"تؤدي" - Traduction Arabe en Turc

    • yol
        
    • sebep
        
    • çıkıyor
        
    • yapıyor
        
    • zarar
        
    • çıkar
        
    • gidiyor
        
    • yapmalısın
        
    • gösteriyor
        
    • açılan
        
    • önderlik
        
    • açılıyor
        
    • neden
        
    • mutasyonlar
        
    Pekala, görünüşe göre uyku kaybı, açlık hormonu olan grelin hormonuna yol açıyor. TED حسنا، يبدو أن قلة النوم تؤدي إلى إطلاق هرمون غريلين، وهو هرمون الجوع.
    Ancak yapışkan kimyasallar genellikle betondan çok farklı davranır ve zamanla bu yapıştırıcılar daha da kötü çatlaklara yol açabilir. TED لكن المواد الكيميائية اللزجة تتصرف بشكل مختلف جدًا عن الخرسانة، ومع الوقت، هذه المواد اللاصقة قد تؤدي إلي تشققات أسوء.
    Sorun şu ki, buzullar bu hızla çekilmeye devam ederse sonunda Grönland'daki tüm buzulların yok olmasına sebep olabilir. Open Subtitles المشكلة هي ، اذا استمرّت الكتل الجليدية بالتراجع بهذا المقدار من الممكن أن تؤدي إلى إختفاء جليد جرينلاند كلّيّاً
    Sizin zamanınız geçti. Bravo! Buradan bakınca, bütün yollar Amanda Tanner'a çıkıyor. Open Subtitles لقد ولّى زمنكم في تصوري أن كل الطرق تؤدي إلى أماندا تانر
    Ve robotlar bot olacak, zaten yaptıklarımızın çoğunu yapıyor olacaklar. TED وستقوم الروبوتات بمهام وحدها، وسوف تؤدي الكثير من المهام التي نقوم بها الآن.
    Yapmak zorundayım şeklinde düşünerek giriştiğim eylemler... sevdiğim birine ilk kez zarar getirmiyor. Open Subtitles ليست هذه أول مرة حيث تؤدي أفعالي إلى معاناة شخص أكترث لأمره بحجّة القيام بما كان عليّ فعله.
    Felce yol açacak ne toksin ne de bakteri vardı. Open Subtitles لا وجود للسموم والبكتيريا التي من المعروف بأنها تؤدي للشلل
    Sicim teorisi yeterince basit başIıyor, fakat akıI almaz sonuçlara yol açıyor. Open Subtitles نظرية الأوتار تبدأ حكايتها ببساطة لكنها تؤدي إلى بعض الإستنتاجات المحيرة للعقل
    Hayır ama psikiyatristi bu bozukluğun bir şiddete yol açabileceğini söyledi. Open Subtitles لا ، لكن معالجها قال بأن حالتها ممكن تؤدي الي العنف
    Aynı zamanda teknolojinin nasıl sorunlara yol açabileceğini de görüyoruz. TED و نحن ايضا نرى كيف يمكن أن تؤدي التكنولوجيا إلى مشكلات.
    Erkek çocuklarının sosyalleşmesini, ve bu güncel sonuçlara yol açan erkeklik tanımlarını nasıl değiştirebiliriz? TED كيف يمكننا تغيير التنشئة الاجتماعية للفتيان وتعريفات الرجولة التي تؤدي إلى هذه النتائج الحالية؟
    Masumum dedim ya! Aptal aptal düşünceler böyle terörist saldırılarına sebep olur. Open Subtitles قلت أني بريء ، لكن الأفكار الغبية تؤدي إلى أعمال إرهابية كهذه
    Korumaya yönelik bu sürece menstrüasyon deniyor. Bu da adet döngüsüne sebep oluyor. TED وتُعرف هذه العملية الوقائية باسم الحيض، والتي تؤدي الى حدوث الدورة الشهرية.
    Yani 24 olası kutu kombinasyonundan 14 tanesi başarısızlığa ve 10 tanesi başarıya sebep oluyor. TED اذا فمن بين الـ 24 احتمال للصناديق، هناك 14 منها تؤدي للفشل وعشرة تؤدي للنجاح
    Görünüşe göre bir rögara çıkıyor. Bu kanalizasyon hattının nereye çıktığını bulabilir misin? Open Subtitles يبدو أنها تؤدي إلى مصرف العواصف أيمكنكِ اكتشاف إلى أين يؤدي الصرف الصحي؟
    Bu metro raylar kullanılan tünellerden merkeze mi çıkıyor? Open Subtitles يعمل هذه مسارات النفق تؤدي إليها المركزيه الكبيرة ومحطة بين؟
    Ve sanırım pratik onu mükemmel yapıyor... çünkü hiç dava kaybetmedi. Open Subtitles وأنا اعتقد الممارسةً تؤدي الى الاتقان... لأنه أَبَداً لا يفقد قضية.
    Bu nedenle mi kadınlara zarar vermek istiyorsun, daha iyi hissetmek için mi? Open Subtitles لهذا تُريد أن تؤدي النساء، لتشعر بتحسن ؟
    Bütün yollar Fitz'e çıkar. Buraya gelmeyeli yıllar oldu. Seni özlemişim. Open Subtitles كل الطرق تؤدي إلى فيتز. لم آتي إلى هنا منذ زمن.
    Bu borular bir binaya gidiyor olmalı. Bir temele. Open Subtitles هذه الأنابيب يجب أن تؤدي إلى بناية أو إلى شيء ما أي مؤسسة
    Benimle oynamak istiyorsan bundan daha iyisini yapmalısın. Open Subtitles قد استفيد من المال؟ ان اردت ان تتلاعبي بي عليك ان تؤدي أفضل من ذلك
    Bence, bu ufak değişiklikler bize bu artırılmış büyük değişikliklerin altında gelişmekte olan karmaşık bir hesaplama olduğunu gösteriyor. TED إذاً هذه التغييرات الصغيرة أعتقد أنها.. تشير إلى أن حسابات معقدة هي التي تؤدي إلى إحداث وتضخيم هذه التغييرات.
    En son kabinde arka tarafa açılan küçük bir pencere var. Open Subtitles في الكبينة الأخيرة هناك نافذة صغيرة تؤدي الى ساحة
    Bu nedenle yapay zekâ için soru şudur; bu tür bir zekâya önderlik eden angajman kuralları nelerdir ve takibi ki biz kendimizinkini yaratabilir miyiz? TED إذاً، السؤال عن الذكاء الإصطناعي يصبح ما هي قواعد الإندماج التي تؤدي لهذا النوع من الذكاء و طبعا، هل يمكننا أن نصنع الذكاء الخاص بنا؟
    Bu delik, şimdiye dek kimsenin kaçamadığı bir cehenneme açılıyor. Open Subtitles هذه الفتحة تؤدي إلى الجحيم لم يهرب منها أحد أبداً
    Tutuklanmamıza veya ölmemize neden olabilecek bir deliyle çalışmaktan katbekat iyidir. Open Subtitles هذا أفضل من مجنونة قد تؤدي بنا إلى القتل أو الاعتقال.
    Orkidelerdeki rastlantısal genetik mutasyonlar koku ya da şekil gibi tesadüfen bir böcek türünün ihtiyaçlarıyla eşleşen özelliklere sebep olabilir. TED الطفرات الجينية العشوائية في الأوركيد قد تؤدي إلى ظهور سمة - مثل رائحة أو مظهر- وعن طريق الصدفة، تطابق احتياجات نوع واحد من الحشرات.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus