"لا يجدر" - Traduction Arabe en Turc

    • gerek yok
        
    • gerektiğini
        
    • olmamalı
        
    • zorunda değilsin
        
    Makinelerimizin yapabildiklerinden endişe duymamıza gerek yok. TED لا يجدر بنا القلق تجاه ما تفعله آلاتنا حاليًا.
    Kalbin kırıldı, biliyorum fakat kaba olmana gerek yok. Open Subtitles اعلم انك مجروح ولكن لا يجدر بك ان تكون وقح.
    Bana sürekli, benim gibi birisinin bunları yememesi gerektiğini hissettirmişlerdir. Open Subtitles دائماً ما أحسست أن شخصاً مثلي لا يجدر به أكلها
    Çöp toplayan biriyle görünmemem gerektiğini. Open Subtitles أنه لا يجدر بي التسكع مع شخص يجمع النفايات
    Böyle insanlara karşı hoşgörülü olmamalı, bana güven, Randolph. Open Subtitles لا يجدر بك أن تكون ليّناً مع هؤلاء الأشخاص. خذها مني فأنا أعلم
    Babanın yaptığını yapmak zorunda değilsin. Open Subtitles لا يجدر بك أن تفعلي ما يطلبه منك والدك
    Bir kart oyunu için binalardan atlamaya gerek yok. Open Subtitles لا يجدر بك القفز من البنايات بسبب لعب الورق
    Anne benim yüzümden kalmana gerek yok. Gitmelisin. Open Subtitles أمي، لا تبقيا بسببي فحسب لا يجدر بكما ذلك
    Burada seninle olduğum sürece ne benden ne de başka birinden korkmana gerek yok. Open Subtitles لا يجدر بكِ الخوف منّي أو من أيّ شخصٍ آخر هنا طالما أنّي بجوارك
    Burada seninle olduğum sürece ne benden ne de başka birinden korkmana gerek yok. Open Subtitles لا يجدر بكِ الخوف منّي أو من أيّ شخصٍ آخر هنا طالما أنّي بجوارك
    O halde size, el koymuş olduğum binlerce B613 dosyasından bahsetmeme gerek yok. Open Subtitles إذاً، أفترض أنه لا يجدر بي إخبارك عن آلاف الملفات المصادرة عن الوكالة الحكومية السرية
    Sana şeker vermemek gerektiğini gördüm. Open Subtitles أرى لما ذكر هنا أنه لا يجدر بي إطعامك السكر
    Sıcak mı diye kapıya baktım. Açmamam gerektiğini biliyordum. Open Subtitles تحققت من حرارة الباب وعلمت أنه لا يجدر بي فتحه
    - Yani, bazı insanlar, evlenmek üzere olan birisinin, böyle bir iş yapmaması gerektiğini düşünebilir. Open Subtitles حسناً، بعض الناس.. بعضهم فقط قد يظنون أنه لا يجدر بشخص على وشك الزواج أن يتلقى المال مقابل الجنس
    Vaktimi boşa harcamamam gerektiğini biliyordum. Ama yalan ve dolanlar beni çılgına çevirdi. Open Subtitles عرفتُ بأنه لا يجدر بي إهدار وقتي لكنّ الخداع والخيانة أثارت غضبي
    Alkol ile ilaçları karıştırmaman gerektiğini biliyorsun değil mi? Open Subtitles هل تعلمين انه لا يجدر بك ان تخلطي وصفة طبية بالكحول ؟
    Ayrıca, film festivalleri hangi yıldızların katılacağı yahut hangi filmlerin satılacağıyla ilgili olmamalı. Open Subtitles إضافة إلى ذلك، لا يجدر بمهرجانات الأفلام أن تتعلق بأي مشاهير سيأتون أو أي فيلم سيتمّ بيعه يجب أن يكون هدفها تجمّع الناس
    Burası yeni bir ev. Burada böyle sesler olmamalı. Open Subtitles إنه منزل جديد لا يجدر به أن يصدر تلك الضوضاء
    Köy halkı birbirinden şikayetçi olmamalı. Open Subtitles لا يجدر بالقرويين أن لا يقاضوا بعضهم البعض
    Sam, davanın kölesi olmak zorunda değilsin, biliyorsun. Open Subtitles "سام"، لا يجدر بك أن تكوني عبدةً للقضية، أتعلمين ذلك؟
    Canımı acıtmak zorunda değilsin. Open Subtitles لا يجدر بك أن تؤذيني.
    O konuda endişelenmek zorunda değilsin! Open Subtitles لا يجدر بك القلق عليها

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus