| Dr. Dwayne ulusal kanalda Joel'e Drake Hanswald muamelesi çekti. | Open Subtitles | الدكتور دوين سحب دراك هاىسوالد على جول على التلفزون الوطني |
| Ve sen ağlarken ben de, çalınan tutar için bir çek göstererek hiddetli küçük ellerine sıkıştırır ve perişan bir koca olarak suçlamaların düşmesi için, özel bir iyilik isterim. | Open Subtitles | وبينما تبكين بحرقه، أظهر شيك بالمبلغ المسروق أضعه في أيديهم وأطلب كإحسان خاص إلى زوج مذهول سحب التهمة |
| Tetiği çekmek için öylesine korkuyordu ki. Adamın içinde yok. | Open Subtitles | لقد كان خائف للغاية من سحب الزناد لم يكن بداخله |
| Bıçağını çekip, her ne yapmak isterse onun için borç istediğini söyledi. | Open Subtitles | لقد سحب السكين وقال أريد أن تعيرني كُل ما موجود في محفظتك. |
| Evet. O çeki onaylattıktan sonra da 40 bin dolar nakidi çekmiş. | Open Subtitles | أجل، وحالما تمّ كتابة ذلك الشيك، سحب تلك الـ40 ألف دولار نقداً. |
| Gidip çekici beklemem gerek. Dinlediğin için sağ ol. | Open Subtitles | أعتقد أنني سوف تذهب خارج وانتظر سحب الشاحنة. |
| Sovyet füzeleri gözetim altında geri çekilecekti ve kriz sona ermişti. | Open Subtitles | بأنه سيتم سحب الصواريخ السوفيتية بمراقبة المفتشين وأن الأزمة قد انتهت |
| Birisi sana tetik çekme işinde oldukça usta olduğunu söylemişti, değil mi? | Open Subtitles | ذلك يقول أنك كنت بارع في سحب الزناد ، أليس كذلك ؟ |
| Geçit normalden daha fazla enerji çekmeye çalışıyor. | Open Subtitles | البوابة تحاول سحب طاقة أكبر من المعتاد من النظام |
| Herkes kart çekti mi? Öyleyse kartınızın ön yüzündeki yapışkanı çıkartın. | Open Subtitles | طالما انتهى جميع المتسابقين من سحب بطاقات القرعة، فانزعوا اغطية البطاقات. |
| 1988'de beni yakaladı ve çekti ve boynumu incitti 1988'de yakaladı ve çekti ve boynumu incitti | Open Subtitles | سحب عنقي وضغطه وأذاه في 1988 سحبت عنقك وضغطته وآذيته في 1988؟ |
| İşte güvenlik hesabına ait bir çek. | Open Subtitles | هنا مراقبة الصراف. سحب على حساب الإئتمان. |
| Odayı sessizliğe boğ hapşırığı. Ya da hepsini kendine çek hapşırığı. | Open Subtitles | كانت كالصدمة في الغرفة أو سحب الهواء ، في العطاس |
| Yani katilimiz parayı erken çekmek istedi, ...kurban anlaşmayı kabul etmedi. | Open Subtitles | إذاً أراد قاتلنا إجراء سحب مبكر, وضحيتنا لم يرد المضي بذلك |
| Özür dilerim evlat. Bacağını o kadar sert çekmek istememiştim. | Open Subtitles | آسف، يا صديقي، لم أكن أقصد سحب ساقيك بتلك القوة. |
| Silahını çekip koşan ve o masum sivilleri yere seren sensin. | Open Subtitles | أنت الذي سحب مسدسك وركضت وأنت تتدافع بين أولئك المدنيين الأبرياء. |
| Birisi butona bastığı zaman robot, kolu geri çekmiş olan herkesi eve götürüyor. | TED | عندما يضغط أحدهم على الزر، سوف يجلب الروبوت كل من سحب الرافعة إلي المنزل. |
| Bu arada bana çekici parası ve bir depo benzin boşlusun seni küçük asalak. | Open Subtitles | بالمناسبة، إنكِ تدينين لي بمبلغ سحب السيارة وخزّان الوقود، أيتها الطفيلية |
| En son böyle bir sulu göz gördüğümde sikimi geri çıkartıyordum. | Open Subtitles | آخر مرة رأيت شيئا ماطر ، كنت سحب ديكي للخروج منه. |
| Yoksa onları yüzyıllık bir mücadeleye, hâlâ ihtilal dönemindeki Fransa gibi en iyi metodun geri çekme olduğu zamanlara mı mahkûm edeceğiz? | TED | ام , اننا سنحاربهم طوال القرن , كما كانت ايام الثورة الفرنسيه وافضل طريقة هي سحب القضيب قبل القذف ؟ |
| Bütün gece, bu tetiği çekmeye çalıştım ama yapamadım. | Open Subtitles | كنت أحاول سحب الزناد طول الليلة لكن لا أستطيع |
| Sorun değil dedi. Sıradan bir mahkumu çekip çıkardı ve olduğu yerde vurdu. | Open Subtitles | قال لى لا مشكلة سحب سجيناً من الصف ، وأطلق عليه النار |
| Bunu çekin , ne olacağını görmek , tepki . | Open Subtitles | سحب هذه الماسوره و انتظار ماذا سوف يحدث كرد فعل |
| Biliyorsun ki, suç soruşturmasına müdahale etmekten lisansını iptal ettirebilirim. | Open Subtitles | أتعلَم أن بوسعي سحب رخصة مزاولتكَ للمهنة لإقتحامك تحقيق جنائي |
| Tetiği çeken bendim ama ahlaki açıdan sorumluluk bende değildi. | Open Subtitles | كان إصبعي الذي سحب الزناد لكن أخلاقياً أنا غير مسئول |
| Ve Kudretli Olan'ın sağında otururken ve göğün bulutları üzerinde gelirken beni göreceksiniz. | Open Subtitles | و انت سوف ترانى وانا اتى فوق سحب الفردوس، جالس على يمين الرب |
| Bence senin aldığın hediyeyi bana hediye etti, sonra verdiği bir hediyeyi geri aldı. | Open Subtitles | ثم سحب الهدية، والآن يستغل دعوة للصعود إلى فوق، |