| Birçok hayatlarının baharında ani ölümle tanışmış insanlara tanıklık ettim. | Open Subtitles | وكان ل شهد الكثير من الشباب في مقتبل حياتهم ضحايا الموت المفاجئ. |
| Evet ama katil farketmeden nasıl tanık oldu bu işe? | Open Subtitles | أجل، ولكن كيف شهد جريمة قتل من دون معرفة القاتل؟ |
| İfade verenler Paul'ün ölümüne ilişkin bir bulgu veya şüphe belirtmiyordu. | Open Subtitles | وكل من شهد فى هذه القضية لم يشك بوجود دافع لجريمة |
| Ancak Nazi hitabetinin hararetine şahit olunca ilk kez sorgulamaya başladı. | TED | لكنّه عندما شهد حماسة الخطاب النازي، بدأ يتسائل عنه للمرّة الأولى. |
| Bu dükkânın sahibi Tommy'i evden çıktıktan hemen sonra görmüş. | Open Subtitles | شهد صاحب هذا المخزن تومي مباشرة بعد خروجه من المنزل. |
| eğer birisi farklı olarak şahitlik etmezse seni hapse gönderecek kadar delilleri var. | Open Subtitles | إلا إذا شخص ما شهد على نحوٍ مختلف لديهم دليل كافي لإرسالك للسجن |
| Sonra o herşeyden fazla zirveleri ve dipleri, zaferleri ve hayal kırıklıklarını gördü. | TED | وأكثر من أغلب الأشخاص، فقد شهد على النجاحات والإخفاقات، وشهد الاحتفالات والخيبات. |
| Hardypartnerinin yersizşiddet kullandığına tanıklık etti. | Open Subtitles | شهد هاردي أن شريكه قد استخدم القوة الغير مبررة. |
| - Neden tanıklık etmedi ki? - McComb ailesinin peşine düşer diye. | Open Subtitles | ـ لماذا شهد ـ قال أن ـ ماكوم ـ سيطارد أسرته |
| Dün, Bruiser'ın eski ortaklarından biri tahkikat heyeti önünde tanıklık yaptı. | Open Subtitles | أمس,شريك سابق لبروزر شهد قبل محاكمة كبيرة |
| Demek istiyorsunuz ki, tanık Michael Catalani'nın durduğunu söylediği yerde. | Open Subtitles | أتقصد حيث كان الشاهد مايكل كاتالاني قد شهد أنه واقف؟ |
| Hiçbir jüri, beş yaşındayken cinayete tanık olan 18 yaşındaki bir çocuğa inanmaz. | Open Subtitles | ولا محلّف سيصدق الشهادة فتى ذو 18 ربيعا شهد الجريمة بعمر 5 سنوات |
| 100 yıl içinde bu kıyı 20.000 boz balinanın öldürüldüğü, sadece birkaç yüz tanesinin kurtulduğu toplu katliama tanık oldu. | TED | لمدة 100 سنة، شهد هذا الساحل مذبحة، حيث قُتل أكثر من 20000 من الحيتان الرمادية، ولم يتبق سوى بضع المئات من الناجين. |
| Bu kişi bu yönde bir ifade verdiğini yalanlamıştır. | Open Subtitles | و هذا الشخص أنكر تمام ان يكون قد شهد بهذا الكلام |
| Miguel Ostos'un sık sık Maria Gambrelli'yi dövdüğü yolunda ifade verdiler. | Open Subtitles | شهد الذي ميجيل اوستوس الضربة ماريا جامبريللي كثيرا. |
| Amerikan iç savaşı birkaç sene önce sona ermişti. Fakat birkaç subay savaş alanına bazı oldukça kötü nişancılık örneklerine şahit olmuşlardı. | TED | انتهت الحرب الأهلية الأمريكية منذ سنوات قليلة مضت. ولكن شهد اثنان من موظفي الاتحاد بعض العيوب المشينة في الرماية في ميدان المعركة. |
| Geçtiğimiz 50 yıl aile olmanın anlamı açısından bir devrime şahit oldu. | TED | لقد شهد نصف القرن الماضي ثورة، في ما يعنيه مفهوم الأسرة. |
| Aslında, uzun zamandır sade insan aklının bile rahatlıkla görebildiği bir şeyi görmüş ve işaret ediyor olmamdan dolayı üzülüyordum. | TED | حسنا، أنا آسف جدا لأنّي أشير إلى أن العقل الإنسانيّ النقيّ في الواقع ، شهد في نهاية المطاف ما كان ينتظره لفترة طويلة. |
| Duruşmada şahitlik yapması için, onu kardeşini öldürmekle tehdit ettin. | Open Subtitles | لقد هددته بقتل أخيه إذا شهد ضدك في المحكمة |
| Biliyorsun, bu sigara kutusu daha iyi günler de gördü. Şangay'dan almıştım. | Open Subtitles | كما تعرف , صندوق السجائر هذا شهد أياماً أفضل |
| Kapitalist toplumun antagonistik çelişkilerini ilk gören 19.yüzyıl şairleriydi. | Open Subtitles | شهد شعراء القرن التاسع عشر بداية التناقضات المعادية للمجتمع الرأسمالي |
| Ama Francis'in hepimiz için bir gelecek gördüğünü hatırlamaya çalışmak zorundayız. | Open Subtitles | لكن يجب أن نتذكر بأن فرانسس قد شهد مستقبل لنا جميعاً. |
| Bu mutfak kaç krep görmüştür sence? | Open Subtitles | فكيف العديد من الفطائر رأيك شهد هذا المطبخ؟ |
| Olay yerinde olduğu, olayı gördüğü doğru mu? | Open Subtitles | أصحيح أنّه كان في مسرح الجريمة، وأنّه شهد جريمة القتل؟ |
| Görgü tanığı benim lehimde ifade verdi ve jüri de ona inandı. | Open Subtitles | شهد شاهد على روايتى وهيئة المحلفين صدقته |
| On saflarda Musolini'nin gelişini izledi | Open Subtitles | لذا شهد صعود موسيليني من الصف الأمامي جداً |
| Vuran kişi ifadesinde Freeman'ın soygundan haberi bile olmadığını söyledi. | Open Subtitles | وحتى شهد مطلق النار أن فريمان ليس لديه فكرة عملية سطو كان على وشك لتأخذ مكان. |