| casus kamerası. Bununla odanın içini görebiliyorum. | Open Subtitles | هذه كاميرا تجسّس, بتلك الطريقة يمكننا رؤية داخل الغرفة. | 
| Aslında çok heyecan verici. Hava Kuvvetleri için bir casus uçak. | Open Subtitles | فى الواقع انه شيء مثير طائرة تجسّس للقيادة الجوية | 
| Telefon konuşmalarımı dinlemek için casus programı yüklemişsin. | Open Subtitles | قمت بتحميل برنامج تجسّس بحيث يمكنك الإستماع لمحادثاتي. | 
| Baba hayatımda yeterince casusluk varken o kadınla benim düştüğüm hataya düşmeni izliyordum. | Open Subtitles | الأبّ، عندي تجسّس كافي في حياتي. بإنّني أراقب أنت جعل نفس الأخطاء مع تلك الإمرأة التي أنا عملت. | 
| ABD tarihindeki devlete karşı yapılan en büyük casusluk operasyonunu yaratanların yerine geçiyorduk. | Open Subtitles | تسلّمنا العمل من مجموعة مسئولة عن تشكيل اكبر عملية تجسّس محلّية... | 
| Güvenlik sistemlerini etkisiz hâle getirmek için kullanılan eski bir casus numarası. | Open Subtitles | إنّها مُجرّد خدعة تجسّس قديمة لتحييد الأنظمة الأمنيّة. | 
| Bay Hughes Hava Kuvvetleri için 100 tane XF-11 casus uçağı üretmek için 43 milyon dolar aldığınız doğru mu? | Open Subtitles | لتصنيع 100 طائرة تجسّس إكس إف -11 | 
| Gizli bilgileri Caledonia'lılara kaçıran casus şebekesinin üyesisiniz. | Open Subtitles | أنت عضو في شبكة تجسّس تزوّد ((الكاليدونيّين)) بمعلومات سرّية | 
| - Aurora casus uçağı. | Open Subtitles | - طائرة تجسّس أورورا. | 
| Ne yazık ki Rus casus uyduları lekeyi tespit etti ve Başkan Dmitry Medvedev bu olayı Amerikalıların zayıflığı olarak değerlendirdi. | Open Subtitles | ،لسوء الحظ رُصد الموقف ،من قبل أقمار تجسّس روسيّة ...(و أخذ الرئيس (ديمتري ميدفيديف الموقف على أنّه علامة على ضعف الأمريكيّين | 
| Saxon, bilgisayarına casus yazılım yüklemişti. | Open Subtitles | ثبّت (ساكسن) برنامج تجسّس على حاسوبها | 
| Bana ne casusluk ettiğini söyle. | Open Subtitles | أن تقول ليّ عماذا أمكِ تجسّس. | 
| Senin adına casusluk mu yapıyor? | Open Subtitles | - إنها تجسّس لحسابكِ؟ |