| Başkasının kanayan kalp kromozomu yüzünden çocuğun b-a-b-a kromozomunun ağır hasar aldığını fark etmemiştim. | Open Subtitles | لم ألحظ أنّ كروموسوم الطفل الأبويّ قد تضرّر بشدّة بفعل كروموسوم القلب المرهف لشخصٍ آخر |
| Semptomlarına sebep olabilecek sinirsel hasar arıyoruz. | Open Subtitles | نحن نبحث عن تضرّر عصبيّ قد يكون المسبب لأعراضه |
| Bir lezyon ya da temporal lobdaki bir hasar yüzünden yüz tanıma yetisinde meydana gelen bir bozukluktur. | Open Subtitles | فشل في التعرّف على الوجوه يسبّبه تضرّر الفصّ الصدغي |
| Üstelik herkesin aksine kan zehirlenmesinden beyin hasarı da geçirmedim. | Open Subtitles | لكن لا يوجد تضرّر في المخّ من الصدمة القاسية مثلما ظنّ الجميع أني سأُصيبُ بها |
| İkincil travmatik beyin hasarı bile uykusuzluk, duygusal sorunlar ya da hafıza kaybına neden olabilir. | Open Subtitles | وحتى الإصابات الدماغيّة الرضيّة البسيطة يُمكن أن تُسبّب الحرمان من النوم، المشاكل العاطفيّة، تضرّر الذاكرة. |
| Ön ayak bileği kemiği iyileşemeyecek şekilde zarar görmüş. | Open Subtitles | رباطها الكاحليّ الشظوي الأمامي بالكامل قد تضرّر وغير قابل للشفاء أو التعافي. |
| Hayır ama depremde hasar aldığını duymadım. | Open Subtitles | كلّا، لكنّي لم أقرأ أنّه تضرّر بسبب الزلزال. |
| Ama varsayımlar üstünden gidiyoruz, bunların ilki de uzay çöplüğünden hasar almış bir uyduyla uğraşıyor olduğumuz. | Open Subtitles | لكننا كنّا نعمل على إفتراضات، أوّل إفتراض هُو أننا نتعامل مع قمر صناعي تضرّر بواسطة حطام فضائي. |
| Ve DI'nın geldiği yerde hipotalamus hasar görmüş. | Open Subtitles | ونجم هذا عن تضرّر منطقة الوطاء |
| Borular kalıcı hasar görmüş. | Open Subtitles | لقد تضرّر الأنبوبان بشكل دائم بالفعل. |
| Çipinde fiziksel hasar var. | Open Subtitles | هناك تضرّر حسّي برقاقتها |
| Ayrıca sandık hasar gördü. | Open Subtitles | والصندوق قد تضرّر |
| Neyden dolayı hasar? | Open Subtitles | تضرّر من ماذا؟ |
| Neyse ki, sıfır beyin hasarı. | Open Subtitles | لحضّي ، لا تضرّر في الدماغ |
| Kendini koruma sürecinde büyük zarar görmüş bir beyin. | Open Subtitles | الأغلب أنّه تضرّر بسبب عمليّة الحفظ. |