| Her bir astronot, kişisel eşyalarının arasında yaklaşık on tane ipek bayrak taşıdı. | TED | حمل كل من رواد الفضاء حوالي عشرة أعلام من الحرير في حقائبهم الشخصية. |
| Bu vahşice cinayetten on gün geçti ve hala bulunmuş bir şüpheli yok. | Open Subtitles | عشرة ايام مضت منذ تلك الجريمة المؤلمة ومازال لم يعثر على مشتبه به |
| Evet, evet biliyorum. on yıldır tek bir at bile çalınmadı orada. | Open Subtitles | نعم ، نعم ، أعرفها لم يسرق منها حصان منذ عشرة أعوام |
| Bir düzine yazar ve editörün yardımıyla 8 Mart 2018'de olağanüstü 15 kadının hikâyesini yayımladık. | TED | وبمساعدة العديد من المحررين والكتاب، قمنا في الثامن من مارس عام 2018، بنشر قصص خمس عشرة امرأة استثنائية. |
| Güney Afrika'nın en yoksul şehirlerinde 10 yaşındaki gençlere verdiğim birkaç düzine konuşmadan daha yeni döndüm. | TED | لقدت عدت للتو من القاء سلسلة من الخطابات في بعض من افقر المدن في جنوب افريفيا على اطفال صغار بعمر عشرة سنوات. |
| Yirmi milyon yirmilik. Ve on milyon onluk banknotlardan oluşacak. | Open Subtitles | عشرون مليون من فئه العشرينات عشرة ملايين من فئه العشرة |
| Yolun on mil yukarısında, Fairvale'ın dışında büyük bir yer var. | Open Subtitles | هناك مطعم كبير علي بعد عشرة اميال علي طريق فير فالا |
| Oh, tabi, Bay McBain! Biz on gündür odanızı bekletiyoruz. | Open Subtitles | أوه، بالتأكيد، سيد ماك باين حجزنا غرفة لمدة عشرة أيام |
| Dave Grafton on dakika önce buradaydı. Hiç şansın yok. | Open Subtitles | ديف جرافتون كان هنا منذ عشرة دقائق موقفك ضعيف جداً |
| Bana Clouseau gibi on adam versinler, dünyayı yok edeyim. | Open Subtitles | .. أعطني عشرة رجال مثل كلوزو .و يمكنني تدمير العالم |
| Son on yıIdır ilk kez yapacak bir işim yoktu. | Open Subtitles | لا شيء لدي أقوم به لأول مرّة منذ عشرة أعوام, |
| Sonra annesine altı el, babasına da on yedi el ateş etmiş. | Open Subtitles | ثُم أطلق الرصاص على أُمّهِ سِتّ مرّات وعلى أبيه سبع عشرة مرّة. |
| Fakat, görünüşe göre, bir hafta vey on gün diyebilirim. | Open Subtitles | ولكن ، من الظاهر أقول من اسبوع إلى عشرة أيام |
| Sen galaksinin sinirlarina ulastiginda... size göre sadece on iki yil geçmis olacak. | Open Subtitles | بمرور الوقت سوف تصل إلى حدود مجرتك إثنى عشرة عاما من عمرك سيمضوا |
| Tam 12'ye on kala götürmemi söyledi. Onunla saat kaçta karşılaştınız? | Open Subtitles | قال لي أن أوصلها في الحادية عشرة و خمسون دقيقة بالضبط |
| Ponpoko'nun 32. yılının yazında, Takaga Ormanı'ndan Gonta sorumluluğunda, on genç rakun dönüştü ve insanlara karşı sürpriz bir saldırı başlattı. | Open Subtitles | بصيف ذلك العام مع قيادة جونتا من غابة تكاجا عشرة من الراكون المتحولن قد عزموا ان يقوموا بهجوم مفاجئ على البشر |
| Konuştuğumuz her çeşitten birer düzine alacağım. | Open Subtitles | نعم، أنا سآخذ عشرة من كل من الأنماط التي ناقشناها. |
| En az bir düzine. Belki bir tornavida olabilir. Ya da sivri bir şeyle. | Open Subtitles | على الأقل عشرة مرات بواسطة مفك براغي ربما، أو مسمار كبير |
| İçinde 700 cesur Amerikan askeri ve bir düzine askeri tank altlarındaki denizaltıların tehdidine maruz kalmadan Atlantik'te yol alıyor. | Open Subtitles | من الداخل تتسع الى 700 جندى أمريكى اثنا عشرة مدرعة شيرمن تعبر الطريق عبر الأطلنطى |
| Sen. Gel buraya. Çocuğa 200 dolar ver. onluk olarak. | Open Subtitles | أنت، اقتربي، أعطيه مائتي دولار من أوراق فئة عشرة دولارات |
| Masraflar için bir onluk daha, tamam mı? | Open Subtitles | سأضطر أن آخذ عشرة أخرى، فقط لأغطّي النفقات، حسناً؟ |
| 10 yaşında çocuk, kahverengi saç, 1,40 boy, 40 kilo, adı Tino Diez. | Open Subtitles | يرجى البحث عن صبي عمره عشرة سنوات، بني الشعر، طوله 80 سنتيمتراً، وزنه تسعون رطلاً، الإسم (تينو دييز). |