| Büyük bir evim olsun, bahçede çocuklar koşuştursun diye hayal kurardım. | Open Subtitles | كنت أحلم ماذا سيكون شكل منزلنا الكبير وأطفال يركضون في الساحة |
| Sonra hatırladığım, bahçede çıplak şekilde bir ağaca yumruk atıyordum. | Open Subtitles | وإستفقت فقط وأنــا عارٍ في الساحة الخلفية، ألــكم شجرة مــا. |
| avluda ya da duşta vurulabilirsin. | Open Subtitles | قد تتمّ مهاجمتك في الساحة أو في حمام الإستحمام |
| Takıma girerseniz, öğle yemeğinden sonra listeyi avluda asılı bulacaksınız. | Open Subtitles | ..إن تم قبولكم في الفريق فستجدون أسمائكم في الساحة بعد الغذاء |
| Ve tören alayının yürüyeceği bütün caddeler, merkezde, yani buradaki büyük meydanda birleşiyor. | Open Subtitles | وجميع الطرق تلتقي هنا في الساحة الكبيرة حيث الاستعراضات تجرى هنا في الشوارع |
| Küçükken annem beni avluya oyun oynamaya gönderirdi.., ...ama gidip komşumuzun, kıçıma sustalı saplayacağından.., ...endişe etmezdi. | Open Subtitles | في الصغر كانت تريد منّي أمي أن ألعب في الساحة ولكنها لم تكن تقلق من أن يطعنني جاري طومي في فخذي. |
| Veya arka bahçeye sıçmak zorunda kalacağız. | Open Subtitles | و إلا سنرغمك على قضاء حاجتك في الساحة الخلفية |
| Burası evim ve arka bahçede bir arı kovanım var. | TED | فيما أسميه البيت. لدي خلية نحل في الساحة الخلفية |
| Yine o gece, arka bahçede onu garajın yanına gömdü. | Open Subtitles | لاحقاً في تلك الليلة ذهب بمفرده، دفنه في الساحة الخلفية بجانب المرآب |
| Sokak arabalarla dolu, nefes alacak hava kalmadı artık çim bitmiyor, bahçede havuç yetişmiyor. | Open Subtitles | ليس هناك نفس من الهواء النقي في المنطقة المجاورة العشب لم يعد ينمو لا يمكنكي أن تزرعي جزرة في الساحة الخلفية |
| Vay anasını! Şimdi bahçede yatabilirim! | Open Subtitles | رائع، الآن يمكنني النوم خارجاً في الساحة |
| Arka bahçede bir ip atlarken olmuştu. | Open Subtitles | كان لدينا أرجوحة من الحبال في الساحة الخلفية. |
| Manyak köpeğinin avluda olup olmadığını görmek istedim. | Open Subtitles | أضطررتُ أن أرى إذا ما كان قلبه المُعقد في الساحة |
| - avluda bir hortum var. Onu kullan. | Open Subtitles | هناك خرطوم بالحظيرة في الساحة يمكنك استخدامه |
| avluda buldum ama büyük ihtimalle onun. | Open Subtitles | حصلت عليه في الساحة و لكن من الواضح أنه له |
| Kara Şövalye ile aynı meydanda olacağın için çok heyecanlıydın. | Open Subtitles | كُنْتَ متحمّس جداً لِكي تَكُونَ في الساحة مَع الفارس الاسود |
| Buraya geldiğimizde, meydanda bir at arabası vardı. Hatırladın mı? | Open Subtitles | عندما وصلنا، كانت هناك عربة في الساحة الرئيسية، أتتذكر ؟ |
| Buna rağmen kilisenin çanları çalıyordu ve bütün küçük dükkanlar kapalıydı ve meydanda hiç kimse yoktu. | Open Subtitles | حين رن جرس الكنيسة , و أغلقت المحلات التجارية ولم يكن احد موجود في الساحة هنا عرف |
| Tuğlar avluya dikildi mi bil ki sefer var. | Open Subtitles | حين تنصب الخوذات في الساحة فهذا يعني بدء حملة عسكرية. |
| Hmm? Niye böyle muhteşem bir şeyi arka bahçeye koyayım ki? | Open Subtitles | لما سأضع شيئاً رهيباً كهذا في الساحة الخلفية ؟ |
| Hayır, sahada sorun çıkarırsanız, sahada çözeriz. | Open Subtitles | لا تبدأ المشكلة في الساحة وعلينا أن ننتهي منها في الساحة |
| - Ama Plaza'da kalıyorsun. - O kadar önem veriyorsa, beni bulacaktır. | Open Subtitles | ـ لكنكِ ستكونين في الساحة ـ لو أنه يهتم بما فيه الكفاية ، فسيجدني |
| Onu bahçedeki saçmalıklarının yanına koy çünkü ben almıyorum onu. | Open Subtitles | ضع كلامك مع بقية الهراء في الساحة لأني لا أصدقك |
| - Ajan Mays, neden kafa kafaya verip plazada DAB'ne yardımcı olmuyorsunuz. | Open Subtitles | أيتها العميلة مايز لم لا تتجهين للأسفل و تساعدي وحدة تحليل السلوك في الساحة |
| Arenaya hoş geldin, kızım. Haydi sana büyük bir şey bulalım. | Open Subtitles | مرحبا بك في الساحة يا فتاة دعينا نحصل لك على شيء كبير |
| Ve Avludaki çite giden elektriğini keseriz. | Open Subtitles | وستُفصل الطاقة عن السور الكهربائي المُتواجد في الساحة |
| meydandaki ışıkları %60 kısabilir miyiz, lütfen? | Open Subtitles | هل يمكن تخفيف الأضواء في الساحة بنسبة ستين بالمائة؟ |
| Tarklar tarafından işkence görmenden ve arenada ölüme mahkum edilmenden korkmuştum. | Open Subtitles | لقد اخذلتك للتتعذب على ايدي ثاركس اعترف بأن أموت في الساحة |