Ve Robert adında bir çiftçi de varmış. Sefalet içindeymiş ama iki tane de oğlu varmış. | Open Subtitles | (وكان هنالك مزارع يدعى (روبرت في فقر مدقع ومع ذلك لديه ولدان |
Bu, aşırı yoksulluk içinde yaşamayan insanların oranı. | TED | وهذه نسبة الأشخاص الذين لا يعيشون في فقر مدقع. |
Ve tam yoksulluk içinde yaşayanlar Asyalılarmış. | TED | وكان أغلب من عاشوا في فقر مدقع من الآسيويين |
30 yıl önce ise 23 savaş vardı, 85 otokrasi, aşırı yoksulluk mağduru dünya nüfusunun %37'si ve 60 binden fazla nükleer silah. | TED | بينما قبل 30 سنة، كانت 23 حرب، و85 نظام استبدادي، 37% من سكان العالم يعيشون في فقر مدقع وأكثر من 60 ألف سلاح نووي. |
1 milyardan fazla insan yoksulluk çekiyor. | Open Subtitles | أكثر من مليار شخص يعيش في فقر مدقع |
Geçen yıl Amerikalılar, yüz binde 5,3 oranında birbirlerini katlettiler. vatandaşların %7'si yoksulluk mağduruydu, 21 milyon ton parçacıklı madde ve 4 milyon ton sülfür dioksit salındı. | TED | في السنة الفائتة، قتل الأمريكيون بعضهم بمعدل 5.3 لكل مائة ألف، 7% من مواطنينا يعيشون في فقر مدقع انبعاث 21 مليون طن من المواد الملوثة للهواء وأربعة ملايين طن من ثاني أكسيد الكربون. |
Geçen yıl dünyada 12 süregelen savaş, 60 otokrasi, aşırı yoksulluk mağduru dünya nüfusunun %10'u ve 10 binden fazla nükleer silah vardı. | TED | في السنة الماضية، كانت هناك 12 حرب مشتعلة في أجزاء متفرقة من العالم و60 نظام استبدادي، 10% من سكان العالم يعيشون في فقر مدقع وأكثر من 10 ألف سلاح نووي. |