| Toplumdaki Wesenları tespit edip yok edebilmenin çok kıymetli bir hediye olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قالت بأن قدرتي على معرفة وتدمير تأثير الفيسن على المجتمع، أنها موهبة قيِّمة. |
| Daha sonra bana hikâyeyi anlattığında bunun kendisini nasıl iyi hissettirdiğine inanamadığını, onun için anlamlı olduğunu söyledi. | TED | وعندما أخبرتني القصة لاحقا، قالت بأن ذلك وهبها شعورا جيدا بشكل لا يصدق وبأن ذلك يعني لها الكثير. |
| Sorin'in annesi, Nuta'nın daha çok küçük olduğunu söyledi. | Open Subtitles | والدة سورين قد قالت بأن نوتا ربما تكون صغيرة جداً |
| Kendisini boşanmaktan alıkoyan tek şeyin... kocasının şirketi çok iyi idare etmesi olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | لقد قالت بأن السبب الوحيد الذي يمنعها من تطليقه أنه كان جيّد جداً في إدارة الشركة |
| Onunla bütün bunları konuşmaya çalıştım dedi ki benim bu kaba tonum koca bulamama nedenimmiş. | Open Subtitles | وعندما حاولت الحديث معها عن كل هذا قالت بأن لهجتي الهجومية هي سبب بقائي بدون زواج لحد الان |
| Annem bir başkası olduğunu söylüyor. Bana bütün söylediği bu. | Open Subtitles | والدتي قالت بأن هنالك شخص آخر هذا كل ما قالته لي |
| Doktor her şeyin yolunda olduğunu söyledi fakat dinlenmelisin. | Open Subtitles | الدكتورة قالت بأن كل شيء بخير لكنك بحاجة للراحة |
| Çalışma arkadaşlarımdan biri dedesinin çocuklara yardımcı olduğunu söyledi. | Open Subtitles | وأحد الفتيات اللواتى عملت معهن قالت بأن جدها يحب مساعدة الأولاد المحتاجين |
| Irmaktaki büyük balığın yakalanmadığı için büyük olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قالت بأن أكبر سمكة في النهر تسلك هذا الطريق حتي لا تمسك ابدا |
| Irmaktaki büyük balığın yakalanmadığı için büyük olduğunu söyledi. | Open Subtitles | لكن كان هناك شخصا واحدا يهمني نصحه أكثر من اي شخص آخر قالت بأن أكبر سمكة في النهر |
| Annem seninle evlenmemin bir hata olduğunu söyledi. Çünkü seni aşırı derecede seviyordum ve... sonsuza dek devam etmeyeceğini düşünüyordu. | Open Subtitles | والدتي قالت بأن زواجي منك كان حماقةً لأني أحببتك بشدة. |
| Angela, kurbanın saçı yüzünden Asyalı olduğunu söyledi. | Open Subtitles | أنجيلا قالت بأن شَعر الضحيّةَ مرشح لأن يكون آسيويا |
| Nişanlım öldükten sonra, bir süre onunla görüştüm. Benimle tanıştırmak istediği harika bir insan olduğunu söyledi. | Open Subtitles | حاولت الذهاب لرؤيتها لبعض الوقت بعد مماته قالت بأن لديها شاب لطيف تريد أن تعرفني عليه. |
| Poliste şehrin yarısının psikolojik tedavi altında olduğunu söyledi. | Open Subtitles | الشرطية قالت بأن ثلاثة أرباع سكان المدينة يتلقون الرعاية النفسية |
| Bebeğinin mavi olduğunu söyledi. Ne demek istedi? | Open Subtitles | قالت بأن طفلها كان أزرقاً ماذا يعني هذا؟ |
| Duymak isteyeceğin bir alıcı olduğunu söyledi. | Open Subtitles | أجل ، لقد قالت بأن لديها مشتري سترغب بالسماع بشأنه |
| Bunun kocasının özel yeteneği olduğunu söylemişti. İnsanları kullanmayı iyi bilirmiş. | Open Subtitles | قالت بأن لديه تلك الموهبه في كيفية استغلال الناس |
| Arifanelerin bile iç karartıcı olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | لقد قالت بأن الطعام كئيب بما فيه الكفاية كما هو |
| dedi ki Astrid'in dediğine göre Natalie geçen hafta Twinkle'da tampon almış. | Open Subtitles | قالت بأن آستريد قالت بأنها أعطت ناتالي قطنة تامبون الاسبوع الماضي في توينكل |
| Wanda hücresel cihazların strese neden olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | واندا قالت بأن الأجهزة النقالة تسبب الإجهاد |
| Natalie her kelimenin ilk harfini alıyorsun demişti değil mi? | Open Subtitles | ناتالي قالت بأن نأخذ أول حرف من كل غرض صحيح؟ |
| Onun Bayan Wright'a garip hisler beslediğini söylemiş | Open Subtitles | قالت بأن لديها مشاعر غريبة تجاه آنسة رايت |