| Fotoğraf makinanızı fark ettim. - Resimleri de siz mi çekiyorsunuz? | Open Subtitles | لا حظت آلتك للتصوير، تلتقط الصور، أيضاً؟ |
| fark ettim. Karnını içine çekmekten vazgeç. | Open Subtitles | لا حظت , يمكنك التوقف عن التألم بما فى معدتك |
| Antidepresanlarını kullanmadığını fark ettim. | Open Subtitles | لا حظت أنك لم تكن تتناول مضاد الاكتئاب خاصّتك. |
| Farkettim ki herkes, o sese nasıl tepki vereceğini biliyordu. | Open Subtitles | لا حظت أن كل شخص عرف بالضبط كيف يرد على هذا الصوت |
| Sadece iki bingo kartımızın olduğunu Farkettim... ama diğer bütün yaşlı morukların hepsinde neredeyse 10 tane var. | Open Subtitles | لا حظت أن لدينا فقط بطاقتين رهان ولكن جميع الأخرين المدنيين يحبون عشرة |
| Tüm bu zaman, onda herhangi bir şey fark ettiniz mi... garip bir şey, sıra dışı? | Open Subtitles | طوال هذه المدة هل لا حظت عليه شيئا ما غريبا عنه |
| Eve geldiğinde, iyi zaman geçirdiğini söyledi. | Open Subtitles | عندما عادت إلى البيت قالت انها حظت بوقت رائع |
| Bunu, geçmişteki hatalarımdan kaçmak için bir destek olarak kullandığımı fark ettim ve sizi temin ederim hayatımın nasıl olması gerektiğini anlayana dek daha az yıpratıcı bir hayat sürdürüeceğim.. | Open Subtitles | أعرف لقد لا حظت بأنني أستخدمه ليدعمني لأختبئ من أخطاء الماضي و أؤكد لكم بأنني عازمة على الحياة |
| Gaius'un çalışmalarını incelerken size dağ tütünü verdiğini fark ettim. | Open Subtitles | عند مراجعتي لعمل غايوس, لا حظت أنه يصف لك دواء من زهرة العطاس. |
| Etrafta yürüyordum ve yatak odası penceresinin üzerinde bir pencere daha fark ettim. | Open Subtitles | كنت افتش الفناء ولا حظت نافذة فوق نافذة حجرة النوم |
| Ayrıca 15. sayfada beni tuvalete atıp sifonu çektiğinizi fark ettim. | Open Subtitles | و أيضاً لا حظت أنه في الصفحة الـ 15 يتم رميي في المرحاض |
| Oraya gittiğimizde, rafta aile fotoğraflarını fark ettim. | Open Subtitles | عندما وصلنا هناك, ? حظت صورة عائلية على الرف |
| Geçenlerde fark ettim hepimiz yaşlanırken, siz gençleşiyorsunuz. | Open Subtitles | لا حظت مؤخراً بأنه بينما نحن نكبر بالسن، يبدو أنك تصغير به. |
| Ama cinayetin olduğu gece, kulüpte çekilen hiç bir fotoğrafta olmadığını fark ettim. | Open Subtitles | و لكني لا حظت بأنها لم تكن في أي من الصور المنشورة للنادي من ليلة جريمة القتل |
| Sadece iskeleden geçerken küçük, çok küçük bir şey fark ettim. | Open Subtitles | لا لقد كنت أراجع سجلات الخروج و قد لا حظت شيئا صغيرا صغير جدا |
| Bir hesap yaptım, büyük büyükbabamın tam olarak o yıldan 118 yıl önce doğduğunu fark ettim ve ben onun kucağında 11 yaşına kadar oturmuştum ve bunun ne şimdi ne de tarihte hiçbir şey olmadığını fark ettim. | TED | لكن قمت ببعض الحساب، ولاحظت أن جدي الأكبر قد ولد ١١٨ سنة قبل تلك السنة . وجلست في حضنه حتى أصبح عمري ١١ سنة . ولا حظت أنه لا يمثل شيئا في الوقت أو التاريخ. |
| Nasıl çalışıyorlar... Ciğierime çekiyorum ve hava veriyorlar, Farkettim. | Open Subtitles | أما عن كيفية عملها ، فقد لا حظت ... أنني أقوم بالشهيق والزفير |
| Şey, yani, son zamanlarda Farkettim de, bütün... | Open Subtitles | أنا لا حظت أنك مئخرا منت مهتم بمجلة جت |
| Tüm bu zaman, onda herhangi bir şey fark ettiniz mi... garip bir şey, sıra dışı? | Open Subtitles | طوال هذه المدة هل لا حظت عليه شيئا ما غريبا عنه |
| Son zamanlarda evinizin etrafında herhangi bir şüpheli etkinlik fark ettiniz mi? | Open Subtitles | هل لا حظت اي نشاط مشبوه في الآونة الأخيرة حول منزلك؟ |
| Bir şeye önem verdiğini göstersen veya iyi vakit geçirdiğini kabul etsen, havan mı sönecek sanki? | Open Subtitles | كفى ، لن أفضحك لو إعترفت أنك أنجزت شيئا أو لا سمح الله حظت بوقت رائع |
| Ona kötü haberi vermeye çalıştığımda bir kriz geçirdi ve komaya girdi. | Open Subtitles | عندما حاولت إنبائها بالأخبار السيئة حظت بسكتة قلبية و سقطت في غيبوبة |