Biliyor musun, o elbiseyi almak için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أتعلم, لا أُطيق صبراً للحصول على ذلك الفستان |
Sadece, keşke o elbiseyi sana almama izin verseydin. | Open Subtitles | أتمنى لو أنكِ جعلتيني أشتري لكِ ذلك الفستان |
Koyacağın bir yer de yoktu. O elbisenin içinde olamaz. | Open Subtitles | لا يوجد مكان لتخبئيه فيه، ليس في ذلك الفستان |
Yani... en azından o elbise hakkında haklı olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | حسنا على الأقل نعرف انك كنت مصيبة بشأن ذلك الفستان |
Bu elbiseyi mahvetmediğin için şanslısın. | Open Subtitles | أنت محظوظ للغاية لأنك لم تفسد ذلك الفستان |
Anneni o elbiseyle gören bir düzine insan var. | Open Subtitles | سوف نحضر اثني عشر شخصاً كي يروا امك في ذلك الفستان |
Aman tanrım. Çocuklar, şu elbiseyi gördünüz mü? Tanrım, nereye gittiğini sanıyor ki? | Open Subtitles | اوه , يا إلهي هل رأيتم ذلك الفستان يا بنات ؟ |
Vay be Hannah, o elbiseyi bir iltifat gibi giyiyorsun. | Open Subtitles | تجعلين ذلك الفستان يبدو جميلاً بإرتدائك له |
Evet şimdi düşününce bana verdikleri o elbiseyi bile bedavaya almışlar. | Open Subtitles | نعم ، حسناً الآن بينما أفكر بذلك ...حتى ذلك الفستان |
o elbiseyi görmek isterdim. | Open Subtitles | أنا حقاً ارغب برؤية ذلك الفستان |
o elbiseyi pas geçme sakın. | Open Subtitles | لاتفوتي ذلك الفستان هنالك بالضبط |
o elbiseyi giydiğine göre utandığını sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أظن أنها تخجل و هي ترتدي ذلك الفستان |
o elbiseyi benim için mi giydin? | Open Subtitles | هل أرتديتِ ذلك الفستان من أجلي؟ |
Seni O elbisenin içinde ciddiye alamıyorum. | Open Subtitles | لا يمكن أن أخذك على محمل الجد في ذلك الفستان |
Onu gerçekten O elbisenin içinde görmek istiyorum. | Open Subtitles | أنا أريد حقاً أن أراها في ذلك الفستان |
Konuşma için özür dilerim ama seni O elbisenin içinde görünce... | Open Subtitles | -اسف بخصوص الخطاب لكنني فقط رأيتك في ذلك الفستان |
Tek bildiğim; bana o elbise konusunda indirim yapmaya söz verdiği. | Open Subtitles | كل ما أعرفه هو أنه وعدني بخصمٍ على ذلك الفستان |
o elbise savaştan çıkmış gibi. | Open Subtitles | وكأن ذلك الفستان قد مرّ على حروب |
Tam lezbiyenler gibisin ama seni o elbise ve o topuklularla görseydim seninle yatmayı düşünebilirdim. | Open Subtitles | هذا يبدو شاذاً تماما، ولكن إذا رأيتك تتبخترِ به في ذلك الفستان -وتطرقعين تلك الكعوب ، سأفكر بشأن القيام بذلك. |
Ve Bu elbiseyi giymeyeli tam 15 yıl oldu. | Open Subtitles | منذ كنت بال 15 وانا ارتدي ذلك الفستان |
Bu elbise her şeyim kendimi bir hiç gibi hissetiğim zaman bana güç ve onur aşıladı yani bana ne olursa olsun ya da hayat beni nereye götürürse Bu elbiseyi giyeceğim ve iyi hissedeceğim. | Open Subtitles | ذلك الفستان هو كل ما أملك. عندما شعرتُ إنني نكره... منحني القوة والكرامة. |
Ve babam annemi o elbiseyle çok beğenmiş. | Open Subtitles | ولقد أعجب بها أبي وهي مرتدية ذلك الفستان |
Taşları mı yoksa giydiğin seksi elbiseyi mi? | Open Subtitles | الحجارة ام ذلك الفستان المثير الذي ترتدينه ؟ |