| Ondan önce, Todd Yolu 8 numarada... ve 45 Radcliffe Sokağı, arka arkaya. | Open Subtitles | قبل ذلك، سكنت في 8 طريقِ تود و 45 شارع رادكليف، على التوالي |
| Ve gerçekten istiyorum, carnal. Diğer Yolu seçmek için tonla şans var, inan bana. | Open Subtitles | وأنا أُريدُ ذلك حقاً يا روحي ، هناك فرصِ لذِهاب في طريقِ آخر ، صدقني |
| Thunder Road'da yardımcım olursun diye umuyordum. | Open Subtitles | حَسناً،إعتقدتُ ذلك أنت يُمْكِنُ أَنْ تكُونُ ثانيتُي لَرُبَّمَا في طريقِ الرعدِ. |
| - Mall Road'da karnaval var. | Open Subtitles | هناك كرنفال في طريقِ مركزِ التسوّق. |
| Koy yolunda bir çiftlik Eski Bishop Köşkü deniyormuş. | Open Subtitles | انها مزرعة على طريقِ الخليج الصغيرِ اسمها الأسقفُ القديم. |
| Ama o yolun sonu uçurum! Ranmaru... | Open Subtitles | لكن طريقِ المنحدر نهايته مسدودةِ |
| Bay Forman, karınız az önce beni Randy ile garajda öpüşürken gördü. | Open Subtitles | السّيد فورمان، زوجتكَ فقط رَأتْني وتقبيل شبق في طريقِ الدافعَ. Yoo Hoo. |
| Glenview Caddesi, 1200 yakınlarında bir devriye var mı? | Open Subtitles | سأكون معكَ خلال لحظة هل عندك سيارة شرطة في الجوار عند 1200 طريقِ غلينفيو |
| Belediye dün gece Taylor Yolu'na sarı şerit çekmiş. | Open Subtitles | المدينة صَبغتْ الصُفر المضاعف أسفل طريقِ تايلور ليلة أمس. بَدأَ في 10: |
| Bazen, bir saldırganı anlamanın en iyi Yolu, kurbanını anlamaktır. | Open Subtitles | أحياناً أفضل طريقِ لفَهْم مهاجمَ أَنْ يَتعرّفَ على ضحيّتِه. |
| Blthe Yolu'nun orada bir kimya deposunda benzinciye 24 km. mesafede. | Open Subtitles | في مخزن كيميائي مِن طريقِ بليث، 15 ميل غرب تلك محطة البنزين |
| Evet çocuklar, fiziğin dalga partikülü teorisini öğrenmenin en iyi Yolu... | Open Subtitles | الآن ، يا فصل أفضل طريقِ للتعلّم حول إن النظريةَ الجزيئة للموجةَ الفيزيائية |
| Thunder Road'da yarışa sokacağım. | Open Subtitles | أُسابفها في طريقِ الرعدِ. |
| - Thunder Road bizi bekliyor. | Open Subtitles | فقط إنتظار حتى طريقِ رعدِ. |
| Tanrı aşkına. "Road Warrior". (Yol Savaşçısı) | Open Subtitles | أوه، أجل لأجل اللهِ، "محارب طريقِ." |
| O yüzden sizler özür dileyip suçunuzu itiraf eder etmez günahınızı bağışlayıp, erdem yolunda yürümeye devam edeceğim. | Open Subtitles | عندما تعتذر قريبا وتضع حدا لتجاوزاتك أنا سَأُبرّئُك وأَستمرُّ على طول طريقِ الصواب |
| O yüzden sizler özür dileyip suçunuzu itiraf eder etmez günahınızı bağışlayıp, erdem yolunda yürümeye devam edeceğim. | Open Subtitles | عندما تعتذر قريبا وتضع حدا لتجاوزاتك أنا سَأُبرّئُك وأَستمرُّ على طول طريقِ الصواب |
| Demek istedigim, onlar sadece... Hayır, sadece tankların yolunda yatıyorlar. | Open Subtitles | أَعْني، هم فقط — هم فقط — لا، هم فقط يَكْذبونَ في طريقِ الدباباتِ. |
| Ben çocukken sadece küçük bir kızken bu eski, tozlu yolun hayalini kurardım. | Open Subtitles | عندما كُنْتُ طفلة... ... عندماأناكُنْتُفتاة صغيرة... ... كُنْتُأَحْلمُ حول طريقِ ترابي قديمِ. |
| Bu Allahın unuttuğu yolun altını üstüne getirdim kimse bir şey görmemiş! | Open Subtitles | أنا كُنْتُ فوق وأسفل هذا كامل طريقِ godforsaken ولا أحد لَهُ رَأى لا شيءُ. |
| Donna ve Randy'i garajda gördüm, kibarca 'İyi günler' dedim durduk yerde bana dalaştı. | Open Subtitles | رَأيتُ دونا والشبق في طريقِ الدافعَ، قُلتُ يومَ جيدَ بشكل مؤدّب وخارج ليس في أي مكان هي فقط عنّفتْي. |
| 1200 Glenview Caddesi yakınlarında devriyeniz var mı? | Open Subtitles | هل عندك سيارة شرطة في الجوار عند 1200 طريقِ غلينفيو |
| Kolonideki herkes belli bir algoritma ile süzgeçten geçirildi. | Open Subtitles | كلُّ شخص بالمستعمرة تم إختيارُهم عن طريقِ خوارزمية. |