| İnsanlara kimliklerini gösteriyor çeklerin iyi olduğunu kanıtlamak için... çeki bozabilecekleri bankamızın bir şubesi gibi. | Open Subtitles | هي تُعرض للناسَ هويتِها ..لإثْبات إنهاصحيحة. مثل فرع مصرفِنا حيث هم يُمْكِنُ أَنْ يُدقّقوا. |
| kendi işimi kurabileceğimi kanıtlamak için. | Open Subtitles | لإثْبات انني يُمْكِنُ أَنْ تبَدأَ أيضاً عمل. |
| Hayır, olgunluğunu kanıtlamak isteyen sensin. | Open Subtitles | أنت الواحد الذي أردتَ لإثْبات هو بالغُ. |
| Neyi ispat etmeye çalışıyorsun? | Open Subtitles | بأَنْك مُحَاوَلَة لإثْبات هنا، على أية حال؟ |
| Değerini ispat etmek için ona ne getirdin? | Open Subtitles | الذي جَلبتَه لإثْبات كَ يساوي؟ |
| O yüzden bu gece zararsız olduğunu ispatlamak için kendimi uçurmaya çalışacağım. | Open Subtitles | ولذا، اللّيلة بالترتيب لإثْبات ذلك هو من المستحيل ضارّ، أنا سَأَسْعي لرَفْع نفسي. |
| Şansınız olursa, gerçeği kanıtlama fırsatınız olabilir. | Open Subtitles | مع الحظِّ، أنت َرُبَّما يكون لديك الفرصةُ لإثْبات الحقيقةِ لأنفسكم |
| "Zalim kral ve kraliçe ciddi olduklarını kanıtlamak için," | Open Subtitles | "الملك والملكة الشرّيرة مطلوب لإثْبات بأنّهم كَانوا جدّيون، " |
| Belki Eric'i böyle bebek yapmasaydın, oda kendini kanıtlamak için terketmek zorunda kalmazdı. | Open Subtitles | لَرُبَّمَا إذا أنت لَمْ تُعاملْ باهتمام كبير eric كثيراً، هو ما كَانَ عِنْدَهُ للتَرْك لإثْبات نفسه. |
| Güney'in Yoon'un ölümüyle alakası olmadığını kanıtlamak için benim hayatta olmamam gerek. | Open Subtitles | لإثْبات أن كوريا الجنوبية ليس لها علاقة بموت (يوون)؟ لا يَـجِـبُ أنْ أهـرب |
| Bunu ispatlamak için göstermek... | Open Subtitles | لإثْبات a نقطة، أنا سَأُشوّفُك... |
| Bunu ispatlamak için göstermek... | Open Subtitles | لإثْبات a نقطة، أنا سَأُشوّفُك... |
| Liderimiz olmak isteyenler kendilerini kanıtlama savaşını kendileri seçerler. | Open Subtitles | أولئك الذين يَتمنّونَ أَنْ يُصبحوا زعمائنا يَختارونَ محنة الحربِ... لإثْبات أنفسهم كوفئ بالإمتيازِ. |