| Eğer hep aynı Yolu izlersen yine başladığın yere dönersin. | Open Subtitles | عندما تسير بطريق ضمن افكارك وتوقعاتك سوف تبقى بنفس المكان |
| Umarım aynı Yolu geri gelecek kadar kafası çalışıyordur. | Open Subtitles | أتمنى أن يكون لديه ذكاء ليعود بطريق مستقيم |
| Ve engeli biraz daha hareket ettirirsem, yeniden farklı bir şekilde düşecek. | TED | ومرة أخرى ، إذا أبعدت الحاجز قليلا ، سوف تقع مرة أخرى و بطريق مختلفة. |
| bir penguen olduğuna göre bunu söyleyemezsin. | Open Subtitles | جعلته مجنون أنت بطريق, أنت يجب أنْ تفْهم |
| Şu anda sen, bizim o amaçlarımıza ulaşmamız yolunda bir engel teşkil ediyorsun. | Open Subtitles | و حالياً فأنت تقفين بطريق تحقيق أهدافنا تلك |
| Hayat denen bu yolda ilerlerken, bir kadın bazen yolunu kaybedebilir. | Open Subtitles | و نحن نسير بطريق الحياة ستضيع إحدى الفتيات من الحين للآخر |
| The Kentucky Penguin. | Open Subtitles | أتعرف ماذا شاهدت ؟ "فلم "بطريق ولاية كنتاكي |
| Fuara giderken bırakırım, dönerken getiririm. | Open Subtitles | الان، سأخذه بطريقي لأجتماع عيد الميلاد و سوف أرجعه بطريق عودتي للمنزل |
| Tekrarlıyorum--Sis güneydoğudan, sahil boyunca, eski Russellville yolundaki meteoroloji istasyonuna doğru ilerliyor. | Open Subtitles | إعاده إنه بالجنوب الشرقي للساحل بالقرب من محطة الطقس بطريق روسيلفيل القديم |
| Allentown Yolu'nda bir evi vardı, belki oraya geri dönmüştür. | Open Subtitles | كان يمتلك بيتاً بطريق آلينتاون قد يكون هناك |
| Otobüsün Yolu üzerinde bir şey püskürten oldu mu? | Open Subtitles | ألاحظت إن كان يرش أحدهم أي شئ بطريق الحافلة؟ |
| Şu an gayet açık olan sebeplerden dolayı oraya timsah Yolu deniyor. | Open Subtitles | و يشار اليه غالبا بطريق التماسيح لأسباب تبدو واضحة الآن |
| Ve benim için bitmemişse, garip bir şekilde onun için de bitmemiş demektir. | Open Subtitles | و اذا لم تنتهى بالنسبة لى اذن فهى بطريق غريبة لم تنتهى بالنسبة له ايضا |
| siz savunma sanatları dersini sıkı bir şekilde risksiz bir şekilde öğreneceksiniz. | Open Subtitles | سوف تتعلمون التعاويذ الدفاعية بطريق مأمونة و مجازفة و حرة |
| Babası hayvanat bahçesinde çalışıyor. Ve gerçek bir penguen getirdi. | Open Subtitles | والدها يعمل في حديقة الحيوانات، وجلب لها بطريق حقيقي. |
| Bir inşaat ekibi onu sahil yolunda bir rampanın altında bulmuş. | Open Subtitles | عمال البناء عثروا عليه بطريق الاوتوستراد تحت منحدر |
| Ne var bunda, otobüse atla ve gel, yolda işine bakarsın, | Open Subtitles | يمكنك أخذ الحافلة و تعملين في الطريق ثم تنامين بطريق العودة؟ |
| Bay Penguin ondan nasıl bu kadar hoşlanıyor bilmiyorum. | Open Subtitles | لا أعلم لمَ السيد بطريق يحبه كثيراً |
| İş yüzünden yemek yememiştim, sınav kâğıtlarına not veriyordum. Eve giderken şu bakkala uğradım işte. | Open Subtitles | عملتُ حتى العشاء، وكنتُ أصنّف الأوراق وقد توقفتُ عند الأسواق، بطريق عودتي |
| Syd'i Watchbell yolundaki eski okulda bekleyin, oraya gelecek. | Open Subtitles | إنتظر سيد في المدرسة القديمة بطريق واتشبيل في راي |
| Bunları eve gelirken benim için toplamış. | Open Subtitles | لقد جلبها لي ليلة أمس بطريق عودته للمنزل. |
| Bu bir Gentoo pengueni. Ve hala süpheciydi. | TED | هذا بطريق الجنتو. وهى لازالت متشككة. |
| Kimsenin uşağı olmam. Özellikle de senin gibi bir penguenin. | Open Subtitles | أنا لنْ أكون خادمك أنا سوف لنْ أخْدم بطريق غبي |
| Bunu bütün bir endüstriye yayarsanız yanlışlıkla büyük bir antibiyotik dirençli bakteri rezervuarı oluşturduğumuzu anlayabilirsiniz. | TED | وهذا انتشر عبر كامل الصناعة، ويمكنك أن تفهم أننا ننشئ بطريق الخطأ خزان كبير من البكتيريا المقاومة للمضادات الحيوية. |
| Kanlı geçiş, kırmızı çıkış olarak biliniyor. Çünkü yol, şiddet için yapılandırılmış. | TED | يُعرف بطريق أريحا الدموي، الممر الأحمر، لأن الطريق أُقيم على الأفعال العنيفة. |
| Şaşırtıcı olan, endişelerimizin bizi daha konsantre olmaya ve doğru yola itmesi. | TED | لكن المفاجئ هو أننا غالبًا ما نقف عقبة بطريق أنفسنا تحديدًا لأن مخاوفنا تدفعنا للتركيز بشدة. |
| Ben olamam ben bir penguenim | Open Subtitles | لا , لا, انا لست طعاماً انا بطريق |