| Böylece hiç kimse bir ajanın gerçek kimliğini takip edemez. | Open Subtitles | بهذه الطريقة، لا يستطيع أي أحد، تعقّب هوية العميل الحقيقية |
| Nihayet, sürüyü günlerce takip ettikten sonra balinalar avlanmak üzere gibi görünüyor. | Open Subtitles | أخيراً، بعد تعقّب المجموعة ،لبضعة أيام يبدو وأنّ الحيتان وشيكةٌ على الصيد |
| Saati ve yerini bilmeden bu buluşmayı nasıl takip etmeyi teklif ediyorsun? | Open Subtitles | خلال الـ 12 ساعة القادمة وكيف كان اقتراحك بخصوص تعقّب هذا الاجتماع |
| Ne kadar beklersem gardiyanların izini bulmak o kadar zorlaşır. | Open Subtitles | كلمّا طال إنتظاري، كلما أصبح تعقّب الحراس أصعب، كما تعلمون |
| Üzerinde izleme aygıtı varsa trafik ışığındaki kameralar bunu hemen tesbit edecektir. | Open Subtitles | آلات تصوير المرور سيميّز إذا أنت بشكل بصري أو تعقّب إلكترونيا. |
| Bir dahaki sefere, Linda'yı izle. Seni balığın olduğu yere götürür. | Open Subtitles | في المرة القادمة تعقّب ليندا ستقودك للسمك |
| Öyle ya da böyle, okursunuz, üzerlerine takip linkleri koyarsınız ve bundan ibarettir. | TED | بدرجة أو بأخرى، تقرأها، يمكنك تعقّب روابط منها، وهذا كل شيء. |
| - Döküntü örüntülerinin ve yönlülük açılarının izini takip ediyordum sadece. | Open Subtitles | إنّني أعيد تعقّب قوالب الأنماط وتحديد اتجاه الزوايا |
| Devlet, insanların güvercinler tarafından takip edilmesinin mümkün olup olmayacağını sormuştu. | Open Subtitles | استفسرتني الحكومة عن إمكانية تعقّب الإنسان بواسطة الحمام. |
| Peki. Taksi şirketini arayayım. Nerelerde bulunduğunu takip edebiliriz belki. | Open Subtitles | حسناً ، سأتّصل بشركة سيّارات الأجرة ونرى إذا كنا نستطيع تعقّب مكان وجودها |
| Telefonunu GPS'le takip ediyoruz. Onları senin evine kadar takip ettim ama orada değillerdi. | Open Subtitles | لدينا جهاز تعقّب في جوّالها، تعقبتُه إلى منزلكَ، ولكنّهما لم تكونا هناك |
| Ve? 90'ların ortasından beri tüm kiralık arabaların takip cihazı var ve böylece şirketler arabaları izleyebiliyor. | Open Subtitles | منذُ منتصف التسعينات، باتت كلّ سيّارات الأجرة تحوي أجهزةَ تعقّب ليتمكّنوا من مراقبتها |
| Kimse o sinyali daha kısa sürede takip edemez. | Open Subtitles | لا أحد يمكنه تعقّب تلك الإشارة في وقت أقل |
| Bana e-posta atan biri hakkında bir şeyler öğrenmek istesem postanın izini sürebilir miyim? | Open Subtitles | إن أردت أن أعرف شيئ عن شخص أرسل لي بريداً ، هل أستطيع تعقّب الرسالة ؟ |
| Şimdi yapmamız gereken, diğer kazaların izini sürmek ve birileri yaralanmadan bunun sebebi bulmak. | Open Subtitles | ما علينا فعله هو تعقّب أيّ حوادث أخرى ونكتشف سبب هذا قبل أن يتأذّى أحد |
| Beni suçluya götüreceğini bildiğim için cebine izleme cihazı koymuştum. | Open Subtitles | عرفتُ بأنه سيقودني إلى الشخص المذنِب لذا قمتُ بوضع جهاز تعقّب بجيبه |
| Giriş işlemini onlar yaptı. İzleme sistemleri filan olmalı. | Open Subtitles | هم من سجّلوا دخوله، أعني، لا بدّ أنّ لديهم نظام تعقّب ما |
| GPS izleme noktalarını tekrar oluşturabileceksin demek. | Open Subtitles | تمكّنتَ إذًا من إعادة إنشاء نقاط تعقّب نظام تحديد المواقع؟ |
| Onu kaybettim. Telefonunu izle hemen. | Open Subtitles | لقد فقدتُها تعقّب هاتفها من أجلي |
| Duymak istemiyorum. Bu numaradan izimi bulmaya çalışma. | Open Subtitles | ولا تحاولي تعقّب هذه المكالمة لأنني سألقي بالهاتف بعيداً |
| Bir-iki kişiyi arayayım bakalım dava dosyalarını bulabilecek miyiz. | Open Subtitles | سأجري اتصالات أوّلا، سأرى إذا كان بوسعهم تعقّب ملفات القضيّة. |
| Müdürün kiralık arabasının GPS koordinatlarını bulmalarını iste. | Open Subtitles | وأطلب منهم تعقّب إحداثيات جهاز تحديد المواقع لسيارة المديرة المُستأجرة. |
| Koordinat takibi tamamlandı, efendim. Ses frekansını arttırabilirsiniz. | Open Subtitles | اكتمل تعقّب الإحداثيات يا سيّدي، يمكنك زيادة التردّد الصوتي. |
| Grim Hold'u izleyebilirsek, Horvarth'ı da buluruz. | Open Subtitles | لو استطعنا تعقّب "الجريم هولد"، سيستطيع (هورفاث) |