Şimdiki mahalle savaşlarını umursamıyor. | Open Subtitles | وهو لا يبالي بالصراع الدائر من أجل .الهيمنة |
Kimse kaybolan adamı umursamıyor. Ortaya çıkan adamla ilgileniyorlar. | Open Subtitles | الجمهور لا يبالي بالرجل المختفي بل يبالون بالرجل الظاهر في النهاية |
Gitmek istiyorsa gider. Kimseyi umursamıyor. | Open Subtitles | اذا كان يريد أن يذهب سيذهب .إنه لا يبالي برأي أحد |
İnsanların müdacele etmesini umursamaz. | Open Subtitles | إنه لا يبالي بالناس الذين يكافحون إنه لا يبالي بالناس الذين يكافحون |
Senin isteklerin onun umurunda bile değil. Tek umursadığı kendi istekleri. | Open Subtitles | فهو لا يبالي بما تريده وإنّما فقط بما يريده هو |
Bu, öğretmenin oğlunun umurunda değil. | Open Subtitles | أنني إبن الملك إبن المدرسة لم يستطع أن لا يبالي أكثر |
Ne kadar zaman alacağını umursamadığını sadece geri döndüğünüzde size bunu söylememi istedi. | Open Subtitles | أنه لا يبالي كم ستأخذ من الوقت, ليخبرك فقط عندما تعود |
Bayanlar ve Baylar, tanıştırayım, "umurunda olmayan Adam". | Open Subtitles | أيها السيدات و السادة إسمحوا لي أن أقدم لكم الرجل الذي لا يبالي |
Yaşlı Ed, umursamıyor. Yaşlı karısı onu diete sokmuş. | Open Subtitles | لا يبالي آد العجوز عجوزته تهتم بحميته |
Bir erkeğin cevap vermesini umursamıyor bile. | Open Subtitles | إنه لا يبالي إذا ما أجاب مكالمته رجل. |
Kazanmayı ve müvekkilini umursamıyor. | Open Subtitles | إنه لا يبالي بموكله ولا حتى بالفوز |
Kimlerin bildiğini umursamıyor bile... | Open Subtitles | وهو لا يبالي بمن يعرف |
Her neyse zaten beni umursamıyor. | Open Subtitles | على أية حال هو لا يبالي بشأني |
Boğulacak ve hiç umursamıyor. | Open Subtitles | اٍنه سيغرق ولكنه لا يبالي |
Boğulacak ve hiç umursamıyor. | Open Subtitles | اٍنه سيغرق ولكنه لا يبالي |
Ya Bay Hewes etiketi okumadı ya da umursamıyor. | Open Subtitles | فإما أن السيد (هيوز) لم يقرأ العلامة أو أنه لا يبالي. |
Evet, başkasıyla görüşüyorum, ama Duke umursamıyor. | Open Subtitles | , أجل , أنني اواعد شخص ما ! لكن (دوك) لا يبالي |
İnsanların müdacele etmesini umursamaz. | Open Subtitles | الوقت يجري باستمرار إنه لا يبالي بالناس الذين يكافحون إنه لا يبالي بالناس الذين يكافحون |
Bunu sadece bir aptal inkar eder. Çünkü imayı umursamaz. | Open Subtitles | والأحمق فقط من يتجاهله لأنه لا يبالي بالعواقب المترتبة |
Bana tüp takılmak üzere ve onun umurunda bile değil. | Open Subtitles | أنا على وشك أن تُوضع لي قسطرة وريدية وهو لا يبالي حتى. |
umurunda değil. Brian'ı evlatlık olarak almıştık, terk edilme sorunları var. Geçen hafta, maçta pek iyi oynayamadı. | Open Subtitles | انه لا يبالي براين متبنى لذا هو يعاني من مشاكل التخلي |
Şaka yapıyorum. İnsanların ne yaptığını umursamadığını biliyorum. | Open Subtitles | كنت أمزح، أعرف أنه لا يبالي لأفعال البشر |
Kimsenin umurunda olmayan şeyleri korumak adına onca para harcarlar. | Open Subtitles | لقد أنفقوا كل ذلك المال لحماية أشياء لا يبالي بها أحد |