| İtiraf edeyim, hem de iyi bir katil. Uzun süredir yaptıklarınız yanınıza kâr kalıyor. | Open Subtitles | وقاتلة بارعة، أقرّ لكِ بذلك ونجوتِ بجرائركِ رَدَحًا طويلًا |
| Bu kadar Uzun süredir yaşıyor olmasının bir sebebi var. Bir bitkinin ruhsal kuvvetine sahip. | Open Subtitles | عاش زمنًا طويلًا لأجل غاية، ويتّسم بصلابة ذهنيّة راسخة. |
| Sizin iyiliğiniz için ve çok uzun süreceğinden... 100 hikayenin hepsini seçmedim. | Open Subtitles | ولأسديكم معروفًا، فضّلت عدم عرض كل أجزائها مائة قصّة ستستغرق وقتًا طويلًا |
| Şimdi slaytı açacağım,yalnız uzun süre kalmayacak. | TED | سأقوم بوضع الشريحة الآن. ولكن ذلك لن يدوم طويلًا |
| Teşekkürler, çocuklar. Fakat tekerlekli sandalyede uzun zamandır oturuyorum. | Open Subtitles | شكرًا لكم يا رفاق و لكنَّني أمضيت وقتًا طويلًا على الكرسي |
| Genç bir kıza göre mezarlıkta çok fazla vakit geçiriyorsun. | Open Subtitles | إذ يبدو أنّك تمضين وقتًا طويلًا في المقابر بالنسبة لمراهقة. |
| Hepsini gözden geçirmek epey zaman alacak. | Open Subtitles | قد يتطلب الأمر وقتًا طويلًا لرؤيتهم جميعًا |
| Bence iklim değişikliği, insanların hissedemeyeceği kadar uzun sürede gerçekleştiği için. | Open Subtitles | أظن لأنه سيستغرق وقتًا طويلًا ليتغير الطقس بطريقة يشعر بها الناس |
| Bu ev Uzun süredir boştu. Yeni komşularımızla ne zaman tanışacağız diye merak ediyorduk. | Open Subtitles | كان هذا المنزل خاويًا طويلًا وكنا نتسائل متى سيصبح لدينا جيران جدد |
| Hoşgeldin, kahraman. Uzun süredir baygındın. | Open Subtitles | مرحبًا أيّها البطل، إنّك غفوت طويلًا. |
| Merhabalar kahraman. Uzun süredir baygındın. | Open Subtitles | مرحبًا أيّها البطل، إنّك غفوت طويلًا. |
| Merhabalar kahraman. Uzun süredir baygındın. | Open Subtitles | مرحبًا أيّها البطل، إنّك غفوت طويلًا. |
| Gördüğünüz gibi çok uzun bir zaman aldı. | TED | كما ترون، لقد استغرق الأمر وقتا طويلًا. |
| Sophie için çok uzun bir süre sonra bir mektup gelir. | TED | وبعد مرور وقت يبدو طويلًا للغاية بالنسبة لها، تصلها رسالة، |
| Sanırım beş yaşındayken onlara çok uzun süre baktım. | TED | أعتقدُ أنني قد حّدقت النظر فيهم طويلًا عندما كنتُ في الخامسة من العمر، أتعلمون؟ |
| Şık içeceğin yapılması zordu ve uzun süre tüketilmeye uygun değildi. | TED | كان إنتاج المشروب المُفضّل مهمة شاقة ويستغرق وقتًا طويلًا للحصول على كميات كبيرة. |
| Bunun yerine, bizleri daha uzun süre yaşatacak olan birkaç güzel ve faydalı şey yaratın. | TED | عوضًا عن ذلك، اصنعوا بعضًا من الأشياء الجميلة والمفيدة التي تجعلنا نعمِّر طويلًا. |
| Teşekkürler, çocuklar. Fakat tekerlekli sandalyede uzun zamandır oturuyorum. | Open Subtitles | شكرًا لكم يا رفاق و لكنَّني أمضيت وقتًا طويلًا على الكرسي |
| Yeterince uzun zamandır bu işi yapıyorum. Eğer sana evsiz bir adamın ölümünün önemli olduğunu söylersem buna Kennedy suikastı kadar önem vermelisin. | Open Subtitles | أنا أعمل بتلك الوظيفة طويلًا بما يكفي بحيثُ إن أخبرتُك بأنّ موت شخص مُشرد أمرًا مُهمًّا |
| Sporcularda özellikle çok şaşırtıcı. Fiziksel yetenekleri üzerine çok fazla antrenman yapıyorlar. | TED | هذا محيّر خاصًة في حالة الرياضيين الذين يقضون وقتًا طويلًا في شحذ مهاراتهم جسديًا. |
| Bana kalırsa, o duruma kıysala epey yol kat etti. | Open Subtitles | كنتُ لأقول، مقارنةً بذلك، فلقد قطع شوطًا طويلًا. |
| 150 santim kadar kısa veya istediğim kadar uzun olabiliyordum. | TED | أستطيع أن أكون قصيرًا بقدر خمسة أقدم أو طويلًا بقدر ما شئت |
| Çünkü aptalca bir şey yaptığında ki bu çok da uzun sürmeyecektir onun ne yapacağını bilemezsin. | Open Subtitles | لأنّك حين تفعل شيئًا غبيًا والذي لن يتطلب وقتًا طويلًا ، فلن تعلم ما ستفعله |
| O zaman kuruluşumuzda Yeterince vakit geçirmemişsiniz, efendim. | Open Subtitles | إذن، فأنت لم تقضِ وقتًا طويلًا في رفقتنا، سيدي. |
| Ekranda ressamın çalışmasında olduğu gibi 'Oumuamua belli ki dar ve uzun bir şekle sahip ve kendi eksen oranı yaklaşık 10'a bir. | TED | كما هو موضح في انطباع هذا الفنان، أومواموا كما يبدو طويلًا وضيقًا جدًا، مع نسبة محور تتراوح من 10 إلى 1. |
| Doğanın ekonomik yasaları kendilerini yeniden teyit etmesi uzun zaman almadı. | Open Subtitles | لم يأخذ الأمر طويلًا حتى تعود القوانين والتشريعات الإقتصادية لسابق عهدها |