Devrelerin gevşemiş. Kimse bunu yapacak kadar deli değildir. | Open Subtitles | دوائرك معطلة لا احد مجنون كفاية لفعل هذا |
Dünyayı fethetmek istiyorlardı, şimdi bunu yapacak kadar kaçıklar. | Open Subtitles | يريدون غزوا العالم انهم مجانين كفاية لفعل ذلك |
Bunu yapacak kadar güçlü olsaydı şu an hiçbirimiz burada olamazdık. | Open Subtitles | أن كان قوياً كفاية لفعل هذا لا أحد منا سيكون واقفاً هنا |
Bunu yapabilecek kadar kendini güvende hissetmeyi hayal bile edemem. | Open Subtitles | لا أستطيع حتى أن أتخيل ، أن أكون بأمان كفاية لفعل ذلك. |
Her şeyi yapabilecek kadar zekiydi ama benim seçtiğim yoldan gitmeyecek kadar akıllı olamadı. | Open Subtitles | ذكي كفاية لفعل أي شيء لكن ليس ذكيا كفاية ليتجنب الطريق الذي سلكته |
Kahrolası kendi başıma yapacak olsamda ben yapmam gerekenler için hazırım. | Open Subtitles | أنا مستعدة كفاية لفعل كل شيء لعين بمفردي |
Takıma Mac'i katmak istiyorum, çünkü her şeyi yapacak kadar salak gözüküyor. | Open Subtitles | اريد فريقًأ يضم (ماك) بسبب انه يبدوا غبي كفاية لفعل ايّ شيئ |
"Bunu yapacak kadar param yok," "Bunu yapacak kadar güçlü değilim," | Open Subtitles | أو "ليس لدي المال الكافي لفعل ذلك" ـ أو "لست قويا كفاية لفعل ذلك" ـ |
- Bence bunu yapacak kadar kızgın. | Open Subtitles | أعتقد أنه مجنون كفاية لفعل ذلك |
Sihrin kuvvetine bakılırsa aramızda olmayıp bunu yapabilecek kadar kuvvetli tek bir insan var. | Open Subtitles | ثمّة شخصٌ واحد غير موجود بيننا قويّ كفاية لفعل أمر كهذا |
Kahrolası kendi başıma yapacak olsamda ben yapmam gerekenler için hazırım. | Open Subtitles | أنا مستعدة كفاية لفعل كل شيء لعين بمفردي |