Daha da iyisi, etkileşimli bir uygulama olduğundan, öyküyü kendiniz anlatabilirsiniz. | TED | لكن بشكل أفضل، ولأنه تطبيق تفاعلي، يمكن أن تروي القصة بنفسك. |
Fikir şu ki her bir uygulama için fiziksel şekil uygulamayla eşleştirilebilir. | TED | والفكرة هي أن لكل تطبيق فردي، شكلا ماديا يُمكن أن يوافق التطبيق |
İçeriden patladın mı görmek için Free Trader uygulamasını kullanıyordum. | Open Subtitles | كنت أتفقد فحسب تطبيق التجارة المجانى لأرى إذ كنت إنفجرتى |
Merak etme, onun için bir uygulamam var. Geri çekil, geri çekil! | Open Subtitles | لا تقلق، لدي تطبيق من أجل هذا ابتعد، ابتعد |
Uyanık oyunu uygulamasının son versiyonu birçoğu. | Open Subtitles | أحدث إصدار من تطبيق ألعاب اليقظة |
Ne yani, bu Ben denen çocuğun başvuru kompozisyonunu mu okudun? | Open Subtitles | ثم ماذا ، هل قرأت تطبيق مقالــة هذا الشخـص من جامعــة بن ؟ ثم ماذا ، هل قرأت تطبيق مقالــة هذا الشخـص من جامعــة بن ؟ |
Karabiber "değirmeni" almak için bir uygulama arıyordum ve bunu buldum. | Open Subtitles | زوجتي سجلتني به كنت أبحث عن تطبيق لمطاحن الفلفل ووجدت هذا |
Bunun nedeni genellikle soran kişinin de bir uygulama yapmak istiyor olması. | TED | وكان ذلك عائدافي كثير من المرات إلى أن الشخص الذي سألني هذا السؤال يرغب بتصميم تطبيق هو أيضاً |
bir uygulama için sözleşme dışı bir şirketle çalışıyorum. | TED | أعمل الان مع شركة كطرف ثالث لتصميم تطبيق |
Size bir örnekle göstereyim. bir uygulama | TED | دعوني أريكم مثالا على ما أتحدث عنه. هذا تطبيق |
Kızın seksi olup olmadığını görmek için videolu sohbet uygulamasını yapan bendim yani... | Open Subtitles | جيد, لأننى انا من اخترق تطبيق محادثات الفيديو لأرى ان كانت الفتاه مثيره |
Diğer ulaşım seçenekleriyle rekabet içine sokmaktansa onlar hepsini kendi platformlarında toplamaya karar vermişler. Gojek uygulamasını kaldırmaktansa ulaşım tablosuna bakıp uzun mesafe için otobüsü tercih edebilirsiniz | TED | بدلًا من الصراع مع وسائل النقل الأخرى، اختاروا دمجها تدريجيًا داخل منصتهم، دون ترك تطبيق جوجيك، يمكنك الاطلاع على جدول المواصلات العامة واختيار ركوب الحافلة للمسافات الطويلة. |
Endişelendiğim için kullan-at telefonuna acil durumlar için koyduğum bir takip uygulamasını izlemeye çalıştım. | Open Subtitles | لقد قلقت، لذا حاولت تتبع تطبيق المتعقب الذي وضعته بهاتفه بالحالات الطارئة |
"Baş belası" demek. Çeviri uygulamam sağ olsun. | Open Subtitles | ألماً في مؤخرتي شكراً لك, يا تطبيق الترجمة |
Dinesh'in uygulamasının, Gilfoyle'ın uygulamasının yüzde onu benimdi. | Open Subtitles | "أملك عشرة بالمئة من تطبيق "دينيش "وعشرة بالمئة من تطبيق "غيلفويل |
Tamam, Greenbaum Akıllı Alışveriş kartı için başvuru formu. | Open Subtitles | حسنا، هو تطبيق للحصول على بطاقة غرينباوم الذكية المتسوق. |
O günden beri, şiirdeki temayı günlük hayatıma uygulamaya çalışıyorum. | TED | منذ ذلك اليوم، أحاول تطبيق المفاهيم في هذه الفقرة إلى حياتي اليومية. |
Polis bize yardım etmezse kanunu kendi ellerimize almamız gerekir. | Open Subtitles | طالما لن تساعدنا الشرطة فلنضطر ببساطة إلى تطبيق القانون بأنفسنا |
Eski para transferi sistemi için uygulaman mı var? | Open Subtitles | لديك تطبيق ... لـ نظام قديم لـ تحويل الأموال؟ |
"Popüler bir çöpçatanlık uygulamasında sadece bilimsel bir amaçla profil oluştursam olur mu?" | TED | "هل تمانعين أن أنشئ حسابًا على تطبيق مواعدة شائع جدًا لأغراض علمية بحتة؟" |
Gitarımı, Rock Composer uygulaması ile kullanıyordum, tüm olup biten kaydedildi. | Open Subtitles | كُنت ألعب بجيتاري على تطبيق التلحين خاصتي وقُمت بتسجيل كل الأمر |
Yani uygulamalar üretebilirsiniz, daha odaklı beyinlere ödül veren gibi. | TED | فبامكانك عمل تطبيق يزيد من مستويات التركيز في المخ. |
Ama onun kanun dünyasındaki uygulamaları bazı alanlarda umut vericiydi. | Open Subtitles | لكنّ طلباته في عالم تطبيق القانون يثبت مباشّره في عدّة مناطق مختلفة |
Hepsi turist. O aptal iş bulma uygulamasından kullanıyorlarmış. | Open Subtitles | كلهم سواح، وكللهم سجلوا عبر تطبيق الأعمال الغريبة. |
emniyet güçlerinin bulunduğu gözetim endüstrisi konferanslarına katılıyorlardı. | TED | وقاموا بحضور مؤتمرات في صناعة المراقبة حيث كان يحضر مكتب تطبيق القانون. |