| Ben de tam üç saat sonra aynı çorbadan içtim. | Open Subtitles | ثم قمت أنا بتناول نفس الحساء بعد ثلاث ساعاتٍ بالضبط |
| Bu da sadece üç saat falan sürmüştü. | Open Subtitles | وقد واعَدتها لمدة... ثلاث ساعاتٍ تقريباً. |
| Beni tam üç saat önce alması gerekiyordu yani ya başına çok kötü bir şey geldi ya da bensiz gitti. | Open Subtitles | كان سيقلّني مذ ثلاث ساعاتٍ مضتْ، لذا فإمّا حدثتْ له مشلكة وإمّا... ذهبَ بدوني. |
| Ölümünden üç saat önce mi dövme yaptırmış? | Open Subtitles | وضع الوشم قبل ثلاث ساعاتٍ منْ موته؟ |
| Tamam, ya Reid'in cep telefonu GPS'i dün gece, yaklaşık üç saat boyunca Temple'ın evinde olduğunu işaret ediyorsa? | Open Subtitles | حسناً، ماذا لو أنّ مُحدّد مواقع هاتف (ريد) أشار أنّه كان هُنا في منزل (تيمبل) لحوالي ثلاث ساعاتٍ ليلة البارحة؟ |
| Temple, öldürülmeden önce Reid ile üç saat geçirmiş. | Open Subtitles | لقد قضى (تيمبل) ثلاث ساعاتٍ مع (ريد) قبل أن ينتهي به المطاف ميتاً. |
| üç saat üç saattir. | Open Subtitles | لـقد تأخرت , يا (بيلامي). كل ثلاث ساعاتٍ تعني كل ثلاث ساعات. |
| Eğer dört gün boyunca oradaysam ve bir şeyler çok kötü gittiyse muhtemelen kullanmayacağım ama okyanusun en derinine inmek genelde üç saat civarı sürüyor ve sonra genelde 3 veya 4 saat aşağıda kalıyoruz ve sonra üç saat de yukarı. | TED | إن اضطّريت أن أنزل لأربعة أيام - هذا يعني أنه يوجد خطب ما - لذا فأنا على الأغلب لن أستعمل تلك الكمية، لكن الرحلة العاديّة تستغرق ثلاث ساعاتٍ لأعمق نقطة في المحيط وبعدها نمضي 3 أو 4 ساعات في الأسفل و3 ساعات أخرى للصعود. |