| Annen öldükten sonra baban çok yalnızdı ve onların anneleri onu reddetmişlerdi. | Open Subtitles | أباكِ كان وحيداً بعد وفاة أمكِ، وكل هؤلاء النسوة رفضوا الخروج معه. |
| "İntihar" dediğim, odasında yalnızdı, ve elinde bir silah vardı. | Open Subtitles | و عندما أقول انتحار . فإنه كان وحيداً في غرفته و تم العثور على مسدس في يده |
| Ofiste yalnızdı, onu en son gören annemdi, ve sonra nerede olduğunu açıklayamıyor | Open Subtitles | لقد كان وحيداً في مكتبه و كانتْ آخر من رآه و لا يمكنها أنْ تبيّن أين كانت بعد ذلكَ |
| Daha o söylemeden Isolus'un yalnız olduğunu biliyordun. Peki nasıl? | Open Subtitles | كيف عرفت أن الآيسولوس كان وحيداً قبل أن يخبرك ؟ |
| Cafe Rex'deki tüm garsonlar, yamaklar ve müdürle görüştük.Wolf'un geldiğini hep aynı masaya oturduğunu ve her zaman yalnız olduğunu hatırladılar. | Open Subtitles | حسناً، لقد تحدّثنا مع كلّ نادلة ونادل والمُدير بمقهى (ريكس). هُم يتذكّرون دخول (وولف)، وقالوا أنّه جلس على نفس طاولة بالمُقدّمة، لكنّه كان وحيداً دوماً. |
| O gece Judith ile yalnızdı ve yatağından çok uzakta değildi. | Open Subtitles | لأنه كان وحيداً مع جوديث تلك الليلة قريب من فراشها |
| Yani yalnızdı derken, şefi hariç yalnızdı mı diyorsunuz? | Open Subtitles | إذاً عندما تقولين أنه كان وحيداً كُنتِ تعني،أنه وحيد باستثناء طباخته. |
| yalnızdı ve onunla ve insanlığıyla bağlantı kurdun. | Open Subtitles | كان وحيداً و قد تواصلتي معه للأنسانية في تلك اللحظة |
| Buraya geldiğimde bile yalnızdı. | Open Subtitles | لقد كان وحيداً عندما أتيت الى هنا |
| CD dinleyen çocuk yalnızdı. | Open Subtitles | الولد صاحب جهاز الموسيقى كان وحيداً |
| Neden bu kadar yalnızdı? | Open Subtitles | {\fnTraditional Arabic\fs36\b1}لم كان وحيداً للغاية؟ |
| Yeniden yalnızdı şimdi. | Open Subtitles | لقد كان وحيداً مجدداً |
| Yani çok yalnızdı. | Open Subtitles | إذن فقد كان وحيداً تماماً |
| Ama bu görüşünde yalnızdı. | Open Subtitles | كان وحيداً بهذا الرأي |
| Bildiğim kadarıyla yalnızdı. | Open Subtitles | كان وحيداً دائماً |
| Hayatta gerçekten yalnızdı. | Open Subtitles | كان وحيداً بمعنى الكلمة ... كان فقط |
| Ama adam yalnızdı. | Open Subtitles | ولكن الرجل كان وحيداً |
| Bu çaba içinde neredeyse yalnızdı. | Open Subtitles | فلقد كان وحيداً في مسعاه ذلك |
| Conway'in yalnız olduğunu söylemiştim. | Open Subtitles | أخبرتك أن (كونواي) كان وحيداً |