندما سيارتي تَوقّفتْ. |
Oğlunun tehlikede olmasını izlemenin nasıl olduğunu ve bu konuda hiçbir şey yapamamanın nasıl çaresiz hissettirdiğini bilirim. | Open Subtitles | أعرف كيف يكون الشعور أن تري ابنكِ مهدداً وتشعرين بالعجز |
Kendi seçimlerini kendin yapmadığın zaman çaresiz hissediyorsun çünkü kimseyi incitmek istemiyorsun. | Open Subtitles | حين لاتتخذين قراراتك بنفسك تشعرين بالعجز لأنكِ لاتريدين إيذاء أي أحد |
Test sonuçlarını beklemek sizi çaresiz hissettiriyorsa bu mantıklı olabilir. | Open Subtitles | أمر منطقي إن دفعك انتظار نتائج الفحوصات للشعور بالعجز. |
Uğraşmam gereken birçok şey olur ama hiçbir zaman aciz hissetmem kendimi. | Open Subtitles | لدي الكثير للتعامل معه، ولكن لا أشعر بالعجز |
Hepimiz o aciz hissi biliriz ama bizleri bu içsel şiddete yönelten güç, kontrol etme isteği bir bağımlılık. | Open Subtitles | و جميعنا نعلم ماهية الشعور بالعجز ولكن إدماننا بالسلطة و التحكم هو ما يؤدي بنا إلي العنف المنزلي |
Üniversite öğrencisiyseniz, diyelim ki çıkmaza girmiş bir öğrenciyseniz ve biçare ve umutsuz hissediyorsunuz, bu sizin hayatınıza malolabilir. | TED | إذا كنت طالب جامعي، على سبيل المثال، في ظروف صعبة، وكنت تشعر بالعجز واليأس، دون هوادة، ذلك يمكن أن يكلفك حياتك. |
Bu tip kızların yanında kendimi oldukça yetersiz hissediyorum. | Open Subtitles | هي تخيفك. أشعر بالعجز التام أمام فتيات مثلها. |
Gün be gün, raporları okudukça, ...verilen kayıpların listesini çıkarırken hissettiği çaresizlik duygusu. | Open Subtitles | يوماَ بعد يوم يقرأ التقارير بكلف بقائمة الضحايا يشعر بالعجز لفعل أي شيء |
Çaresizliğin ne demek olduğunu anlamanı istiyorum, Paul. | Open Subtitles | أريدك أن تعرف كيف هو الشعور بالعجز , (بول). |